Binbir Gece Masalları'nın edebiyattaki önemi
"Eskilerin yaşam öyküleri, zamanımızda yaşayanlara örnek oluştursun; böylece bir kimse kendinde başkasının başına gelenleri öğrenerek, geçmişteki insanların serüvenlerini ve söylediklerini dikkatle göz önünde tutup onurlandırarak, kendini ıslah etsin! Ve dahi geçmişin öykülerini, sonrakilere ders oluştursun diye saklayanlara da hamdolsun!" deyişiyle açılır Şehrazat'ın Şehriyar'a anlattığı masalların kapısı. Sözlü kültürün günümüze kalan mirası sayılacak masallar, çocuklar için söylenmiş olarak kabul edilse de masalları büyüklerin de okuması gerekir. Doğu kültürünün başyapıtı sayılacak 'Binbir Gece Masalları'nın edebiyattaki önemini sizler için derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Bu yapıtı keşfedip Fransa'ya götüren ve Avrupa'da yayılmasını sağlayan, "Doğuştan romancı" denen maceraperest Antoine Galland idi. Galland, bir Doğu gezgini, kitap ve antika toplayıcısıydı. Ayrıca İstanbul'da ve Doğu dünyasının kültür merkezlerinde yıllarca yazma eser topladı. Daha öncesinde de Pidbay Hint Masalları'nı, Sinbad-ı Bahri'nin yazmalarını bulup almış, Fransızca'ya çevirip yayımlamıştı. Nihayetinde 'Binbir Gece Masalları'nı 1704 – 1717 yılları arasında 12 cilt olarak Fransızca'ya çevirdi.
Bugüne kadar belli başlı bütün dillere çevrilen bu masallar, Galland'dan çok daha öncesinden başlayarak, edebiyattan müziğe, sinemadan baleye kadar bütün alanlarda pek çok sanatçıyı derinden etkiledi.
Masallar dünya çapında o kadar yaygındır ki neredeyse tüm dillere çevrildiği söylenir. Hatta bu ünü nedeniyle bu masal dizisinden "İncil'den sonra dünyada en çok yaygınlaşan kitaptır" olarak söz edilir. Avrupa dillerine çevrilmesi 1704 yılında Fransızcayla başlar. O zamandan günümüze kadar en popüler ve en çok sevilen masallar olma özelliğini korumuştur.
Çocukken dinlediğimiz masallar hâlâ aklımızdadır. Bize bunları anlatan kişi farkında olsa da olmasa da aslında bu masalların en bilinenleri yine Şehrazat'ın anlattıklarıydı. Sinbad, Ali Baba ve Kırk Haramiler, Alaaddin'in Sihirli Lambası gibi masallar herkes tarafından bilinir. Yüzyıllar önce Şehriyar'a anlatılan bu masallar da bizim kulağımıza kadar gelmişti.
Gabriel García Márquez'in Yüzyıllık Yalnızlık'ının ve Umberto Eco'nun Baudolino romanının masalların etkisini taşıdığı söylenir. Voltaire ise kendi öykülerini yazmaya başlamadan önce bu masalları ondan fazla kez okuduğunu belirtir. Borges de bu masalların ilham kaynağı olduğunu kabul eder.
Sinema dünyasındaki etkilerine baktığımızda 1992 tarihli Alaaddin çizgi filmi, 2003 tarihli Sinbad: Legend of The Seven Seas animasyonu gibi yapımlar masalların birebir uyarlamasıdır. Dizi ve tiyatro uyarlamaları da bulunur.
Masallar bu uyarıyla başlar ve buna inanan sayısı hiç de az değildi. İnanışa göre masalları okumayı bitiren kişi ölecektir ya da diğer bir deyişle hiçbir ölümlü masalları bitiremeyecektir. Aslında buna bir hurafe olarak değil de edebi yönden yaklaşırsak çok da yanlış bir düşünce olmadığını görebiliriz. Bu masalların hiçbiri kendi içinde başlayıp bitmez, masalların arasında bağlantılar vardır. Ayrıca masalların yoruma çok açık olması ve "açık metin" özelliğini taşıması düşünüldüğünde hiçbir masalın gerçekten hiçbir zaman okunup bitirilemeyeceğini düşünmek pek de anlamsız değil.