Ünlü edebiyatçılarımızın mensup olduğu tarikatlar
İnsanoğlunun hayatı tanımlaması ve öğrenmesi için en büyük etmenlerden bir tanesi önceki asırlarda ortaya konan eser ve yorumları hayatına taşımasıdır. İnsan, yaşayanlardan olduğu gibi yaşamayan insanlardan, onların eser ve fikirlerinden de beslenir. Edebiyatçılar, "dünkü" büyük şahsiyetlerle kolay irtibat kurabildikleri gibi günün değerleriyle de bazen çok çabuk kaynaşabilirler. Sizler için, edebiyatçılarımızın mensup olduğu tarikatları derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Cinayet suçundan 14 yıl kürek mahkûmluğu cezasına çarptırılan, cezasının 7 yılı tamamlandıktan sonra verem hastalığına yakalandığı için 1921'de tahliye edilen Cevat Şakir, işgal yıllarında İstanbul2da kendini bir süre tasavvufa vermiş, Rıfai Tekkesi'ne devam etmiştir. Üsküdar'da oturup, iş için Babıali'ye gidip geldiği bu dönemi şöyle anlatır:
"İstanbul'da Fatih'te Molla Gürani ve Kovacı Dede adlı cana yakın mahallelerde bir dergâh vardı, o dergâhta derviş oldum. Dergâh, bir Rufai dergâhıydı. Ama ayinlere, Mevlevi, Bektaşi veya başka tarikat mensupları da katılıyorlardı. Tekke postnişini bir maarif müfettişiydi. Arapça ve Farsçadan başka Fransızca ve eski elen dilini de biliyordu. Orası o zamanlardaki tekkelere benzemiyordu. Orada bir 'aşk olsun' aslında bir hayret nidası değildir; "bana verdiğin acı, sevgiye dönsün" anlamına gelir. Başka zaviyelerin dervişlerine, "Derviş deyince gülesim geldi, ensesine bir tokat vurasım geldi." denebilirdi. Ama Molla Gürani dergâhındaki dervişlere bu sözler denemezdi."
Osmanlı Devleti'ne çeşitli görevlerde 33 yıl boyunca hizmet eden İbnülemin Mahmut Kemal İnal, kuvvetli bir inanca, güçlü bir hafızaya ve geniş bir tarih bilgisine sahipti. Toplumsal hayatta çok hızlı ve büyük değişimlerin yaşandığı bir dönemde yaşaması ve pek çok tanınmış kimse ile şahsen bir arada bulunması onu biyografi alanında pek çok eser vermeye yöneltti. Son dönem Osmanlı şairleri, müzisyenleri, sadrazamları, hattatları hakkındaki eserleri ile bu kişilerin unutulmalarını önlemeye çalıştı. Şiir, roman, hikâye gibi alanlarda da eserler verdi. Yaşamı boyunca konağındaki düzenli toplantılarda ilim ve sanat dünyasından kimseleri ağırlayarak kültür hayatına hizmet etti. İnal, Hâlidî tarikatına mensuptu.
(Derlenmiştir.)