Arama

İnsanı seveceksin ki fotoğrafını çekesin

“Fotoğraflar yalan söylemez ama yalancılar fotoğraf çekebilir.” Lewis Hine

İnsanı seveceksin ki fotoğrafını çekesin
Yayınlanma Tarihi: 21.3.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 22.03.2018 00:58

Sosyoloji, toplumsal grupları, örgütlenmeleri, kurumları, kurumlar arası ilişkileri, toplumsal yapıda meydana gelen değişim ve gelişim süreçlerini, toplumsal olay ve olguları bilimsel yöntem ve araştırma teknikleri kullanarak inceleyen ve bilimsel sonuçlara ulaşan bir sosyal bilimdir. Sosyoloji hem somut toplumsal sorunlar üzerinde çalışan hem de genel teorik araştırma ve kavramlaştırmalar yapan bir bilimdir. Bu iki yönüne denk gelecek şekilde, toplumda meydana gelen yeni durum ya da değişiklikleri "toplumsal olay" ve "toplumsal olgu" olmak üzere iki kavram ile ifade eder.

Sosyoloji ya da toplum bilim, toplum ve insanın etkileşimi üzerinde çalışan bir bilim dalıdır. Toplumsal (sosyolojik) araştırmalar sokakta karşılaşan farklı bireyler arasındaki ilişkilerden küresel sosyal işleyişlere kadar geniş bir alana yayılmıştır. Bu disiplin insanların neden ve nasıl bir toplum içinde düzenli yaşadıkları kadar bireylerin veya birlik, grup ya da kurum üyelerinin nasıl yaşadığına da odaklanmıştır.

Sociology kelimesi, yunanca "bilim" anlamına gelen "logy" eki ve Latince'de, genel anlamda insanı işaret eden, üye, arkadaş veya dost anlamındaki, "socius" kelimesinden gelen "socio-" kökünden oluşur.

Platon, ideal toplum düzeninden söz ederken, sosyolojinin müjdecisi sayılan İbn-i Haldun ilk defa devletle toplumun birbirinden farklı olduğunu belirterek toplumsal yaşamı da inceler. Machiavelli, Thomas More, Francis Bacon, toplumsal sorunlara "çözüm" önerileri getirmişlerdir. Bu düşünürlerden farklı olarak Montesquieu, "Olması gereken değil, olan incelenmelidir." diyerek sosyolojinin sınırlarını çizmiş ve bilim olarak doğuşuna temel hazırlamıştır.

Sosyolojinin kurucularından Emile Durkheim, sosyolojinin konusunun toplumsal olgu olduğunu ve toplumsal yaşamın yine diğer basit toplumsal olgularla açıklanabileceğini vurgulamıştır. Max Weber'e göre ise toplumu ve toplumsal eylemleri açıklamak için genel kavramlardan değil, bireylerden, öznel olarak düşünülmüş anlamlardan hareket edilmesi gerektiğini salık vermiştir. Böylece Weber, psikolojik yaklaşımla sosyolojik yaklaşımı birleştirmek istemiştir.

FOTOĞRAF VE SOSYOLOJİ

"Sosyal bilimler alanında eğitim almak, muhtemelen zihninizi bir çok sosyal bilim kuramıyla doldurur, yine de bu fotoğraflarınızın sosyal bilimsel içeriğinin mutlaka gelişeceği anlamına gelmez. Bilgi, otomatik olarak yaptığınız şeyi biçimlendirmez, ancak bilerek ve isteyerek çalışmaların içine katıldığında, bilinçli bir biçimde kullanıldığında işe yarar."

North Western Üniversitesi sosyoloji profesörü Howerd S. Becker "Fotoğraf ve Sosyoloji" adlı makalesinde sosyolojinin doğuşunun, August Comte'un bu disipline adını veren eserinin de aynı tarihi olan, Louis Jacques Mande Daguerre'in metal bir plaka üzerine bir imgenin saptanması olan yöntemini dünyaya duyurduğu 1839 olarak kabul edildiğinde, fotoğraf ve sosyolojinin doğum tarihlerinin yaklaşık aynı tarihlere denk düştüğünü belirtir.

"Fotoğrafçıların projeleri ve çabaları çok daha çeşitlidir. Fotoğrafçıların toplumu keşfetmek görevini üstlendiklerinde bunu nasıl gerçekleştirdiklerini anlamak için, fotoğrafın yerine getirdiği diğer işlevleri hatırlamak gerekir. Sosyologların sosyal belgesel fotoğrafçıların işleriyle ilgilenme nedenlerinden biri, bu fotoğrafçıların sosyolojik ilginin sürekli odak noktasında duran konuların birçoğunu belgelemiş olmalarıdır."

Aynı yazara göre daha başlangıcından itibaren, hem sosyoloji hem de fotoğraf, çeşitli projeler üzerinde çalışmışlardır. Bunlar içinde toplumun incelenmesi de yer alırken önemi ise her geçen gün hissedilmektedir.

"Fotoğraf, başlangıcından beri toplumun çözümlenmesinde bir araç olarak kullanılmaktadır ve fotoğrafçılar bu durumu görev olarak kabul ederler. Önceleri, kimi fotoğrafçılar, fotoğraf makinelerini çağdaşlarının başka türlü asla göremeyeceği uzak toplumların kaydedilmesinde, daha sonra da kendi toplumlarının, çağdaşlarının görmeği istemeyeceği yanlarının gösterilmesinde kullandılar. Kimi zaman yaptıklarının sosyoloji olduğunu bile düşündüler, özellikle yüzyıl dönüşü sırasında sosyologlar ve fotoğrafçılar toplumun kötülüklerini sözcükler ve fotoğrafla teşhir etme gerekliliği konusunda görüş birliğine varmışlardı. Sözgelimi, Lewis Hine, kent yaşamı hakkındaki ilk araştırmalarıyla ilgili olarak Russell Sage Vakfı tarafından desteklenmiştir."

