Arama

Prof. Dr. Sefa Saygılı
Kasım 2, 2018
Evlilikte geçimsizlik ve giderme yolları

Kadın ve erkek, bir araya gelerek evliliği oluştururlar. Bu birlikte yaşamayla, evlilik öncesi "ben" ve "sen" yerine "biz" yaşantısı ortaya çıkar. Bu yaşantının sürdürülebilmesi, kadınla erkeğin geldikleri aile yapısına ve gerekli iletişimi kurmalarına bağlıdır. Eşler arasında iletişim bozukluğu varsa, aile düzeni alt üst olur, geçimsizlik meydana çıkar. Bu iletişim bozukluğunun temel sebebi, kadın ve erkeğin "biz" yaşantısını benimsememeleri, kültür ve kişilik farklılıkları gibi uyumsuzluklardan kaynaklanır. Geçimsizlik önce ailede bulunan fertlerin psikolojilerini olumsuz etkiler. Daha sonra çatışma, sürtüşme ve tartışmalara yol açar, en kötü ihtimalle ise boşanmayla sonlanır.

Sürekli geçimsizlik ortamında yetişmiş kadın ve erkeğin evliliklerinde de çoğunlukla aynı olumsuz, sağlıksız ortam söz konusu olacaktır. Yani geçimsiz ailelerin çocukları da böyle evliliklere aday demektir.

KİŞİLİKLERDE UYUŞMA

Geçmişte kazanılan kişilik ve huylar, evlilikte değişmeden kalırsa, "biz" hayat anlayışına uyum sağlamak güç olur. bu durumda evlilik eşlerden birinin fedakarlığında bazen bir süre, bazen de sonuna kadar sürdürülür. Bu fedakârlığa, özellikle kadın gösterir.

Ruhsal uyumsuzluk kişilik yapısından kaynaklanır. Mizaçları, zekâ seviyeleri, kişilik özellikleri, karakterleri arasında büyük fark olan eşlerin anlaşmaları çok zordur. Üstelik kişilik yapısının bu farklarından kaynaklanan özelliklerin zamanla değişme ihtimali çok sınırlı, hatta imkânsızdır.

Sosyal uyumsuzluk, çoğunlukla eşlerin evlenmeden önce yaşadıkları çevrelerdeki kültür farklarından kaynaklanır. Kültürü farkı iletişim için gerekli olan ortak duygu ve düşüncelerin oluşmasını da engeller:

AİLELERİN ETKİSİ

Eşler arasındaki çatışma ve tartışma giderek ailelerin diğer fertlerine de yayılır. Eşler arasındaki geçimsizliğe kadın ve erkeğin, anne veya babasının ya da hepsinin karışması, tam bir kargaşa ortamına sebep olur, problemler büsbütün çıkmaza girer. Karı kocanın geçimsizliği aileler ve yakınları için bir saygınlık ve üstünlük mücadelesine dönüşür. Geçimsizlik, eşler arasındaki her türlü ilişkiyi olumsuz şekilde etkiler. Eşler arasındaki hissi bağı kopar. Sevgi, saygı ve güven azalır ve tartışmalar ortaya çıkar. Karşılıklı küçük düşürücü konuşmalar, suçlamalar yapılır. Gerginlik artar, ağız kavgaları, bağırıp çağırma, vurup kırma, hatta dayağın da eklenmesiyle karı-koca için hayat çekilmez olur.

GECE HAYATINA TESİRİ

Geçimsizlik, cinsel ilişkileri de olumsuz yönde etkiler. Cinsel uyumsuzluk ve doyumsuzluğun eşlerde meydana getirdiği gerginlik, geçimsizliğin artmasına yol açar. Böylece içinden çıkılmaz bir kısır döngüye girilir. Bitmez tükenmez tartışmalar ve kavgalar aile hayatını çekilmez, yaşanmaz duruma getirir. Tartışmalar evliliği korumak amacıyla yapılırsa, problemlere kolay ve müspet çözümler bulunabilir. Cinsel tatminsizlik cinsel ilişki sırasında erkeklerin hatalı davranışlarından kaynaklanır. Erkeğin anlayışsız, bilgisiz, kaba, hoyrat, tek yönlü doyum arayan davranışları, kendisinde erken boşalmadan başlayan çeşitli sorunların ortaya çıkmasına, eşinde de türlü cinsel problemlere yol açar. Kadınla erkeğin cinsel hayatını da içine alan mutluluğu, erkeğin kadına anlayışlı, hoşgörülü, yumuşak davranmasına ve beğenisini, ilgisini, sevgisini gösteren kelimeler kullanmasına bağlıdır.

MUTLU EVLİLİĞİN TEMEL PRENSİBİ

Bazı kişiler niçin kötü evlilik yaptıklarına hayıflanıp dururlar. Hâlbuki zamanı boş yere tüketeceklerine, hayatın kendileri ve eşleri için daha zevk verici, doyurucu olması yolunda harcamaları akıl karıdır. Tüm aileyi mutlu eden olay ve durumları belirleyip bunları elden geldiğince çoğaltmalıdır. Her duygu gibi, mutluluğun da paylaşıldıkça, birlikte özen gösterdikçe gelişen bir duygu olduğu unutulmamalıdır. Mutlu evlilikte temel prensip eşlerin birbirlerinden ayrı mutluluk anlayışları yanında, birbirleriyle ortak olan mutluluk anlayışını da geliştirebilmeleridir. Evlilik içinde ortak çaba harcanmadıkça mutluluktan söz edilemez.

KİŞİLİĞE SAYGI VE SEVGİ BİR ARADA

Eşe duyulan ilgi ve sevgi, söz ve hareketlerle belli edilmelidir. Sevgi ve saygının en iyi anlatımı içten ilgi göstermektedir. Bir kişi eşinin duygu ve düşüncelerine ne kadar ilgi gösterirse, ona insan olarak ne kadar değer verdiğini ispatlamış olur. Sevmek ve sevilmek, tüm insanlarda temel bir ihtiyaçtır.

Karı veya kocanın hatalı bir davranışını eleştirirken kişiliği hedef alınmamalıdır. Eşin dış görünüş, giyimi ve davranışları başkalarıyla kıyaslanıp olumsuz bulunan yönlerinin suçlayıcı biçimde ortaya konması, hiç hoş değildir. Özellikle başkalarının yanında eleştirmekten ve onu küçük düşürmekten kesinlikle kaçınmalıdır. Tersine başkalarının yanında eşe destek olunmalı, onun iyi yönleri belirtilerek övülmelidir.

TARTIŞMALAR NE ZAMAN BAŞLAR?

Aile içinde sürtüşme ve tartışmalar, çoğunlukla erkeğin eve döndüğü akşam saatlerindeki konuşmalar sırasında ortaya çıkar. Eşler günlük çalışmanın yorgunluğu içinde olduklarından, kolayca kızıp öfkelenmek ve karşı saldırıya geçmek eğiminin taşırlar. Hele eşlerin her ikisi de çalışıyorsa eve dönüş saati gerilimin en yoğun olduğu zamandır.

Akşamları kızgınlaşan eşler, muhakkak bunun sebeplerini araştırmalıdır. Bunu yaparken elden geldiğince objektif olmalı peşin hükümlerden kaçınmalıdır. Başkalarından veya başka sebeplerden kaynaklanan öfke ve küskünlükler, eşe aktarılmamalıdır kızgınlık, kırgınlık, endişe gibi olumsuz duyguları içine atıp biriktirmemelidir. Tartışmanın insan yapısı için faydalı fonksiyonu olduğu unutulmamalıdır. Bütün duygu ve düşünceler eşle paylaşılmalıdır. Eğer bir şeye sıkılıp üzülmüşsek ve bunu eşimizi üzmemek için ondan saklıyorsak, bunu sezmesi, onu daha çok endişelendirip üzecektir.

GEÇMİŞE DEĞİL GELECEĞE YÖNELMELİ

Eşle ilişkileri, geçmişe dönük pişmanlıklar, suçlamalar ve kırgınlıklar üzerinde değil, geleceğe yönelik ortak hedefler, ümitler ve beklentiler üzerinde kurmaya gayret etmelidir. Duygu ve düşünce alışverişi bu yönde yoğunlaştırılmalıdır. Bunu yaparken, mutluluğun çoğu zaman ileriye dönük beklentilerden kaynaklandığı unutulmamalıdır.

PATLAMA NOKTASINA GELMEDEN KONUŞMALI

Görünen o ki, çiftler tartışmayı şekil olarak bilmemektedir. Bunun sonucunda da evliliklerin bir kısmı boşanma ile sonuçlanmaktadır. Aslında zaman zaman çiftlerin tartışmaya da ihtiyaçları vardır. Problem çıkmasın diye, bütün problemler hasıraltı edilirse, adeta dondurulursa bir gün üst üste yığılan problemler ağır sıkıntılara yol açabilir. İsteklerini devamlı bastıran kişi, bir süre sonra bu baskılara dayanamaz hale gelir. Daha sonra ise, bu istekler bir buhar kazanı gibi patlar. Bu patlama noktasına geldikten sonra oluşan hasar, çok daha büyük olur.

Eğer bütün problemler zamanında konuşularak çözümü aranırsa, bu noktaya gelmeden çözümlenmemiş, en azından daha hafif hasarla atlatılmış olur.

EVLİLERE ÇOK ÖNEMLİ TAVSİYELER

Ailenin bağımsızlığı korunmalı, başkalarından özellikle anne-baba gibi aile fertlerinden mecbur kalmadıkça ekonomik veya başka konularda yardım alınmamalıdır.

Yeni bir çift, yepyeni bir hayat tarzını kurmak için bir aradadır. Ailede görülenleri taklit etmek doğru değildir.

Kırıp gücendirmekten çekinmeden, yeri gelince hayır demeyi bilmelidir.

Eşe karşı anlayışlı olunmalıdır. Onun da insan olduğunu unutmadan kişiliğe saygılı davranmalıdır.

Eşe sevgi ifadeleri konusunda cimri olmamalıdır.

Kayınpeder, kayınvalide, kayın, görümce gibi akrabalarla onların aile hayatına müdahale etmelerine yol açacak derecede çok içli dışlı ilişkilere girmemeli ve arada bir mesafe bırakmalıdır.

Sefa Saygılı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN