Arama

Kâinata bir mübarek can geldi

Can hasretken Muhammed-ül Emin’e, Hak lütfetti. Sebep oldu Amine. Kâinata bir mübarek can geldi. Müjdeler taşıdı, bugün yarına. Dünyanın kuruyan şah damarına nehirler misali taze kan geldi. Her iki cihanın boyun büktüğü, hem yerin hem göğün hasret çektiği ‘Sevgi Padişahı Ol Sultan’ geldi. Mekke’de atınca İslâm şafağı, Semayı kapladı sevgi kuşağı. Gözü gören ve gönlü duyan geldi. Ümit dergâhında dolunca kırk yıl kutlu emaneti sundu Cebrail. Vahiy çiçeğiyle ilk ferman geldi…

Kâinata bir mübarek can geldi
Yayınlanma Tarihi: 29.11.2017 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 29.11.2017 13:00

O'nun bu dünya âlemine gelişi, insanlığı tevhid ile buluşturdu. Bize de bu mübarek gün kandil oldu. Kandilimizin hayırlara vesile olması dileğiyle… Mevlid Kandilimiz mübarek olsun.

Resûlullah efendimiz, hicretten 53 sene evvel Rebiülevvel ayının on ikinci Pazartesi gecesi sabaha karşı, Mekke'nin Hâşimoğulları mahallesinde, Safa tepesi yakınında bir evde doğdu. Bugün, mîlâdî 571 yılına ve Nisan ayının yirmisine rastlar. Peygamber efendimizin doğum zamanı mânâsına Mevlid gecesi adı verildi. Bu gece, Kadir gecesinden sonra en kıymetli gecedir. Mevlid gecesinde Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem doğduğu için sevinenler affolunur.

İnsanlar peygamberlerinin doğum gününe her zaman tâzîm eder. Müslümanlar da Hazret-i Muhammed'in doğum günü olan Rebiülevvel ayının 12'nci gecesine hürmet gösterir. Hazret-i Peygamber'in bizzat kendisi de bu günde, eshabıyla oturup, doğumu esnasında olan hâdiseleri anlatırdı.

Mevlid kutlamalarını ilk ihdas eden zatın Erbil Atabegi Muzafferüddin Kökböri (ö. 629/1232) olduğu kabul edilir. Bu kutlama için toplananlara mevlid kıssaları okumayı ilk başlatan kişinin ise Mısır Çerkez hükümdarlarından biri veya Mısır Fâtımîleri olduğu söylenir (Ca'fer Murtazâ el-Âmilî, s. 20).

Kandiller, ışıklarıyla sadece karanlık gecelerimizi değil, aynı zamanda manevî feyziyle de daralan gönüllerimizi aydınlatan, zihinlerimizi berraklaştıran gecelerdir. Mevlid Kandili, Rebiülevvel ayının 11. ve 12. günlerini bağlayan gecedir. Peygamber Efendimizin doğum günü, Mevlid Kandili olarak idrak edilir.

Resûlullah efendimize tâzîm ve hürmet, dînimizin emridir. Mevlid zamanı bu sevincini izhâr etmek (göstermek), ziyafetler vermek, bir yere toplanmak, fakîrlere ikram etmek, sevinip neş'elenmek, Resûlullah'a en güzel tâzîm ve hürmet olup, Allahü teâlâya şükür ifadesidir.

HZ. MUHAMMED (S.A.V)'İN DOĞUMUYLA İLGİLİ MUCİZELER

Sözlükte "benzeri başkalarınca gerçekleştirilemeyen harikulade olay" anlamına gelen mucize, peygamberlerin doğruluğunu kanıtlayan yegâne delil. Ahd-i Atîk'te Hz. Mûsâ'ya, Yeşû, İlya ve Elişa'ya, Ahd-i Cedîd'de Hz. Îsâ'ya, Kur'an'da Hz. Nûh, İbrâhim, Sâlih, Mûsâ, Ya'kūb, Süleyman'a ve Îsâ'ya mucizeler nisbet edildi. Hz. Muhammed dünyaya gelmeden önce Zend Avesta, Hint Veda ve Puranalar'ı, Eski Ahid ve Yeni Ahid gibi kutsal metinlerde âhir zamanda bir peygamberin geleceğine ilişkin müjdeler yer alır. Kur'ân-ı Kerîm'de, Tevrat ve İncil'de onun peygamber olarak gönderileceğinin yazılı olduğu bildirilir. Kutsal metinlerin etkilerinin görüldüğü Ortadoğu bölgesinde yaşayanlar arasında yeni bir peygamber beklentisinin mevcut olduğu, zaman ilerledikçe beklentilerin daha da arttığı bilinir.

Hz. Muhammed'le ilgili olarak nübüvvet öncesinde birtakım harikulade olayların meydana geldiği rivayet edilir. Bu rivayetlerden bazıları şunlardır:

"Âmine'nin ona hamile iken gördüğü bir rüyada doğuracağı çocuğun önemli bir mevkiye sahip olacağının kendisine bildirilmesi, babasının alnında bulunan nurun ona hamile kalması üzerine annesine intikal etmesi, doğumu esnasında meleklerin kendisine yardımcı olması, sütannesinin yanında iken çevresinde bazı fevkalâdeliklerin görülmesi, Ehl-i kitap âlimlerinin ve kâhinlerin onun son peygamber olacağını keşfetmesi."

Ayrıca Duhâ ve İnşirâh sûrelerinin muhtevasından Allah Teâlâ'nın Hz. Muhammed'e gençliğinde bazı olağanüstü lütuf ve yardımlarda bulunduğu anlaşılır.

MEVLİD İÇİN TOPLANMANIN FAYDALARI

İmâm-ı Celâlüddîn Abdurrahmân bin Abdülmelik Kettânî diyor ki: "Mevlid merasiminin (mevlid için toplanmanın) pek çok faydaları vardır. Bunlardan bazıları:

Mevlid için toplanmak, Resûlullah efendimizin dünyâyı teşrif etmeleri sebebiyle sürür ve sevincin ifadesidir. Bu sevinç, çok kıymetlidir. Hadîs-i şerîfde; "Kişi sevdiğiyle beraberdir" buyruldu.

Resûlullah efendimiz doğdukları zamana kendileri de kıymet verir, Allahü Teâlâ'nın, kendilerini yaratıp var etmesi nîmetine şükr ederlerdi. Resûlullah efendimiz, bugüne olan hürmet ve kıymet vermelerinin ifadesi olarak oruç tutarlardı. Nitekim Ebû Katâde'den (radıyallahü anh) rivayet edildiğine göre; Resûlullah efendimize Pazartesi gününde tutulan oruç hakkında sorulunca şöyle buyurdu: "O gün doğdum. (Kur'ân-ı kerîm) o gün bana indirildi." Bu günde oruç tutmak, fakirleri doyurmak, ziyafet vermek, bir yere toplanmak, Peygamber efendimize salât-ü selâm okumak, hayâtlarını ve yüksek ahlâkını dinlemek sevâbdır.

Resûlullah efendimizin doğumu sebebiyle sevinmek, Allahü teâlânın emridir. Nitekim Enbiyâ sûresi 107. âyet-i kerîmesinde meâlen; "(Ey Habîbim!) Biz seni âlemlere (başka bir şey için değil) ancak rahmet için gönderdik" buyruldu.

Mevlid okunması sebebiyle Resûlullah efendimize salât ve selâm okunur.

Peygamber efendimiz, hadîs-i şerîflerinde buyurdular ki: "Her kim günde yüz defa salevât-ı şerîfe okursa kıyamet gününde güneşin sıcaklığından kurtulup, arşın gölgesi altında benimle beraber olur. Ve her kim benim için bir salevât-ı şerîfe getirirse, rahmet melekleri onun günâhlarının affolması için dua ve istiğfar ederler."

Mevlid kasîdelerinde; Peygamber efendimizin nuru, dünyâyı teşrifleri (doğumu), mucizeleri, mübarek hayâtı ve başka kıymetli hâlleri anlatılmaktadır.

Bunlar ise, bir müslümanın bilmesi îcâbeden hususlardır. Mevlid kitapları bunları öğrenmeye vesîle olmaktadır.

Resûlullah efendimiz, asrısaadette zât-ı âlilerini şiirle medheden şâirleri mükâfâtlandırırlardı. Resûlullah efendimiz bundan razı olunca, şemâil-i şerîflerini, güzel ahlâkını, mucizelerini, mübarek hayatını yazanlardan, okuyanlardan elbette razı olurlar. Çünkü bunların hepsinden maksad, Peygamber efendimizin rızâsını ve sevgisini kazanarak O'na yakın olmaya çalışmaktır.

Resûlullah efendimizin şemail-i şeriflerini mucizelerini, irhâsâtını (Peygamberliği bildirilmezden önce, kendisinden meydana gelen harikulade hâlleri) bilmek, bunları dinlemek ve okumak, Resûlullah'a sallallahü aleyhi ve sellem olan îmânı ve muhabbeti fazlalaştırır. Çünkü insan, yaratılış ve huyu itibariyle güzel ve iyi şeyleri sever. Resûlullah efendimizin güzel ahlâkından ve şemâil-i şerîflerinden daha güzel ve üstün bir ahlâk elbette yoktur. Resûlullah'ı çok sevmek, kâmil bir îmânla O'na inanmak emredilmiştir. Mevlid-i şerîf, bu emrin de yerine getirilmesine sebep olmaktadır.

Mevlid toplantılarını, bütün İslâm âlimleri, Müslümanlar güzel görmüş her yerde, Mevlid-i Şerif toplantıları yapılmıştır. Mevlid-i Şerif okumak ve bu sebeple toplanmak çok kıymetlidir. Nitekim İbn-i Mes'ûd'un rivayet ettiği hadis-i şerîfde buyruldu ki: "Müslümanların güzel gördüğü şey, Allah Teâlâ indinde de güzel, onların çirkin gördükleri Allah Teâlâ indinde de çirkindir."

MEVLİD KANDİLİ'NDE HANGİ İBADETLERİ YAPABİLİRİZ?

Kur'an-ı Kerim okunmalı; okuyanlar dinlenmeli; uygun mekânlarda Kur'an ziyafetleri verilmeli; Peygamber Efendimiz (s.a.v)'e salât ü selâmlar getirilmeli. Kaza, nafile namazlar kılınmalı; varsa o geceye ait nakledilen namazlar, onlar da ayrıca kılınabilir.

Tefekkürde bulunulmalı; "Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah'ın benden istekleri nelerdir" gibi konular başta olmak üzere hayatî meselelerde derin düşüncelere girmeli. Günahlara samimi olarak tövbe ve istiğfar edilmeli. Bol bol zikirde bulunulmalı. Mü'minlerle helalleşilmeli.

Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı; gönüller alınmalı; kederli yüzler güldürülmeli. Kişi kendine ve diğer Mü'min kardeşlerine hatta isim zikrederek dualar etmeli. Üzerimizde hakları olanlar büyüklerimiz aranıp sorulmalı. Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat, yaşlı olanlar ziyaret edilip, sevgi, şefkat, hürmet, hediye ve sadakalarla mutlu edilmeli.

O gece ile ilgili ayetler, hadisler ve bunların yorumları ilgili kitaplardan okunmalı. Dini toplantılar, paneller ve sohbetler düzenlenmeli. Kandil gecesinin akşam, yatsı ve sabah namazları cemaatle ve camilerde kılınmalı. Sahabe, ulema ve evliya türbeleri ziyaret edilmeli; hoşnutlukları alınmalı. Vefat etmiş yakınlarımızın, dostlarımızın ve büyüklerimizin kabirleri ziyaret edilmeli. Bu kandil gecelerinin gündüzlerinde mümkün olduğunca oruç tutulmalı."

MEVLİD KANDİLİ TESBİH NAMAZI

İslam âlemi için günahların affına vesile olan namaz olarak geçen Tesbih namazı 4 rekât olarak kılınır. Tesbih namazında her rekâtta 75 tesbih adeti okunur. Toplamda 4 rekâtta 300 tesbih okunur.

Mevlid Kandili'nde kılınması önerilen tesbih namazına ise şöyle niyet edilir;

"Yâ Rabbî, niyet eyledim rızâ-i şerîfin için tesbih namazına. Yâ Rabbî, bu gece teşrifleriyle âlemleri nûra garkettiğin sevgili habîbin, başımızın tâcı Resûl-i Zîşân Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem'in hürmetine ve bu geceki esrarın hürmetine ben âciz kulunu da afv-ı ilâhîne, feyz-i ilâhîne mazhar eyle. Allâhü Ekber"

TESBİH NAMAZI NASIL KILINIR?

"Sübhânallâhi vel-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azıym"

"Allâhü Ekber" diyerek namaza başlanır. Yukarıdaki tesbih:
"Sübhâneke..."'den sonra 15 kere,
Zamm-ı sureden sonra 10 kere,
Rükûda 10 kere,
Rükûdan doğrulunca 10 kere,
Secdede 10 kere,
Secdeden doğrulunca 10 kere,
İkinci secde de 10 kere, okunur.

Böylece birinci rekât kılınmış olur.

2'nci rekât

Fatiha'dan önce
15 kere tesbih
Fatiha ve sure'den sonra 10 kere tesbih
Rükû tesbihinden sonra
10 kere tesbih
Rükûdan doğrulunca
10 kere tesbih
Secde tesbihinden sonra
10 kere tesbih
Secdeden doğrulunca
10 kere tesbih

2'nci secde tesbihinden sonra
10 kere tesbih okunur.
İkinci rek'atte oturulduğunda, Et-tehiyyâtü, Allâhümme salli ve Allâhümme bârik duaları okunur.

Üçüncü rekâta kalkılır

3'üncü rekât
Sübhâneke'den sonra
15 kere tesbih
Fatiha ve sure'den sonra
10 kere tesbih
Rükû tesbihinden sonra
10 kere tesbih
Rükûdan doğrulunca
10 kere tesbih
Secde tesbihinden sonra
10 kere tesbih
Secdeden doğrulunca
10 kere tesbih
2.secde tesbihinden sonra
10 kere tesbih okunur.

Böylece üçüncü rek'at kılınmış olur.

Dördüncü rekâta kalkılır

4'üncü rekât
Fatiha'dan önce
15 kere tesbih
Fatiha ve sure'den sonra 10 kere tesbih
Rükû tesbihinden sonra
10 kere tesbih
Rükûdan doğrulunca
10 kere tesbih
Secde tesbihinden sonra
10 kere tesbih
Secdeden doğrulunca
10 kere tesbih
2.secde tesbihinden sonra
10 kere tesbih okunur.

Dördüncü rekâtta oturulduğunda, Ettehiyyâtü, Allâhümme salli, Allâhümme bârik, RabbenaAtina ve Rabbenağfirli duaları okunur. Önce sağa, sonra sola dönülerek; Es-selamü aleyküm ve rahmetüllah denir. Namaz tamamlanır. Tesbih namazında her rekâtta okunan tesbih adedi 75'dir. Dört rekâtta 300 tesbih okunmuş olur.

MEVLİD KANDİLİNDE ÇEKİLMESİ GEREKEN TESBİHLER

Mevlid kandilinde bol bol Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) salat-ü selam okunmalı. Bu mukaddes gecede yapılacak ibadetlerin en önemlisi: Kur'an-ı Kerim okumak ve çokça zikir evrâd-ü ezkârda bulunmak.

Bunun dışında Mevlid gecesinin manevi zenginliğinden faydalanmak için Hatm-i Enbiya da yapılabilir. Hatm-i Enbiya, mübarek gün ve gecelerde, evliyaullah ve tasavvuf ehli tarafından yapılırı ve tavsiye edilir. Hazreti Âdem (a.s), Hazreti Eyyub (a.s) ve Hazreti Yunus (a.s) peygamberlerin okudukları ve Kur'an-ı Kerim'de geçen dualardır.

Hatm-i Enbiya şöyle yapılır:

Önce Euzü Besmele ile bir "Fatiha suresi" ve üç "İhlas" okunur.

Sevabı, başta Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) olmak üzere tüm peygamberlerin ayrıca evliyanın ve meşayih-i kiramın, İslam büyüklerinin, bu aziz dine hizmet edenlerin ruhlarına bağışlanır.

Sonra:

1- 100 defa Salevat-ı Şerife Getirilir.

"Allâhümme salli ve sellim ve barik alâ seyyidina Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed"

2- 500 defa Hazreti Adem'in (a.s) şu duası okunur:

"Rabbena Zalemna enfüsena ve inlem tağfirlena ve terhamna lenekunenne minelhasirin".

3- 100 defa yine Salevat-ı Şerife getirilir.

4- 500 defa Hazreti Eyyub (a.s)'ın şu duası okunur.

"Rabbi inni messeniyaddurru ve ente erhamürrahimin"

5- 100 defa Salevat-ı Şerife getirilir.

6- 500 defa Hazreti Yunus (a.s) şu duası okunur.

"La İlahe illa ente Sübhaneke inni küntü minezzalimin.

7- Tekrar 100 defa Salevat-ı Şerife getirilir.

8- 500 defa "La havle ve la kuvete illa billâhil'aliyyil'azim."

9- 100 defa Salevat-ı Şerife getirilir.

Görüldüğü gibi, Hâtm-i Enbiya'da 500'er kere olmak üzere 4 dua okunmaktadır. Bu duaların 1. Hazreti Adem (a.s.)'in, 2. Hazreti Eyyüb (a.s.)'ın, 3. Hazreti Yunus (a.s.)'ın, 4. ise peygamberimiz Resul-i Ekrem'in (s.a.v) duasıdır.

Bu tertibi bitirince Cenab-ı Allah dua ve niyazda bulunulur.

TÜRK EDEBİYATINDA MEVLİD

İlk Türkçe mevlid metni hakkında kaynaklarda açık bilgi yer almamakta ve Süleyman Çelebi'nin 812'de (1409) kaleme aldığı Vesîletü'n-necât adlı mesnevinin ilk mevlid olduğu görüşü yaygın bir şekilde kabul görür. Ancak bundan önce Türkçe yazılmış mevlid benzeri eserlerin varlığı da bilinir. Bunlardan biri Ahmed Fakih'e (ö. 650/1252) ait Çarhnâme olup Vesîletü'n-necât'ın hâtime kısmında Çarhnâme'dekine benzer ifadeler yer alır.

Mustafa nurunu alnında kodu,
Bil Habîbim nurudur bu nur dedi.

Kıldı ol nur ânın alnında karâr,
Kaldı onun ite, nice rûzigâr.

Sonra Havva alnına, nakl etti bil,
Durdu anda dahi nice ay ve yıl.

Şît doğdu, ona nakletti buğur,
Ânın alnında, tecellî kıldı nur.

İrdi İbrahim ve İsmail'e hem,
Söz uzanır, ger kalanın der isem.

İşbu reşm ile müselsel muttasıl,
Tâ olunca Mustafâ'ya müntekıl.

Geldi çün ol Rahmeten lil âlemin,
Vardı nur, anda karâr kıldı hemin.

Süleyman Çelebi'den kısa bir süre önce Erzurumlu Mustafa Darîr'in yazdığı manzum-mensur eseri Tercüme-i Siyer-i Nebî de (yazılışı: 790/1388) yer yer mevlidi hatırlatır. Şiirlerin yanı sıra mensur kısımdaki bazı ilâvelerle Darîr'in yaptığı bu tercüme bir telif mahiyetinde. Eserdeki manzum kısımlar bir mevlid metninden çok farklı olmadığı gibi Vesîletü'n-necât'ın bazı yerleri de Darîr'in eseriyle ciddi benzerlikler gösterir. Bu sebeple Darîr'in siyerindeki manzum kısımların Türk edebiyatındaki ilk mevlid metni olduğu belirtilir.

ARAP EDEBİYATINDA MEVLİD

Arap edebiyatında mevlid, Hz. Peygamber için yazılan medih türündeki şiirleri ifade ettiği gibi onun doğumu, hayatı, isimleri hasâis ve şemâili, faziletleri, mûcizeleri ve gazveleri gibi konularını kapsayan sîret türü eserler için de kullanılır.

604 (1207) yılında Erbil Atabegi Muzafferüddin Kökböri tarafından düzenlenen ihtişamlı mevlid kutlamalarında okunmak üzere İbn Dihye el-Kelbî'nin mensur olarak kaleme aldığı ve sonunda bir methiyenin de bulunduğu et-Tenvîr fî mevlidi's-sirâci'l-münîr adlı eseri şöhretinden dolayı ilk mevlid kitabı olarak kabul edilir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN