10 maddede Aşık Veysel hakkında az bilinenler
Âşık geleneğinin öncü isimlerinde Âşık Veysel, 125 yıl önce bugün doğdu. Şiirleriyle, türküleriyle insanlara yol gösteren Veysel, Türkiye'nin yetiştirdiği en büyük ozanlardandı. "Acı hayatım var. Fakat ben şikâyetçi değilim. Gözlerim kapanmış dünya bana zindan olmuş. Beni de dünya tanıtmış. Şikâyetçi değilim müsterihim." diyen büyük ozan bütün ömrü boyunca hep şükrederek yaşadı. Usta ozanın hayatı hakkında az bilinen detayları, akıllara kazınan sözleriyle birlikte derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Âşık Veysel şiirlerini gece yazardı. Gündüzleri ise çoğu zaman ya uyurdu ya misafirleriyle konuşurdu. Yemeklerden en çok kuru fasulyeyi severdi. Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi'nde yatarken bile ona özel kuru fasulye yaparlardı.
Radyo dinlemeyi çok severdi bu yüzdendir radyosu hep başucunda dururdu. Haberlerin hiçbirini kaçırmazdı.
Âşık Veysel, kibirli bir adam değildi. Türkiye çapında ulaştığı şöhret, onu, yakın ve uzak çevresinden hiçbir zaman koparmadı. Kelimenin tam anlamıyla bir halk adamıydı. Siyasi bir rengi olmayan toplantılara katılır, çalar, söyler, kendisini dinletmesini bilirdi. Kibirli olmamakla birlikte bir köşede unutulmasına da katiyen katlanamazdı. Davet edildiği meclislerde söz biraz uzadı mı, Veysel elini masaya birkaç defa vurarak sesini yükseltirdi:
-Efendiler! Biz yiyip içiyoruz amma saz acından ölüyor!
Sonra sazını bağrına basar, o tamamen kendine has özelliğiyle Sivas ağzına güzellik kazandırıp çalıp söylerdi.