Arama

Musa ile Hızır: İlahi isimleri tanımak veya merhametin ölüm hali

Musa ile Hızır: İlahi isimleri tanımak veya merhametin ölüm hali
Yayınlanma Tarihi: 23.2.2024 08:58:40 Güncelleme Tarihi: 23.02.2024 21:32
Sesli dinlemek için tıklayınız.

'Ona katımızdan rahmet verdik, ona katımızdan bilgi verdik.' (Kehf, 65)

Hz. Musa ile nasta adı anılmayan Hızır'ın yolculuğunu 'ledünni' bilginin öteki bilgilerden üstünlüğü üzerinden yorumlamak yolculuğun amacını idrakte bizi yanıltacaktır. Hikayenin tarih içinde zahiri bilgi-batıni bilgi veya medrese-tekke ayrışmalarına konu edinilerek bağlamından uzaklaştırılmış olmasının nedeni budur. Vahye mazhar bir peygambere Allah ledünni bilgi sahibini göstermekle onun 'kibrini kırmıştır' diye düşünmek, tasavvuf ehline veya onların takipçilerine büyük bir iddia getirmiştir. Ayet-i kerimede Hızır'ın nitelendiği kısım tam olarak okunduğunda ise hikaye başka bir istikamete bizi götürür, yolculuğun amacının ilahi isimler hakkındaki marifetin farklı cihetleriyle ilgili olduğunu kavrarız.

Kuran-ı Kerim hikayede adını vermeden Hızır'dan söz ederken önce 'katımızdan rahmet verdiğimiz' tabirini kullanarak dikkatimizi 'doğrudan verilen rahmet' bahsine çeker. Demek ki Hızır denilince akla gelmesi gereken ilk nitelik, ilahi rahmet veya 'merhamet' olmalıdır. Bunu 'katımızdan' tabiriyle düşününce saf ve mutlak anlamıyla rahmetin anlamı Hızır'da tahakkuk ediyor diye düşünebiliriz. Bunun akabinde ise kendisine verilen bilgiyle ikinci ihsandan söz edilir. Bunlardan hangisi daha üstündür, hangisi daha önemlidir ve Hızır'a mahsustur sorusu bir yana hikayenin bütününü dikkate alınca merhamet ile bilgiyi birlikte düşünmek gerekir. Her ikisi Tanrı'nın iki isminin mazharı olan nitelikleri birleştirmek, bir kavram ve bir ahlak gibi ele almak mümkündür. Tanrı'nın en büyük ismi olan Rahman aynı zamanda Tanrı'nın bilgisi anlamına da gelir. Başka bir anlatımla rahmet ile bilgi arasında ilahi isimlerde özdeşlik şeklinde görebileceğimiz bir ilişki vardır ve Hızır'da bu ilişki tecelli etmiş olmalıdır. İlahi isimler teorisinde isimlerin birbirinin yerine kullanılmış olması bir karışıklığa yol açsa bile netice değişmeyecektir: rahmet bilgi olduğu kadar bilgi ilahi rahmet ve merhamettir. Bu bakımdan en doğrusu şöyle demektir: bilgili olmak ancak merhametli olmakla tamamlanır.

Bununla beraber ayrımı korumak istersek, o zaman Hz. Musa Hızır'da öncelikle rahmeti ve merhameti tanımak üzere onunla karşılaşmış olmalıdır. Buradaki bilgi merhametin farklı tezahürleri hakkındaki bilgidir ve merhameti varlık, bilgiyi ise bu varlığı tanımak olarak yorumlamak mümkündür. Daha doğrusu Hızır'ın bilgisi ilahi isimler hakkında bilgi olacaksa, öncelikle Tanrı'nın isimlerini biliyor olması gerekir. İlahi isimlerin başında ise Tanrı'nın en büyük isimleri olan Rahman-Rahim gelir. Allah Hızır'ı katından rahmet vermiş olmakla nitelediğine göre Rahman isminin mahiyetini ancak merhametin ahlak veya 'tahakkuk' olarak ihsan edildiği kimse bilebilir. Hızır için söylenen ifade Hz. Peygamber'de kemaliyle anlamını bulur. Bu meyanda Allah Hz. Peygamber'e 'biz seni alemlere rahmet olarak gönderdik' der. O halde Allah'ın rahmetini tanımak, Hızır ile karşılaşmanın esas sebebi olmalıdır. Vakıa o zaman yolculukta merak edilen esas soru şu olmalıdır: Rahman ve Rahim rabbin merhameti karşısında alemdeki hadiseleri nasıl açıklayacağız? Başka bir anlatımla Rabbin merhameti alemde nasıl tecelli eder? Belki de böyle bir merakın arka planında Hz. Musa'nın göğsünü daraltan İsrailoğullarının hikayeleri de bir yer tutuyordu.

Hızır ile rahmet arasındaki ilişkinin kurulduğu örnek bir menkıbede dile getirilir. Menkıbede Hızır ab-ı hayatı bulan kimse olarak nitelendirilir. Ab-ı hayat yani ölümsüzlük suyu sonsuz rahmetin tecellisi demektir. Hızır'ın böyle nitelendirilmesi 'taşın üstünde otursa altından ot çıkar' deyimiyle anlatılır. Oturduğu yerden hayatın ve canlılığın taşması Cebrail'e izafe edilen ve ilahi kelamda birkaç yerde ima edilen bir niteliktir: Birincisinde Hz. Meryem'in kendisine üflenen ruh vasıtasıyla hamile kalması Cebrail ile hayat arasındaki ilişkinin neticesidir. Lakin doğrudan Hızır'ı hatırlatan hadise ise Samiri'nin Cebrail'in ayak izinden aldığı tutamın buzağı heykelini canlandırmasıydı. Samiri biliyordu ki Cebrail'in temas ettiği yer canlanır, hayat kazanır. Hz. Musa kendisini hesaba çekerken cevap sadedinde böyle demişti: Cebrail'in ayak izinden aldığı toprağı içine atınca madeni heykel canlanmıştı. O zaman Cebrail'de tecelli eden özellik Hızır'da tecelli etmiş, her ikisi de var etmede vasıta olmak özelliğiyle tahakkuk etmişti. O zaman Hz. Musa'nın Hızır'da görebileceği hadiseler Tanrı'nın Rahman oluşunun anlamı ve bunun tecellileriyle ilgili olmalıdır. O halde yolculuk demek ki ilahi isimleri tanıma yolunda yapılan bir yolculuktu.

Peki bu yolculukta Hz. Musa ne gördü?

Hz. Musa'nın bu yolculukta temaşa ettiklerini Hz. Hızır biliyor muydu veya tam olarak idrak etmiş miydi, bunu bilmiyoruz. Fakat onun temaşa ettiklerini bize daha sonra Hz. Peygamber anlatmış, merhamet ile varlık, merhamet ile dünya hayatındaki birbirinden farklı hadiselerin ilişkisini öğretmişti. Bu nedenle Musa'nın gördükleri bize miras kalmış, Hızır'ın ise yaptıklarının bir kısmını örnek olarak alabilecektik. Bu meyanda Hz. Musa gördü ki merhametli olmak bazen iyilik yapan insanın gemisini parçalamayı iktiza edebilir, bazen ise kötülük yapana beklentisizce iyilik yapmayı gerektirir. Haddi zatında Tanrı'nın kullarıyla ilişkisi böyledir. Fakat hepsinden önemlisi ve hikayenin çetin kısmı ise öteki bahistir: merhamet bazen birini öldürmeyi bile iktiza edebilir. İşin burası hikayenin taklit edilemeyecek ve ahlak haline gelmeyecek Hızır'a mahsus kısmıdır: varlık ve hayat demek olan bir nitelik bazen ölüm haline gelebilir veya ölüm bazen merhamet olabilir.

O halde merhamet insanı en çok şaşırtması gereken, konforunu en çok bozması gereken ahlak olacaktır. Çünkü merhamet Rahman yani bütün isimlerin ortak özelliğiyse alemde olan biten her şey merhametten var olmuştur. Merhamet bazen hayat bazen ölüm, bazen oluş bazen ise bozuluş şeklinde tecelli eder. Alem merhametten meydana geldi ve merhametten maraz doğar.

Ekrem Demirli

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN