Arama

İbn Haldun'un şehirleri

İbn Haldun'u doğuran bir anne olarak Arap-Osmanlı-Afrika esintilerinin kültürel hinterlandında hayat bulan Tunus, bir 'kapılar' şehridir. Binlerce kapıdan oluşan bir şehirde, yüz binlerce anahtar keşfeden İbn Haldun, doğduğu şehre benzeyen zihniyle Tunus gibi bir filozoftur. Ve hâlâ el-Medine kapısında bekler ruhu.

  • 4
  • 11
CEZAYİR
CEZAYİR

Ünlü mimar Le Corbusier'in; "Şehirleşme, hayatın bir göstergesiyse, Cezayir insana dair değişimin mimari başyapıtıdır" diye tanımladığı Cezayir, boydan boya Atlas Dağları ile örülerek Akdeniz kıyısına sarkıtılmış bir Kuzey Afrika incisi olarak bilinir. 1352 yılında Tunus'tan yola düşen İbn Haldun, çöl ve denizin ülkesi Cezayir'e gelerek, burada; Biskera, Kosantine, Bicaye ve Tilimsan gibi şehirlerde yaşar.

  • 5
  • 11
CEZAYİR
CEZAYİR

İlk Cezayir seyahati iki yıl sürse de ikinci gelişi oldukça görkemli bir misafirlik sayılır. Haldun, 1375 yılında bir görev için Biskra'daki Davadid Berberilerine gönderildi. Ardından Tilimsan ile Biskra arasında bulunan İbn Selame adlı kalede bütün meşgalelerden uzak bir şekilde dört yıl kalarak el-İber'i yazmaya koyuldu. daha sonra ata toprakları yola revan oldu.

  • 6
  • 11
FAS
FAS

İbn Haldun, 1354'te Merini Sultanı Ebu İnan'ın daveti üzerine Merinilerin başkenti Fas'a geldi. Fas, El-Memleke El-Mağribiyye, yani Batı Krallığıydı. Haldun, ilim ve siyasetin ördüğü entrikalarla Fas'ta 25 yaşında zindana atıldı. Burada atıldığı zindanlardan 200 beyitlik bir af kasidesiyle 27 yaşında çıktı. Fas yılları ilim tahsili, şiir, nesir ve hitabet dersleriyle geçti. Mağripli-Endülüslü ilim adamlarıyla sohbetleri, Fas kütüphanelerini ziyaretleri ve usulüyle icra ettiği sır kâtipliğiyle hatırlar Fas yıllarını.

  • 7
  • 11
GRANADA- ENDÜLÜS
GRANADA- ENDÜLÜS

İbn Haldun, devleti akarsuya, şehri ise akarsu sayesinde yeşillenen bir toprağa benzetir. Haldun 1362'de Cebelitarık'ın karşı kıyısına geçerek, ata yurdu Endülüs topraklarına ayak bastı ve Gırnata emiri V. Muhammed'in verdiği bir görevle barış anlaşması yapmak üzere Kastilya Kralı Zalim Pedro'ya elçi olarak gönderildi. 1374'te bir kez daha geldi bu kırmızı şehre ve bir kez daha geri döndü Mağrip'e.

  • 8
  • 11
ŞAM
ŞAM

Soyunu Âl-i Cengiz'e nispet eden Timur, 1400 yıllarda Ön Asya'yı kasıp kavurduktan sonra gözünü Ortadoğu'ya dikti. Ve Sahipkıran Emir Timur ile Âllame İbn Haldun'un tarihe geçecek o meşhur buluşması gerçekleşti. Fatih ile fakih, cihangir ile filozof, sultan ile âlim, kılıç ile kalemin karşılaşması gibi; zıt ve cazip. Timur'un Şam önlerine geldiğini öğrenen Memluk Sultanı Ferec, yanına İbn Haldun'u da alarak Kahire'den Şam'a geldi ama yokluğunda iktidarına kastedileceği haberini alması üzerine Haldun'u Şam'da bırakarak tekrar Mısır'a geri döndü. Emir Timur ile başbaşa kalan Şam'ı, kılıç kahrından, harap olmaktan ve o dehşetli gazaptan kurtarmak için Haldun'un yegâne önerisi bir heyet göndererek Emir'den eman dilemekti. Timur'u Topal Kasırga olarak tasvir eder Haldun. Bir heyetle ordugâhına giderek Timur'la görüşür. Uzun uzun sohbetler ederler, isteği üzerine Mağrip'i anlatır Emir'e, karşılıklı hediyeleşirler.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN