Arama

Prof. Dr. Ahmet Ağırakça
Haziran 17, 2017
Zorluklara Karşı Sabır ve Direniş (I)

Cenab-ı Allah bütün kainat içinde yarattığı küçücük yer küresinde beşer türünü var etmeyi murad etmiş ve ilk insan olarak Hz. Adem ve ardından da eşi Hz. Havva'yı yaratıp bütün mahlukât içinde en şerefli mahluk olarak kabul ettiği ilk insana meleklerin saygı göstermelerini ve bu saygının işareti olarak Hz.Adem'e (a.s) secde etmelerini, onu selamlamalarını emretmiştir. İnsanın tabiatında varolan bir çok özellik gereği insanoğlu arzu ve isteklere sahip olmuş, üzülmek, sevinmek, dünyada bazı nimetlere kavuşmayı arzu etmek korkmak, acı duymak ızdırab çekmek, heyecanlanmak, tedirgin olmak, dünya ve içindekileri arzu ettiği gibi kullanmak vs. duygu ve taleplere sahip kılınmış ve bu duygular hayatında ister istemez zaman zaman sıkıntı ve imtihanlara yol açmıştır. Hz. Adem'den günümüze kadar tarih boyunca başta Peygamberler olmak üzere bir çok kişi bu ızdırab ve sıkıntılara duçar olmuş, üzülmesine yol açan olaylarla karşılaşmış, imtihan gereği olarak bu olaylara bazen sabredebilmiş, bazen sabredememiştir. Ama insanoğlu, dünya hayatında kemalin sadece Allah'a mahsus olduğunu, her şeyin her zaman güllük gülistanlık olmasının mümkün olmadığını öğrenmesi ve bilmesi gerekir.

Hayatın zorlukları ile ilgili olarak tarihte yaşanan olaylara baktığımız zaman bu olayların bir imtihan aracı olduğunu ve kişilerin bu imtihandan nasıl kurtulduklarını, ahiret veya dünyayı tercih etme ile ilgili olarak takındıkları tavırlara göre Allah'ın inayet ve yardımları görülmüş ve mutlaka bir gün gelip bu zorlukların aşıldığı müşahede edilmiştir. Bu zorlukları toplum içindeki herhangi bir ferd de yaşar, en zirvedeki yönetici de görür. Belki yöneticiler için daha çok zorluklar vardır. Çünkü onların sorumluluğu ümmetin tümünün sorumluluğunu üstlenmiş olmalarından dolayı çok daha büyüktür. Dertleri ve sıkıntıları da ona göre büyüktür.

Genel olarak Müslüman, yaşanması mümkün olan olaylar karşısında nasıl sabredilmesi gerektiğini bilmek ve öğrenmek zorundadır. Musibetlere karşı gösterilen sabrın sonunda her türlü sıkıntının mutlaka sona ereceğinin bilincinde olan mü'min kişinin Cenab-ı Allah'ın Peygamberlerine indirdiği vahiy ile insanoğluna öğrettiği usul ve yöntemlerle bu imtihan ve musibetler karşısında neler yapılması gerektiğini öğrenmesi ve bilmesi gerekir. Cenab-ı Allah: "(putları mı hayırlıdır) Yoksa, sıkıntıdan bunalmış olana kendisine dua ettiğinde duasını kabul edip o kötülüğü gideren ve sizi yeryüzünün halifeleri yapan Allah mı daha hayırlıdır? Allah ile birlikte ilah mı vardır? Ne kadar az düşünüyorsunuz? (en-Neml, 26/62), buyururken insanı eğiterek bilgiye ulaştırır.

Rabbimiz bir başka ifade ile: "her zorluktan sonra bir kolaylık vardır, " buyurur. Hz. Peygamber bu ayetin verdiği mesajı ashabına bir müjde ile bildirmiş ve: "Sevinin, hem de pek çok sevinin, zira size Rabbinizden müjde gelmiştir. Çünkü bir zorluk iki kolaylığı birden asla yenemez," buyurmuştur. (İmam Malik, el-Muvatta', Cihad, 6) Bu ayetin verdiği müjde ile her türlü sıkıntıyı çekenlerin, er geç eninde sonunda bu sıkıntılı dönemleri nasıl geride bıraktıklarını anlatmaya çalışacağız. Abdullah İbn Mes'ud şöyle der: "Canımı elinde tutan Rabbime yemin olsun ki, eğer zorluk bir deliğe girseydi kolaylık onun peşinden ayrılmaz, hemen yakalardı. Bir zorluk iki kolaylığı yenemeyecektir.

İlk insandan bu güne kadar yaşanan sıkıntılar olmuş ve bu sıkıntıların kıyamete kadar da devam edeceği de kaçınılmazdır. Önemli olan bu musibet ve sıkıntıların sebebi nedir, kimler kimlere bu sıkıntıları yaşatıyor, sıkıntı çeken ile çektirenlerin konumu tarih boyunca ne olmuştur. Bu iki kesimin tavırları kimden, hangi hukuktan, hangi yönetim ve adalet anlayışından kaynaklanmaktadır. Bu konuda İslam ve Müslümanların tarihi, başta Allah'ın kelâmı Kur'an-ı Kerim olmak üzere hangi naslar ve usuller, hangi yöntemler, bu musibet dönemlerinin nasıl geride kaldığını, despot, dayatmacı, aldatıcı, zalim yönetici ve gaddar müstekbir, sömürgeci zorba ve işgalcilerin diğer insanlara çektirdikleri sıkıntı ve musibetlerin nasıl atlatıldığına dair binlerce örneklerle doludur.

"Biz sana göğsünü senin için açıp genişletmedik mi? Ve sırtına çok ağır gelen yükünü indirmedik mi? Hem biz şanını yükseltmedik mi senin? Gerçekten her güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Evet gerçekten her güçlükle beraber bir kolaylık vardır. O halde boş vakit buldun mu hemen doğrul ve yorul (yeni bir işe koyul) ve yalnız Rabbine yönel" (el-İnşirah, 94/1-8).

İşte ilk ve en büyük reçete budur. Hayatta zorluklar olacak, zulüm olacak, ızdırab olacak, yasaklar olacak, sıkıntılar yaşanacak, zalim ve gaddar yöneticilerle birlikte aynı dönemlerde hayat sürülecek, dünyayı egemenliği altına almak isteyecek şeytan ve yandaşlarının, tağut ve müstekbirlerin, dünyayı işgal eden sömürgecilerin, Peygamberler ve yandaşlarına karşı zalimce tavırları ve yandaşlarının da ikiyüzlülükleri ve hileleri olacaktır. Mü'minler hayatları boyunca işkence, hapis, zindan, sürgün, su-i kast ve ölümler, idamlar görmüş ve göreceklerdir. Ama asıl olan bu imtihan ve musibetlere karşı Allah'ın gösterdiği çıkış yollarını kullanmasını bilecek kadar vahyî bilgiye ve akla sahip olmaları gerektiğini bilmektir. İnşirah suresi bu çıkış yollarının ilk anahtarı olduğu gibi bütün Peygamber öğretilerinde bu çıkış yolları görülmüş ve özellikle Hz. Peygamber'den (sallallahu aleyhi ve sellem) gelen öğretiler genelde insanlığın ve özelde mü'minlerin kurtuluş reçeteleri olmuştur.

"Ezse seni zulmün bela ve musibetleri,

Dar etse sana dünyayı zulmün felaketleri,

Üzülme, düşün, "Elem Neşrah"teki hikmetleri

Görürsün surede iki yüsr'ün ortasındaki usreti..."

Dünya müstekbirleri, zalim ve despotları insanları kendilerine kul ve köle ettirip onları arzu ettikleri gibi kendilerine hizmet ettirmek maksadıyla daima ezmeye çalışmış ve kendilerine itaat etmeyenlere sıkıntılar çektirmişlerdir. Dünyaya egemen olmak isteyen şeytan ve yandaşları, Ademoğullarını Allah'a karşı isyan ettirmek için ya onları aldatarak buna sürüklemiş veya metodları gereğince zorla boyun eğmeyenleri ve zulümle kendilerine itaat etmelerini sağlamaya çalışmışlardır. Allah'tan, O'nun dininin hüküm ve emirlerinden ve ona itaatten yana tavır takınanlar ise, ya bu zorba ve zalimlere karşı direnmiş veya güçleri yetmeyince ızdırap, sıkıntı ve zorluklara maruz bırakılmışlardır. Bu işkence ve zulümlere duçar olanları ancak vahyî bilgi kurtarmış ve rahatlatmıştır. İnşirah suresindeki güçlüklerden sonra kolaylıkların olduğunun dile getirilmesi dünya hayatında mutlaka zorluk ve sıkıntıların olacağını ve bunların mutlaka bir gün sona ereceğini öğretmektedir.

"Eğer zorluk bir deliğe girseydi, kolaylık onun peşinden ayrılmaz, hemen yakalardı. Bir zorluk iki kolaylığı yenemeyecektir."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN