Filozofların önerdiği arınma yöntemi 'katharsis'
“İçine atıyorsun, atma!” cümlesi çoğu kez etrafımızda duyduğumuz sık kullanılan söylemlerden biri. Çünkü çoğu insan günlük hayatta yaşadıklarını, iç-dış çatışmalarını, duygularını herkesten saklayarak kapalı bir yaşam biçimi benimsiyor. Bastırılan duygular zaman içinde birikiyor ve aniden (çok alakası olmayan bir durumda dahi) çözülüyor, açığa çıkıyor ve bu evrede katharsis durumu beliriyor. Müthiş bir çözünme yaşayan birey, birdenbire tüm iç çatışmalarından, duygularından arınıyor. Peki, Katharsis kavramı tam olarak ne oluyor, sağlıkla ilişkisi ne ölçüde, Aristoteles ile katharsis arasındaki ilişki nedir, kısaca inceliyoruz.
"Tragedyanın görevi, uyandırdığı acıma ve korku duygularıyla ruhun tutkulardan arınmasını sağlamaktır."
Aristoteles'in, Poetika adlı eserinde katharsisi açıklamak için kullandığı en önemli tümce şudur; "Tragedyanın görevi, uyandırdığı acıma ve korku duygularıyla ruhun tutkulardan arınmasını sağlamaktır". Buradan katharsisin, trajik bir dış uyaranın neden olduğu sürecin sonunda gerçekleşen ve ruhu arındıran bir fenomen olduğu ortaya çıkar. Aristo tarafından ruhun temizlenmesi-arınması olarak tanımlanan katharsis, psikanaliz öğretisinde rahatsızlığa neden olacak duygu yüklerinin uygun bir boşaltım alanına akarak kişinin arınmasını öngören bir yöntem için kullanılmaktadır. Moreno'ya göre psikodramada da bir tiyatro oyunu aracılığıyla kişi iç çatışmalarını yaşayarak onlardan kurtulmakta ve böylece arınmaktadır.
FİLOZOFLARIN ÖNERDİĞİ BİR ARINMA YÖNTEMİ
Yunanca bir kelime olan 'katharsis (catharsis)': Cathairo 'nun tıbbi anlamı, 'birine ilaç vermek'; genel anlamı 'arıtmak' (herhangi bir şeyi temizlemek, zararlı olanı kaldırmak ya da herhangi birini bir şeyden temizlemek); dini anlamı ise 'arınmak', 'temizlenmek' tir… Catharsis ilaçlarla iç söktürme anlamına gelip (kötü huyların vücuttan atılması), daha sonra arınmanın sağladığı ruh rahatlığının etik anlamı, giriş ve arınma törenlerinde hissedilen dini duygu anlamında kullanılmıştır.
Sanat felsefesinin terimi olarak anlamı daraltırsak, ilk kullananın Aristoteles olduğunu söyleyebiliriz. Poetika 8. kitapta müziğin eğitim ve katharktik amaçlar için kullanılabileceğini söyler. Dinsel ayin de müziksel olduğundan, bir arınma biçimidir. Peters'in Antik Yunan Terimleri Sözlüğü'nde İamblikhos'un, kavramı felsefeye mal etmesi şöyle belirtiliyor: "müzik (mousike) aracılığıyla etki altına alınan ruhun bir arınışı, yani ruhu ahenkli hale getirmek suretiyle arındırma; aslında bu arınma felsefedir.
KATHARSİSİN TARİHİ
İlk kez milattan önce 350 yıllarında Aristoteles Poetika'da katharsis kavramından bahseder. Ona göre trajedi, yarattığı korku ve merhamet duyguları aracılığıyla kişileri sahnede sergilenen hislerden arındırma işlevi görür ve böylelikle katharsis insan ruhunda pozitif bir etki yaratmış olur. Psikanalizin kurucusu Freud ise katharsisi Aristo'nun trajedi'sine atıfta bulunarak incelemiş ve kendi kuramında kullanmıştır. Ayrıca psikanalizin tarihteki ilk hastası Anna O.'ya uygulanan tedavi yöntemi aynı zamanda "katartik yöntem" ismiyle anılan ilk vaka olmuştur. (Katarsis Nedir ve Etkileri Nelerdir?, Güncel Psikoloji)
'PSİKANALİZ'DE KATHARSİS
Katharsis psikanalizde farklı anlamda kullanılır. Psikanalizdeki katharsisi Enç; "Baskı altına alınmış düşünceleri, bilince çıkarmak yoluyla çözümleme olayı" olarak tanımlar. Ruh, acıma ve korku nedeniyle de olsa (tragedya), psikoterapik iyileştirme nedeniyle de olsa (psikanaliz), duygusal boşalım içine girerek rahatlar. Fakat psikoterapi sonucu oluşan duygusal boşalımın, tragedya sanatları ve din sonucu oluşan duygusal boşalımdan farkı; psikoterapistler, hastaların sorunlarını açığa çıkarıp hastalarını iyileştirdiklerini savunurken, tragedya sanatları ve din, izleyicinin tutkularını gönüllü olarak bastırmasıyla katharsisi sağlar.
KATHARSİS VE SAĞLIK İLİŞKİSİ
Katharsisle ilgili Burger (2006) duyguları 'uygun' tanımına girebilecek zararsız hedeflere yönlendirmek gerektiğine inanan geleneksel görüşün tamamen yanlış olduğunu söylemekte; aktardığı deney sonucuyla hipotezini desteklemektedir. Örneğin öfkelendiği kişiyi düşünerek kum torbasına vuran veya bağırarak karşısındaki deneği yumruklayan bir insan katharsis yaşayarak gerginliğini atar ve bulgulara göre kendini iyi hisseder. Bu olumlu olan 'iyi hissetme' hali ise davranışların tekrar göstermesine neden olan bir sonuçtur ve dolayısıyla katharsis saldırgan davranışı azaltmak yerine aksi şekilde çoğaltmaya da neden olabilir.
Feshbach ise şiddet içerikli yayınlar izleme örneğinden gitmiş ve dolaylı yoldan edinilen tecrübelerle katharsisin olumlu sonuçlara yol açtığını söylemiştir. Feshbach'ın kuramına göre saldırgan içerikli bir televizyon yayını izleyen birey şiddeti dolaylı şekilde tecrübe etmekte ve içindeki nefret duygularını zararsız biçimde boşaltmaktadır. Başka bir deyişle, şiddet içerikli yayınlar izlemek günlük yaşamda şiddete yönelimin olmaması yahut var ise engellenmesi gibi ciddi bir görev üstlenmektedir.
Tüm bu farklı bakış açılarının yanı sıra, bireyin güçlükle zapt edilmiş ya da doğrudan farkında olmadığı duygularının -terapötik koşullarda- açığa çıkarılarak boşaltılmasının (katharsisin) iyileştirici etki yarattığı; bu iyileştirici etkininse bilhassa yaşadığı bir kayıp neticesinde yasını tutamamış ya da bir konuda suçluluk duygusuna kapılmış bireylerde görüldüğü ve arınma sağladığı da bilinmekte ve kabul görmektedir.
KATHARSİSİN RUHSAL SONUÇLARI
Katharsisin ruhsal sonuçları acıma ve korkudur. Acıma hissi duyabilmenin bir koşulu da, tragedya kahramanlarının erdemli olduğuna inanmaktır. İzleyici, eserde yer alan trajik öyküyü izlerken etik bir iç yolculuğa girerek kendini kahramanın yerine koyduktan sonra; hem kahramana acır, hem de trajik öyküde yer alan faciadan korkar. Empati kurarak bir başkasına acıyan, sonra da aynı facianın kendi başına gelmesinden korkan izleyici; diğer tutkularını bir süre için durdurur ve kendi durumuyla ilgili iyimser düşüncelere sahip olur.
Ağlayarak açılmak olarak adlandırılan deyim de müziksel veya müzik dışı uyaran aracılığıyla gerçekleşebilen 'kathartik süreç'e iyi bir örnektir. Mezara giderek sevdiklerini ziyaret eden biri, bir dış uyaranla 'kathartik süreç' içine girerek rahatlar, halkın deyimiyle 'ağlayarak açılır'. Yine iki dostun dertleşerek aralarındaki acıyı paylaşmaları anlamına gelen 'içini dökmek', insanlarda sağaltım sağlar.
Aynı sağaltım müziksel uyaranlarla da oluşabilir. Levinson, müziğin hüzün ve katharsis yoluyla oluşturduğu terapik etkiyi net bir biçimde ifade eder. Politika adlı kitabında Aristoteles de, müzikle oluşan katharsise sağaltıcı etkisi açısından yaklaşır. Filozof, eserinde müziğin eğitim, arınma, hobi, dinlence ve eğlence işlevlerine değinir.
ARİSTOTELES'TE KATHARSİS KAVRAMI
Katharsis kavramı Grek felsefesinden günümüze kadar anlamı korunmuş ender kavramlardan biridir. Platon'da ideaların bilgisine ulaşmak için, bilgi amaçlı bir yöntem olarak kullanılmasına karşı Aristoteles'de sanatın, dolayısıyla da yaratmanın bir koşulu olarak görülmüştür. Gene bilgi amaçlı, ama duyguların harekete geçirilmesiyle başlayıp etik doğruluğa ulaştıran bir sanatsal yaratma yöntemidir.
Katharsis, tragedyanın ve onun sunduğu 'trajik olan'ın bize verdiği haz ve acıma duygularından hareketle başlar, zihinsel bir üst aşamada son bulur. Arınan, tragedya aracılığıyla kişiliğini yeniden gözden geçiren insan (seyirci), artık önceki kişiliğinde değil, yeni bir değer yaratmış olmanın zihinsel üstünlüğündedir. Bu zihinsel üstünlük, yapay duygusal çelişkiler yaratılarak beynin nörolojik değişimine de neden olabilir mi? Bu ve benzer sorular, katharsis'in yalnızca sanat felsefesinin temel kavramlarından birisi olmaktan başka, günümüzde gelişen nöro-filosofinin de temel bir kavramı olup olamayacağını gündeme getirmiştir. (Aristoteles'te Katharsis Kavramı, Hülya Can)
ETİK BAKIMDAN İYİLEŞME VE ARINMA
Aristoteles için tragedya ortalama insandan daha iyi olan insanların taklididir. Bu iyi insanların (karakterlerin) düştüğü kötü durumları anlatması, hayatın en temel iki ilkesini, rastlantıyı ve yargı hatasını (hamartia), bunların yol açabileceği kötü durumları sergiler. Karakterlerle özdeşlik kurulmasını sağlayarak etik bakımdan iyileşmeyi ve arınmayı gerçekleştirir. "Tragedyanın, dolayısıyla katharsis'in amacı kötü karakterin iyileştirilmesidir."
Bu arınma olması gerekeni düşünme ve yeniden değer yaratmadır. Karakterlerle duygusal özdeşlik kuran seyirci, aynı zamanda karakter özellikleriyle ve kendisiyle hesaplaşarak kişiliğini yeniden değerlendirir. Yeni bir kişilik söz konusudur. Bu durumda kötü kaderin rastlantısallığına ve hayatın bütün olan bitenine karşı cesaret kazanır, güçlenir.
Katharsis insanın parçalanmış bütünlüğünün yeniden kurulmasıdır; arınma etik bir arınmadır; 'rasyonel akla' davettir; ahlaksal iyiyi doğru akılla bulmadır; kaderin rastlantısallığına ve hayatın bilinmeyenlerine karşı cesaretle savaşmadır; özgürleşmedir; yeniden değer ve kişilik yaratmadır: zihinseldir.
Arınma yoluyla kişiliğin yenilenmesi genel bir yöntem olabilirse, ulaşılan durumun kişiye zihinsel bir üstünlük sağlayacağı, bunun sürekli kılınabileceği, yapay duygusal çelişkiler yaratılarak beynin nörolojik fonksiyonlarının da değiştirilebileceği, bunların sonucu olarak, katharsis'in özel türden bir bilme yetisi olarak kullanılabileceği iddialarında bulunabiliriz. Tek koşul, iradenin özgür kalmasını sağlayabilmektir.
ARABESK VE TÜRK YÖRESEL MÜZİĞİ METİNLERİNDE KATHARTİK ETKİ
Arabeskin Sözsel Çözümlemesi
Arabesk müziğindeki kathartik gelgitleri anlayabilmek için, arabesk sözlerini iki guruba ayırmak gerekir:
1) Acıyı ifade eden sözcük gurupları: Acı, aşk, ölüm, kahır vb.
2) Acıdan kaçışı ifade eden sözcük gurupları: Kader, dinsel kavramlar ve çözüm öneren (çare, derman, teselli, ilaç gibi) kavramlardır.
Türk Yöresel Müziğinin Sözsel Çözümlemesi
Halk ozanları, kendi mesajlarını iletebilmek için sözleri öne alıp, müziği arka plana atma eğilimindedirler. Bu nedenle ozanların şiirleri, müzikteki kathartik etkinin sözsel yönüne uygun örneklerdir. Önemli halk ozanlarından biri olan Âşık Veysel Şatıroğlu'nun bir şiiri aracılığıyla, katharsis farklı bir çerçeveden ele alalım:
"Yıllarca aradım kendi kendimi/ Hiçbir türlü bulamadım ben beni
Hayal miyim ürüya mı bilinmez/ Hiçbir türlü bulamadım ben beni
İnsan mıyım, mahlûk muyum, ot muyum/ Ekilir biçilir bir nebat mıyım?
Yoksa görünüşte bir sıfat mıyım/ Hiçbir türlü bulamadın ben beni
Varlığım yokluğum bir Veysel adı/ Kalacaktır gök kubbede ses kadim
Elli üç yıl kendi kendim aradım/ Hiçbir türlü bulamadım ben beni"
Şiirde ozan, aslında binlerce yıl öncesinin "kendini tanı, kendini bil" buyruğunu tema olarak kullanır. Veysel'in şiirlerinde ifade ettiği düşünceler ya da kaygılar, ağırlıklı olarak felsefi veya varoluşsal bağlamdadır. Aynı kaygıları yaşayan biri için, ozanla ortak bir paylaşım alanı bulması oldukça doğaldır. Böylelikle kişi, düşünceleri açısından yalnız olmamasından dolayı rahatlar. Bu bir bakıma, bir insanla ortak sırrı paylaşmış olmanın verdiği sevinç olarak da kabul edilebilir… (Banu Mutsan Dönmez, Psiko-Etik Bir Fenomen Olan Katharsisin Müzikteki Görünümü)
Aristoteles'in eserlerini TveK'dan satın almak için tıklayın...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.