Arama

145 yıldır anayasa yapıyoruz

Türkiye’de gündemimiz yine anayasa. Ülkemizde anayasa tartışmaları bir buçuk asırdır sürüyor. Türkiye’nin ilk anayasası 1876’da “Yeni Osmanlılar”ın çabalarıyla ilân edilmişti.

145 yıldır anayasa yapıyoruz
Yayınlanma Tarihi: 7.2.2021 09:26:47 Güncelleme Tarihi: 07.02.2021 09:39

Osmanlılar, 19. yüzyılda ardı ardına reformlar yaparak imparatorluğu ayakta tutmaya çalıştılar. İkinci Mahmud'un reformlarını Tanzimat reformları izledi. Yapılan reformların sonucunda meydana gelen ortamda çok farklı bir nesil yetişti. Bu dönemde anayasayla kurtuluruz düşüncesi ortaya çıktı. İlk anayasamız üzerine Tarık Zafer Tunaya, Şerif Mardin, Niyazi Berkes, Mehmet Akif Aydın, İlber Ortaylı, Stanford Shaw, Filiz Karaca ve Engin Akarlı'nın araştırmaları vardır.

ANAYASAYLA KURTULURUZ

Matbaa, 1727'de gelmesine rağmen etkisi sınırlı oldu. Ancak 1830'lardan itibaren çok sayıda kitap basıldı. 1840'ta Ceride-i Havadis'le birlikte çıkmaya başlayan özel gazeteler, Avrupa'dan gelen gazete ve kitap ile 19. yüzyılda yaygınlaşmaya başlayan tiyatrolar Avrupaî fikirlerin imparatorlukta yayılmasını sağladı. Geleneksel yapıda kültürel önderler olan ulemanın yerini Batılı tarzda düşünen aydınlar aldı.


Yeni Osmanlılar olarak adlandırılan bu grup aralarında fikir ayrılıkları olmasına rağmen imparatorluğun kurtuluşu için üç noktada birleşiyorlardı: Anayasa, Parlamento ve Osmanlılık.

19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanma sürecine girmesi üzerine Namık Kemal, Ziya Paşa, Agâh Efendi gibi Osmanlı aydınları, imparatorluğun kurtuluşunu Meşrutiyet'te gördüler. Yeni Osmanlılar, yurtiçi ve yurtdışında çıkardıkları gazetelerle fikirlerini yayıp anayasal düzenin altyapısını hazırladılar.

Midhat Paşa'nın başını çektiği Meşrutiyet taraftarları 1876'da bir darbeyle Sultan Abdülaziz'i tahttan indirip, modernleşmeyi sağlayacağını umdukları Beşinci Murad'ı tahta geçirdiler. Ancak yeni sultanın sağlık durumu imparatorluğu yönetmeye elverişli değildi. Bu yüzden üç ay sonra Beşinci Murad tahttan indirilerek, Maslak'taki çiftliğinde Midhat Paşa'ya Meşrutiyet'i ilân edeceğini söyleyen Şehzade Abdülhamid tahta çıkarıldı.

ANAYASANIN İLANINDA DIŞ FAKTÖRLE

İlk Türk anayasasının ilânında Batı tarzında düşünen aydınların rolü olduğu kadar dış faktörlerin de rolü vardı. Tanzimat'ın ilânında Mısır meselesinde Kavalalı Mehmed Ali Paşa'ya karşı Avrupa'dan destek alabilmek, Islahat Fermanı'nın ilânında Paris Antlaşması'nda Osmanlı lehine bir durum yaratmak ve ilk Türk anayasasının ilânında da Rusya başta olmak üzere Batılı devletlerin Osmanlı topraklarındaki Hristiyanlar'ı korumak için imparatorluğa müdahalelerini engellemek isteği önemli rol oynamıştı. Midhat Paşa, anayasal bir düzene geçildiği takdirde Avrupalı devletlerin müdahalelerinden kurtulacağımıza inanıyordu.

