Arama

Nedensellik ve ilahi kudret

Nedensellik ve ilahi kudret
Yayınlanma Tarihi: 21.10.2022 06:35:46 Güncelleme Tarihi: 21.10.2022 06:35
Sesli dinlemek için tıklayınız.

'O'nun ayeti sağlıklı olduğun halde senin üç gün konuşmamandır.' (Meryem, 10).

Hz. Zekeriya (AS) yaşının ilerlemiş evresinde ailesine varis olabilecek bir erkek çocuk ihsan etmesi için Allah'a dua etmiş, Allah (CC) da bir çocuk vereceğini söyleyince şaşırmış, 'böyle bir şey nasıl olabilir, ben yaşlıyım, hanımım kısır?' mealinde sözlerle hayretini beyan etmişti. Ayet-i kerimede dikkatimizi çeken hususlardan birisi Zekeriya Peygamber'in sorusudur: Bir peygamber böyle bir konuşmanın ardından hayrete düşmüş olabilir mi? Acaba dua ederken gerçekleşemeyecek bir işi istediğini mi düşünmüş, neslinden değil de, iman etmiş bir insanı varis olarak göndermesini mi ummuştu? Vakıa böyle bir ihtimal pekala mümkündür. Çünkü peygambere varis olmak için onun neslinden gelmek gerekmez. Hz. Peygamber (SAV) 'Bana iman eden herkes ailemdendir' dediğine göre, bütün nebiler için hasep yani değer bağı nesepten önce gelir. Biz Hz. Peygamber'in (SAV) ailesi derken bir yandan siyadeti teşkil eden nesebi anlarken öte yandan bütün ümmeti kapsayacak şekilde 'haseb (değer)' bağını anlarız. Öte yandan Hz. Peygamber (RA) nebilerin varisleri olarak alimleri zikretmiştir. 'Biz peygamberler cemaati bilgiden başkasını miras bırakmayız' hadis-i şerifi bilgiyi miras, alimi ise varis kabul etmiştir. Binaenaleyh Zekeriya Peygamber (AS), gönlünden nesep bağıyla bir oğul talep etmiş olsa bile, böyle bir veraseti ummuş olabilir. Allah ise ona nesebinden çocuk vereceğini söyleyince, hayrete düşmüş, varisin nesebinden gelmiş olmasına sevinmiş, bir anlık heyecan ile 'ben yaşlıyım, hanımım kısır' deyivermişti. Allah ise 'Rabbin böyle yapar' diyerek onun dikkatini nedenselliği yok eden ilahi irade ve kudrete çekmiştir.

Bunun ardından Zekeriya Peygamber bir 'ayet' talep etmiş, Allah ise 'Senin ayetin sağlıklı iken üç gün konuşmamandır' demişti.

Zekeriya Peygamber (AS) bunu neden talep etti? Biz peygamberlerin inanmayan insanlara karşı mucizeler talep ettiklerini biliriz, haddizatında mucize de böyle bir talep veya meydan okuma karşısında ilahi bir teyit kabul edilir. Hal böyle iken Zekeriya peygamber neden bir ayet talep etmiş olabilir? Buradaki ifadeyi Hz. İbrahim'in (RA) bir sözüyle ilişkilendirerek farklı bir bağlamda yorumlamak mümkündür: Hz. İbrahim (AS) 'Rabbim! Bana göster, ölüleri nasıl diriltirsin?' demişti. Allah (CC) 'inanmadın mı?' diye cevabını bildiği soruyu İbrahim'in dilinde ihdas edince, o da 'inandım fakat kalbim tatmin olsun istedim' demişti. O zaman burada hem İbrahim Peygamber'in (AS) hem Zekeriya Peygamber'in (AS) talepleri aynı bağlama girerek 'tasdik ve tatminin artışı' anlamına gelebilir. Her ikisi de gerçekte tereddüt etmiş değillerdi, her ikisi de imkansız gördükleri sıra dışı bir işle karşılaştıklarını düşünmemişlerdir. Onlar Hz. Peygamber'in (SAV) 'Rabbim! Benim sendeki hayretimi artır' dediği gibi ilahi kudretin tecellisi karşısında hayretlerini artırmak, ilahi kudretin yakın delili içlerinde temaşa etmek istemiş olmalıdır.

Peki 'Senin ayetin sağlıklı iken üç gün konuşmamandır' ne demektir? Allah o talebe mukabil niçin böyle bir ayet vermiş, kısır birinin çocuk doğurması ile konuşanın dilinin susması (konuşamaması) arasında nasıl bir bağ bulunduğunu fark etmemizi istemiştir? Galiba her insanın ilahi kudret karşısında sınandığı yer tam da burasıdır. Çünkü ilahi kudreti istisnai hallerle ilgili sanarak alemin ve içindeki her şeyin mekanik bir sistemle cereyan ettiğini zannetmek, tevhidi anlamamaktan kaynaklanan bir kusurdur. Vakıa Allah için bir şeyi yaparken nedenin bulunması veya bulunmaması birdir; neden idrakin ihdas ettiği bir şeydir, Tanrı için neden ile nedensizlik birdir. Allah Zekeriya Peygamber'e (AS) ve bize gösterdi ki, sağlıklı bir dilin dönebilmesi ve konuşması ile kısır insanın doğuramaması zihnin oluşturduğu bir nedensellik yanılsamasıdır; gerçekte ne dil dönebildiği için konuşabilmiş, ne de insan kısır olduğu için doğurganlıktan mahrum kalmıştır. Sağlıklı dilin konuşabilmesinin nedeni Allah olduğu gibi kısırın çocuk yapmasının nedeni -kısırlık değil- ilahi iradenin bunu tercih etmiş olmasıdır.

Haddizatında Zekeriya Peygamber'in (RA) hayatında birçok neden dışı hadise göze çarpar: Hz. Meryem'in İsa'yı babasız doğurması insanlar için 'adetin aşılması' anlamında bir mucize iken Allah bakımından öteki doğumlarla arasında bir fark yoktu; bütün doğumlarda sebep Allah'ın fiilidir ve hepsinde Allah yaratan olarak bulunur. İsa'nın doğumuna şaşırmak kadar sağlıklı iki kişinin çocuk doğurabilmesine de şaşırmak, bunu da ilahi kudretin tecellisi saymak doğru bir aklın delilidir. Hz. Meryem'in yanında nedensiz bulunan yiyecekler ile herhangi bir babanın çocuklarına götürdüğü yiyecekler karşısında Allah bakımından bir fark yoktur; birincisinde doğrudan ikincisinde ise insanlar bakımından dolaylı olarak rızkı veren Allah'tır. Zekeriya ve hanımına bir çocuk ihsan ederken de durum aynı idi: Zekeriya Peygamber (AS) bize bir mucize olarak doğumu değil, herhangi bir doğum halindeki mucizeyi anlatmak için 'ayet' istemişti. Zekeriya Peygamber'in durumu karşısında hayret etmek ne kadar gerekli ise sağlıklı olduğunu sandığımız iki çiftin durumu karşısında da hayret etmemizi ister Allah.

O zaman bir mucizenin idrak edilebileceği 'ayete' tekrar bakalım: Zekeriya Peygamber ve bütün insanlar, söz gelişi, sağlıklı olan dilleriyle kendilerinin konuştuklarını -gücü veren Allah olsa bile- dilin mekanik bir işleyişle fiilini (konuşmak) icra ettiğini zannetmiştir. Ayet-i kerimenin kırdığı şey işte bu zan ve akıl tutulmasıdır: Hadiseler arasında herhangi bir nedensellik bağı yoktur, nedenselliği ihdas eden ilahi irade ve kudretin işleyişini ihmal eden zihnimizdir. Allah'a göre sağlıklı bir dili konuşturmak ile kısırı doğurtmak aynı fiildir. Allah dilerse dilimiz çözülür, dilerse tutulur, dilerse kısır doğurur, dilerse kurumuş ağaç yeşerir, ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkartır.

Ekrem Demirli

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN