Arama

Prof. Dr. Atilla Arkan
Ağustos 19, 2019
Suriye sorunu, Suriyeliler ve Göçmen Sorunu: Güvenlik Boyutu

Türkiye için, Suriyeli göçmenler meselesinin diğer önemli bir boyutu da güvenliktir.[1] Amerika, Rusya ve nispeten de Avrupa ülkeleri Suriye meselesini bir güvenlik sorunu olarak yaşamamakta, soruna stratejik bir mesele olarak yaklaşmaktadır. Suriye'nin sınır komşumuz olması bizim için doğrudan bir güvenlik sorunu oluşturmaktadır. Küresel ölçekte Suriyelilere insani yaşam düzeyi sunulmaması; yokluğa, acıya ve zulme mahkum edilmeleri öfke, isyan, şiddet ve terör eğilimlerinin bu insanlar arasında artmasına sebep olabilir. Veya terör örgütlerinin hedefi haline gelebilirler. Bu durum tüm ülkeler için de güvenlik sorununa dönüşebilir.

Türkiye açısından meselenin güvenlik boyutu birincil önemdedir. Türkiye uzun yıllardan beridir PKK terör örgütü ile mücadele etmektedir. PKK tarihsel süreç içerisinde Suriye hükümetinden de çok çeşitli şekillerde destek almıştır. PKK'lı militanların eğitilmesi, silah desteği, lojistik destekler bunlardan bazılarıdır. Hafız Esad döneminde Suriye'nin kontrolünde olan Bekaa Vadisi'nde bulunan PKK kampları hala Türk insanın hafızasındadır.

Türkiye açısından Suriye meselesinin güvenlik boyutunun 3 önemli yanı bulunmaktadır:

Suriye'de Amerika'nın desteklediği YPG güçleri Türkiye için açık bir tehdittir.

Göç sürecinde veya sonrasında farklı terör örgütlerinin mensupları Türkiye'ye sızabilir. Veya dış ülke istihbarat ajanları korunmasız, yaralı, öfkeli bu insanları kendi amaçları için kullanabilecekleri bir insan kaynağı olarak görebilir. Bu da güvenlik riski oluşturmaktadır.

Suriyeli sığınmacılar ve göçmenler içerisinde suça meyilli insanlar olabilir.

Birinci sorun alanı ile ilgili olarak, Türkiye'nin uzun zamandır devam Kürt sorunu bulunmaktadır. Ak Parti iktidara geldikten sonra Kürtçe'nin kullanımı, Kürtçe TV yayını, Üniversitelerde Kürtçe bölümlerin kurulması gibi Kürt kökenli vatandaşların taleplerini karşılamada ciddi açılımlarda bulunmuştur. Çözüm süreci işletilmiş, fakat başarısızlığa uğramasından sonra Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaygınlaşan şiddet ve terör olaylarını kontrol altına almak için güvenlik tedbirleri arttırılmıştır. Güvenlik tedbirlerini uygulamaya Suriye ve Kuzey Irak'ta da devam etmektedir.

Bu nedenle, Amerika'nın YPG'yi desteklemesi Türkiye için açık bir tehdittir ve Suriye'de yeni bir küçük Kürt devleti kurmaya giden bir süreç olarak görülmektedir. Türkiye PKK ve YPG'nin çok farklı ülkelerle hızlı angajmanlara girebilme kapasitesini de dikkatle gözlemlemektedir. PKK ile YPG dış politikada Türkiye'nin menfaatlerini sınırlamanın aracı olarak kullanılmaktadır. Tüm bunlardan dolayı güvenli bölgenin kurulması ve derinleştirilmesi Türkiye için hayati önemdedir.

Güvenlik boyutunun ikinci sorun alanıyla ilgili de riskler bulunmaktadır. Yani Suriyeli göçmenler içerisine sızmış DEAŞ, PKK, YPG gibi terör örgütlerinin mensupları bulunabilir. Türkiye ile menfaat çatışmasında bulunan başka ülke istihbarat ajanları Suriyeli göçmenler üzerinde çalışmalar yapabilir. Bilindiği üzere iç savaş çıkmadan öncede Suriye'de zaten selefi unsurlar bulunmaktaydı. Yine yaşanan acı süreçlerden dolayı radikalleşme eğilimleri de zamanla ortaya çıkabilir.

Güvenlik boyutundaki üçüncü sorun alanıyla ilgili ise şu noktaya dikkat etmek gerekir. Hayatın doğal akışında yani dışarıdan müdahaleler olmadığı müddetçe dünyadaki tüm göç hareketlerinde göç eden insanların suç işleme oranları o ülke vatandaşlarından her zaman daha düşüktür. Çünkü göçmenler yeni geldikleri ülkede tutunabilmek ve sınır dışı edilmeme kaygısıyla yaşadıkları için suç işlememeye daha fazla özen gösterirler.

Birinci sorun alanıyla ilgili güvenlik risklerini azaltabilmek için istihbari, askeri ve dış politika tedbirleri önemlidir. Bölgedeki gelişmeleri de hesaba katarak, Türkiye bu hususta yol haritasını takip etmektedir.

İkinci ve üçüncü sorun alanlarıyla ilgili güvenlik risklerini ortadan kaldırabilmek için Türkiye, emniyet-istihbarat, sosyal uyum-eğitim, nitelikli iskân ve hukuk çalışmalarını eş zamanlı ve etkileşimli yürütmek durumundadır. Devlet kurumları bu konularda bazı adımlar atmasına rağmen hala yeni adımların atılmasına ihtiyaç vardır. Yakın zamanda Suriye'de kalıcı bir çözüm görülmemektedir. Türkiye'de yaşayan Suriyelilerin en az dörtte biri çözüm sonrasında da Türkiye'de kalacaktır. Ayrıca Türkiye bölgede güçlenmeye devam ettikçe çok farklı ülkelerden göç almaya devam edecektir. Bundan dolayı Devletin ve toplumun göç olgusunu yönetmekte daha da yetkinleşmesi gerekmektedir.

Bu tedbirlerden bazıları şunlardır:

Suriyelilere en azından iletişim düzeyinde yeterli olacak Türkçenin öğretilmesi,

Eğitim yaşına gelmiş Suriyelilere Türkçe öğretiminde destek çalışmaları ve Yabancılara Türkçe öğretme programlarının niteliğinin arttırılması,

İki toplum arasında ön yargıları kaldırmaya yönelik çalışmalar,

Türkiye içinde yaşayan Suriyelilerle etkin iletişim kanallarının kurulması,

Devlet kurumlarında Arapça bilen insanların istihdamı,

Suriyelilere yönelik TRT Arapçanın ve diğer iletişim medya ortamlarının etkin kullanılması: Türk toplumunu, Türk hukuk sistemini tanıtmaya yönelik programlar, Türkiye'deki eğitim, sağlık gibi imkanların anlatılması, sosyal uyuma yönelik içerikler, Araplara Türkçe öğreten programlar vb.

Vatandaşlık süreçlerinde kamu görevlilerinin yolsuzluk ve istismar ihtimallerine karşın etkin denetim tedbirlerinin alınması,

Yerel yönetim ve sivil toplum kuruluşlarınca Türk ve Arapların birbirlerini tanımasına yönelik farklı programların geliştirilmesi,

Özellikle savaş ve göç konusunda farkındalık oluşabilmesi için göç konulu filmlerin çekilmesi, izletilmesi,

Suriyeliler arasında çalışan yurt dışı istihbarat ajanlarına karşı tedbirler,

Sığınmadan vatandaşlığa geçiş sürecinin güvenlik paramatreleri açısından da dizayn edilmesi.

Güvenlik risklerinin azaltılması ve risklerin fırsata çevrilebilmesi meselenin tüm boyutlarıyla ele alınması ve çok boyutlu bütüncül politikalar uygulanabilmesi ile mümkündür.

Diğer boyutların değerlendirilmesine gelecek yazıda devam edilecektir.

[1] İlk yazı için bknz: https://www.fikriyat.com/yazarlar/akademi/prof-dr-atilla-arkan/2019/08/18/suriye-sorunu-suriyeliler-ve-gocmen-sorunu

Prof. Dr. Atilla Arkan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN