John Steinbeck'in mutlaka okunması gereken kitapları
Fareler ve İnsanlar, Gazap Üzümleri, İnci, Bitmeyen Kavga, Yukarı Mahalle… John Steinbeck deyince ilk akla gelen ve en başarılı eserleri bunlardır. Derdi insan olan yazarın, en büyük hüneri okurunu hikâyenin içine yalın diliyle çekerek tarihsel olayları ustaca kurgulamasıydı. Irgat bir ailenin çocuğu olarak küçük yaşlarda çiftçilik yaparak zorlu bir hayat geçiren John Steinbeck, hikâyelerinde işçilerin ve ırgatların yaşamları, karşılaştıkları zorlukları ve yaşam koşullarını anlattı. John Steinbeck'in ölüm yıldönümünde hayata dair okumanız gereken kitaplarını sizler için derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Bir doğa harikası olan Cennet Çayırı keşfedildikten sonra kimileri kafalarında ütopyacı fikirlerle, kimileri başka hayatlardan kaçmak amacıyla buraya geldiler. Steinbeck, tekinsiz Battle Çiftliği'ne yerleşen Munroe ailesinin çevresinde gelişen öykülerde insan ruhunun en saf yönlerinden en karanlık köşelerine kadar destansı bir yolculuğa çıkarıyor okuru. Cennet Çayırı'nın görünüşte sıradan yaşamlar süren sakinleri, her bir öyküde adım adım kişisel felaketlerine ve hüsranlarına doğru yol alırken, insanlığın en derin yanılgıları, duygusal zaafları, düşünsel sınırlılıkları satırlara dökülüyor. Steinbeck'in ilk dönem eserlerinden olan Cennet Çayırı, gerek doğa gerek insan tasvirleriyle ölümsüzleşmiş bir klasik.
John Steinbeck'in kitabını incelemek ve satın almak için tıklayın...
John Steinbeck, gençliğinden beri bir gezi tutkunuydu. Daha 20 yaşlarındayken Pasifik Okyanusu'na açılma hayalleri kuruyordu. Henüz yazarlık serüveninin başındayken dahi ülkesini ve insanlarını gezip görerek tanımayı şiar edinmişti. Ona Nobel Ödülü'nü kazandıran da ülkenin 'ruhunu' bu denli anlayabilmiş olmasıydı. Ne var ki 1960 yılına gelindiğinde bir yazar olarak rüştünü ispat etmiş Steinbeck, önceden tanıdığı ve romanlarında resmettiği Amerika ve Amerikan halkını değil, açıktan açığa tüketim toplumuna dönüşmüş ve bencilliği içine işlemiş bir Amerika bulur etrafında. Hastalığının da iyiden iyiye kendini hissettirdiği bir dönemde Steinbeck'i, karavanı Rochinante ve elbette köpeği Charley'le yollara düşüren, ülkesini 'tanıyamama' halidir. Köpeğim Charley ile Amerika Yollarında'da, hava kirliliğinden rengi değişmiş gökyüzünün hemen altındaki apartmanların, trafiğe boğulmuş caddelerin, acı fren seslerinin arasında 'toprağa köklerini salma' kaygısı içinde sürüklenen Steinbeck, Amerika'yı yeniden 'keşfediyor'.
John Steinbeck'in kitabını incelemek ve satın almak için tıklayın...
John Steinbeck, Salinas vadisinin tepelerinden, kanyonlarından, küçük kasabalarından geçerek sıradan insanların küçük, yalın dünyalarından evrensel temalar yaratmayı başarıyor. 1930'lar Amerikası'nın hüzünlü ama umutlu, yalnız ama direngen karakterleri; kent ve kır, geçmiş ve gelecek arasındaki çelişkilerle boğuşurken, Steinbeck her zamanki titizliğiyle projeksiyonu yazından çok okura döndürüp, başka tür bir sorgulamaya yöneltiyor.
İnsanın yaşadığı coğrafya, zaman ve mekânla ilişkisini incelikli bir biçimde yansıtan öyküler, uzak, farklı ve bir o kadar da benzer dünyaların kapılarını kimi zaman bir çiçek adı, kimi zaman da küçük bir tasvirle açıyor.
John Steinbeck'in kitabını incelemek ve satın almak için tıklayın...
Cumhuriyetin sürekli olarak krize girmesinden bıkan Fransızlar, çözümü kadim kralların soyundan gelen amatör astronom Pippin Héristal'i kral ilan etmekte bulurlar. Yeni kral ve ailesi bir anda magazin basını, saray görevlileri, yağmacı soylular ve didişip duran siyasetçiler arasında kalır. Steinbeck, kraliyet ailesi ve çevresindeki renkli karakterlerin maceraları üzerinden Fransa, Amerika, demokrasi ve siyasi kurumlar ile birlikte büyük şirketlerin eleştirisine ustalıkla girişiyor.
John Steinbeck'in kitabını incelemek ve satın almak için tıklayın...