Fotoğraf sanatı ile sosyoloji bilimi birbirinden ayrı konular olsalar da fotoğrafın bulunuşu ile sosyoloji kavramının adının konması aynı dönemlere rastlar.

Sosyolojinin ortaya çıkış iddiası ile fotoğrafın iddiası farklıdır. Fakat sosyoloji küçüldükçe fotoğraf büyümüştür. Bu ters orantılı ilişkide en büyük pay sanayi kapitalizmidir. Endüstriyel kapitalizm sosyolojiyi parçalayıp küçültürken, fotoğrafı parçalayıp etkisini büyütmüştür.

"Fotoğrafçılar, 1960'larda insan hakları hareketine aktif olarak katıldılar ve Hine'ın çocuk işlerle ilgili fotoğraflarında olduğu gibi, insanları heyecanlandıran, harekete geçiren fotoğrafları geri getirdiler. Daha sonra aynı yöntemleri, bir ölçüde doğrudan siyasal olmayan, ancak sosyolojinin ilgi alanlarına giren toplulukları, meslekleri, alt kültürleri veya kuruluşları inceleyen denemelerde kullandılar. Bu denemeler, bilinçli ve düşünülmüş sanatsal bir amaçla gazeteciliğe ve etnografiye ilişkin üslupları birleştiriyordu."

Fotoğrafın büyümesindeki en büyük nedenlerden birisi, fotoğraf makinesinin teknik gelişiminin oldukça hızlı ilerleyişidir. Toplumların tüketim hızı artıkça fotoğraf makinesinin teknik olanakları çoğalmış ve ilk günlerin ağır, hantal makinelerinin yerini hafif ve hızlı makineler almıştır.

"Sosyologlar gibi fotoğrafçılar da göç, yoksulluk, ırk toplumsal huzursuzluk gibi çağdaş toplumsal sorunlarla ilgilenmişlerdir. Bu fotoğraf geleneğinde, kötülükler genellikle teşhir amacıyla betimlenir ve bunların düzeltilmesi için eylem çağrısı yapılır. Kendisini sosyolog olarak tanımlayan Lewis Hine, amentüsünü kısaca şöyle açıklar: 'Ben takdir edilmesi gerekenleri fotoğraflamak istiyorum; ben düzeltilmesi gerekenleri fotoğraflamak istiyorum'. Hine'ın en önemli projesi, Birleşik Devletler'deki çocuk işçilerin çalışma koşullarını, daha sonra bu konuda iyileştirici düzenlemelere neden olacak biçimde gösterdiği çalışmasıdır. Ondan bir süre öncede muhabir Jacob Riise (1971), New York'un kenar mahallelerini fotoğraflamışdır."

Gelişmiş fotoğraf makineleri, daha çok görüntüyü daha hızlı bir şekilde yayar. Ama kitle kültürü bu görüntüleri kendi içinde eritmeyi başarır. Böylece hiçbir işe yaramayan birçok görüntüden dağ gibi bir çöplük oluşur. Yirminci yüzyılın en büyük icadı olan internetle birlikte fotoğrafın etkisi daha da büyümüştür. Ama bu büyüme çift yönlüdür. Çünkü internetle bir yandan diğer kitle iletişim araçlarında bulunmayan birçok imgeye rastlanırken bir yandan da imgelerin tüketimi arttırıcı etkisi daha da yaygınlık kazanmaktadır.

"Fotoğrafçılar da en az sosyologlar ya da kültür yorumcuları kadar, yeni toplumsal sınıfların yükselişine ya da toplumda unutulan gruplara dikkat çekme konusunda hassastırlar. Pek çok fotoğrafçı, Simmel'den Goffman'a kadar sosyologların kente ilişkin kuramsal yaklaşımlarına dayanan geleneği hatırlatır bir biçimde, kentsel yaşam ortamını betimlemeye, resmetmeye çalışmıştır."

Fotoğraflar, fotoğrafını çektikleri insanlarla ilişkilerinin kaydı haline gelir ve fotoğrafı çekilen insanların tepkisi onları analiz ederken kullanılan başlıca kanıt haline gelir. Sosyologlar, bir sosyal yapıya girmeye çalışırken karşılaştıkları güçlüklerin, o yapıyı ele verdiğini ya da görünür kıldığını düşündükleri durumlarda bu olanaktan yararlanırlar.

"Sosyolojik incelemenin üzerinde göreceli olarak uzlaşıma varılmış olan bu karşılaştırmalarına ek olarak, fotoğrafçılar aynı zamanda kültürel konuların, kişilik tiplerinin (ya da tipik kişiliklerin), toplumsal tipolojinin ve toplumsal durumların karakteristik atmosferinin ortaya çıkarılması ile de ilgilenirler."

"Fotoğrafın bir an'ı dondurduğunu ve temsili olarak bize sunduğunu bildiğimiz için, boyutu ne denli devasa da olsa, hiçbir nesnenin veya canlının fotografik görüntüsü, bu dünyanın yüzeyinde (fiziksel ve zihinsel hareket halinde değil iken) hala pek de büyük bir yer kapsamayan bedenimizi tehdit etmez."

Fotoğraf ve Sosyoloji, Becker.Howard S., Toplumbilim, İstanbul.2006 s.65.

Büyüyen Fotoğraf Küçülen Sosyoloji, Dora Serkan, Babil Yayınları, İstanbul, 2004.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN