VAV TV CANLI YAYIN
Mustafa Özcan

Zağlul Neccar, Celal Şengör modelleri

10.11.2025

Hep düşümde Celal Şengör ile merhum Zağlul Neccar'ı ilmi konular etrafında tartışırken canlandırmışımdır. Onları ilmi bir zeminde buluşturmayı ve karşılaştırmayı hayal etmişimdir. Bu şekilde bilgilerinin sağlamasını yapabilirdik. Zira biliriz ki, "müsademe-i efkardan barika-ı hakikat doğar." Lakin bu hayallerim zihnimde hapis olarak kaldı, afakta gerçeğe dönüşmediler. Celal Şengör'ü ilmiyle ikna edecek, hatta ilzam edecek (susturacak) kıratta bir İslam alimi idi. Hem İslami ilimlere hem de modern ve dünyevi ilimlere vakıf, çok yönlü bir alimdi. İlim ile imanı buluşturmuştu. Bir de dünya siyasetini takip eden ve iyi bilen ilim adamlarından birisiydi; Kahire Üniversitesi'nde de siyasal bilgiler okumuştu. Kudüs davasının takipçilerinden birisiydi. Onlarca kitabı bulunan Zağlul Neccar'ın en azından birkaç kitabını okuyarak ikmal ettim ve yararlandım. Bu Mısırlı alim, Muhammed Mütevelli Şaravi ayarında bir alimdi. Müfessir değildi ama "icaz el ilmi fi'l Kur'an" (yani Kur'an'daki ilmi i'caz) konusunun uzman ve referans isimlerinden birisiydi. Bu alanda yekta idi. Bu vadide onunla birlikte Mustafa Mahmut, Abdurrazzak Navfel, Muhammed Mütevelli Şaravi gibi isimler de anılabilir. 9/11/2025 tarihinde (Pazar günü), 92 yaşında, Ürdün'ün başkenti Amman'da tedavi gördüğü hastanede arkada kalanlara veda ederek bu dünyadan -belki de arkasına bakmadan- çekilip gitti. Dünya İslam Alimler Birliği vefatını duyurdu ve taziyelerini takdim etti. Kur'an'da ilmi i'caz meselesiyle çoklarını İslam haziresine kazandırdı ve imanlarını takviye etti. Uzmanlık alanı Jeoloji (yani yer bilim) idi. Önce Kahire Üniversitesi'ni bitirmiş, ardından da İngiltere'de Galler Üniversitesi'nde ihtisas yapmıştır. Bütün çevrelerde saygı gören ilim adamlarından birisiydi.

1986 yılında Mekke-i Mükerreme'de kurulan "Dünya Kur'an-ı Kerim ve Sünnet İlmi Mucizeleri Komisyonu"nun kurucuları arasında yer aldı. İlmi i'caz alanının öncülerinden birisiydi. Bu alanda bazı nadanların araya sızmasıyla birlikte bu alana gölge düşürülmüştür. Bunlardan birisi, sayısal mucize konusunu ortaya atan ziraat mühendisi Doktor Reşad Halife isimli başka bir Mısırlıdır. Ahmet Deedat onun bu tezini alarak daha da genişletmiş ve küresel çapta duyurusunu yapmıştır. Lakin Reşad Halife, 'Aleyha Tis'ate Aşere' adlı risalesini, i'caz üzerinden Kur'an'a sataşmaya alet etmiştir. Beraat suresinin bazı ayetlerinin sayısal mucizeye ters düştüğünü (uymadığını) iddia ederek bu ayetlerin Kur'an'dan olmadığını iddia etmiştir. Bu meseleyi Müslümanlar arasında fitne aracı yapmıştır.

17 Kasım 1933 yılında dünyaya gelen Neccar, aynı ayın günleri içinde, 9 Kasım'da (2025) vefat etmiştir. Erken dönemde İhvan'a intisap etmiş ve bu nedenle de erken yaşlarda hapishane ile tanışmıştır. Ağustos 2008'de yayınlanan "Özel Ziyaret" programının bir bölümünde El Cezire'ye verdiği röportajda, cemaatle ilişkisi hakkında şunları söylüyor:

"Müslüman Kardeşler ekolünde yetiştim ve sahip olduğum tüm İslami kültürü ve birikimi onlara medyunum. Bu yolda istikametimi de onlara borçluyum. Çağdaş İslami hareketlerin en büyüğü ve Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) yöntemine en yakın ve bağlı olanı olduğunu söyleyebilirim. Eğer serbest ve adil seçimler yapılsa, Müslüman Kardeşler meşruiyeti olmayan iktidar partisini ezer geçer, siler süpürür."

Yerbilim ya da yer tabakaları ve katmanları (yani jeoloji) alanında birçok üniversitede dersler vermiştir.

(Neccar, Kur'an ayetlerinin anlaşılmasıyla ilgili şöyle der:)

"Din ve dinin dört temel rüknü ve esası olan iman, ibadet, ahlak ve muamelat ile ilgili Kur'an ayetlerinin hepsi kesin ve açıktır. Ancak, sayısı bini aşan kevni ve evrensel ayetler, yalnızca dil bilimi üzerinden anlaşılamaz; anlaşılması için diğer alanlardaki bilgi birikimini devreye sokmak gerekir. İlimler birbirinin eksik bıraktığını veya farklı boyutlarını tamamlar ve sağlamasını yapar. Diğer ilimlerin ve maarifin bu alanda tavzif ve istihdam edilmesi gerekir."

Bir defasında dünya barışının Kur'an-ı anlamaktan geçtiğini söylemiştir. Neccar, 2010 yılında Türkiye'de yapılan 'Kur'an ve Bilimsel Hakikatler' sempozyumunda bu konuya şöyle değinmiştir:

"Kur'an'daki ilmî hakikatleri konuşarak onun her çağa seslendiğini ortaya koyabiliriz. Eğer Kur'anî hakikatler hakkıyla anlatılabilirse barış yeniden tesis edilir. Batı'daki İslam'a dönük yanlış algılar da ortadan kalkabilir. İslamofobi korkusunu da ancak bu şekilde yenebiliriz."

Neccâr, bazı Müslüman âlimlerin Kur'an'ın mucizevi karakteri hakkındaki (görüşlerine) karşı çıkışlarını şöyle açıklıyor:

"Eğitimde bir ikilem yaşıyoruz. İslam hukuku, dil bilimi ve edebiyatı alanında en üst seviyeye ulaşsalar da çağlarının bilgisinden uzak duruyor ve kalıyorlar. Bu da Kur'an-ı Kerim'in çağa ve çağlara açılımını görmelerini engelliyor. Bilimin daha geniş yelpazesinden ve bağlamından uzak kalmaları, Kur'an'ı daha yetkin bir şekilde anlamalarına (kavramlarına) mani oluyor! Kopukluk sonucu hem Kur'an ilimlerini ve i'cazını fevt ediyor hem de çağlarına yabancı kalıyor ve onu idrak edemiyorlar. İlimlerin yan yana okutulmasından öte, ümmet bazında kaynaştırma düzeyinde bir eğitim modeline ihtiyaç var."

Kaynaştırma yöntemiyle eğitim veren kurumlara pek rastlanmıyorsa da Zağlul Neccar gibi sahasında "zülcenaheyn" şahsiyetler bu açığı bir nebze de olsa dolduruyor ve kapatıyorlar. Çift kanatlı (dünya ve ahiret ilimleri) ve zülcenaheyn olarak Neccar, imanı kamile ulaşmıştır. Oysa Neccar gibi erbabına rastlamadığı için Celal Şengör tekamül edememiş, inkar vadilerinde kalmıştır. Bu alanda, Zağlul Neccar'ın öncülerinden olan Bediüzzaman şöyle der:

"Aklın nuru fünun-u medeniyedir (fen bilimleridir); vicdanın ziyası (ışığı) ulumu diniyedir (din ilimleridir). İkisinin imtizacıyla (birleşmesiyle) hakikat tecellî eder. O iki cenah (kanat) ile talebenin himmeti pervaz eder (kanatlanır). İftirak ettikleri (ayrıldıkları) vakit, birinden taassup, diğerinden hile ve şüphe tevellüd eder."

Nitekim bunun müşahhas misali, bir boyutuyla, Celal Şengör'ün şahsında karşımıza çıkmaktadır. Neccar gibi dini ilimlere vakıf olmadığından inkar vadilerine sapmış, ilmi alanda bütünlüğü sağlayamamış ve "topal ördek" olarak kalmıştır.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.