Midhat Paşa, Beşinci Murad'ın hükümdarlığı döneminde bir anayasa taslağı da hazırlamış, ancak padişahın hastalanması anayasayı yürürlüğe sokmasını engellemişti. Paşa, hazırladığı Kanun-ı Cedit isimli taslak anayasayı İkinci Abdülhamid'e verdi. Sultan, ipleri Midhat Paşa'nın eline bırakmak istemediği için Said Paşa'ya Fransız Anayasası'nı çevirttirdi. Ulema, mülkiye ve askeriyeden oluşan meclis- i mahsus isimli komisyon çeviri anayasanın üzerinde oynayıp, Osmanlı sistemine uygun bazı değişiklikler yaparak Kanun-ı Esasi isimli yeni bir anayasa taslağı oluşturdu.
Anayasanın içeriği konusunda Cevdet Paşa, Mütercim Rüşdü Paşa gibi muhafazakârlarla Midhat Paşa, Namık Kemal ve Ziya Paşa gibi liberal- reformist grup mücadele etmişti. Cevdet Paşa, padişahın hukukunun korunması için mücadele ederek, anayasaya bu yönde maddeler koydurulmasını sağlamıştı.

Anayasanın hazırlanması sırasında en çok padişaha, polis tahkikatına dayanarak herhangi birisini sürgüne gönderme yetkisini veren 113. madde tartışılmıştı. Nitekim bir süre sonra II. Abdülhamid, bu maddeye dayanarak Midhat Paşa'yı sürgüne gönderecekti.

İLK ANAYASAMIZIN ÖMRÜ 48 YIL OLDU

23 Aralık 1876'da anayasanın yürürlüğe girmesiyle Birinci Meşrutiyet devri başladı. Anayasanın ilânı Avrupalılar'ın isteklerine karşı bir kalkan olarak düşünülmüştü. Ancak Avrupalı devletlerin amacı, Osmanlı İmparatorluğu'nda daha fazla hürriyet ve demokrasinin olması değil kendi çıkarlarını koruyup geliştirmek olduğu için Batılı müdahalesi sona ermedi.

İkinci Abdülhamid, bir süre sonra anayasanın 113. maddesinin kendisine verdiği yetkiyi kullanarak anayasal düzenin hazırlayıcısı Midhat Paşa'yı sadrazamlıktan alıp sürgüne gönderdi. Ancak Meşrutî idareden vazgeçmedi ve 19 Mart 1877'de Dolmabahçe Sarayı'nda padişahın, Said Paşa tarafından okunan açılış nutku ile meclis çalışmalarına başladı. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nın sürdüğü bir ortamda açılan Meclis-i Mebusan'ın ömrü uzun olmadı.

İkinci Abdülhamid, savaşın sonunda anayasadaki yetkisine dayanarak meclisi 13 Şubat 1878'de süresiz olarak tatil etti, ancak anayasayı resmen yürürlükten kaldırmadı. İlk Türk anayasası olan Kanun-ı Esasi, özgürlükler yönünden cılız olmasına rağmen, aydınlar tarafından özgürlüğün sembolü olarak görüldü ve tekrar yürürlüğe sokulması için İkinci Meşrutiyet'e kadar mücadele verildi.

İttihatçı subayların 1908'de Makedonya'da Kanun-ı Esasi'nin yürürlüğe konulması için başkaldırmaları üzerine İkinci Abdülhamid, anayasayı tekrar yürürlüğe koydu. İkinci Meşrutiyet döneminde üzerinde çeşitli defalar düzeltmeler yapılarak, Kanun-ı Esasi kullanıldı. İlk Türk anayasası daha sonra da TBMM tarafından Milli Mücadele döneminde değişiklikler ve düzeltmeler yapılarak uygulandı. 1924 Anayasası'nın kabulü ile 1876 Anayasası tamamen yürürlükten kalktı. İlk anayasamızın ömrü 48 yıl sürmüştü.

1876 ANAYASASI'NDAN SEÇMELER

1- Osmanlı İmparatorluğu ülkesiyle bölünmez bir bütündür.
2- Başkent İstanbul'dur ve başkentin imparatorluğun diğer şehirlerinden bir ayrıcalığı yoktur.
3- Saltanat ve hilafet hakkı Osmanoğulları'na ve bunun en büyük evladına aittir.
4- Osmanlı padişahı halife olarak İslâm dininin hâmisi ve bütün Osmanlı tebaasının hükümdarıdır.
5- Padişahın nefs-i hümayunu mukaddes ve sorumsuzdur.
8- Osmanlı İmparatorluğu tâbiiyetinde olan herkes hangi din ve mezhepten olursa olsun istisnasız Osmanlı'dır.
11- Devletin dini İslâm'dır.
12- Basın kanunlar içerisinde kalmak şartıyla hürdür.
18- Devlet dairelerinde çalışmak için resmi dil olan Türkçe'yi bilmek şarttır.
26- İşkence yasaktır.

Erhan Afyoncu - SABAH

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN