Feragat mesleğiyle düze çıkmak
Muhammed Said Ramazan el Buti'nin sahabeler arasında ihtilafları tatlıya bağlama ve telif yöntemi kimilerinin hoşuna gitmez. Mesleğini tebrir mesleği yani mazeretçi yaklaşım olarak tanımlarlar. Önümüzde başka bir yöntem ve meslek daha vardır. Buda feragat mesleğidir. Hazreti Süleyman'ın mesellerinde iki kadın huzuruna gelir. İkisi de bir çocuk hakkında velayet davası gütmektedir. İkisi de çocuğun kendisine ait olduğunu ileri sürmektedir. Bunun üzerine Süleyman Aleyhisselam çare olarak çocuğu iki parçaya ayırmayı ve paylaştırmayı teklif eder. Gerçek anne bu durumda feragat eder ve çocuğun karşı kadına verilmesine razı olur. Onun için önemli olan ciğerparesinin kurtulmasıdır. Bunun üzerine Hazreti Süleyman: Gerçek ortaya çıktı. Ancak gerçek anne feragatte bulunabilir der. Dava sahibi de öyledir. İddia makamında değil feragat makamındadır. İ'sar mesleğiyle ve feragat ederek parçalanmanın önünün alınması mümkündür. Çekişme zıtlaşmayı zıtlaşma da çatışmayı beraberinde getirir. Bu da içten yıkımı hazırlar. Nitekim Kazan, Endülüs gibi coğrafyalarda çöküş çekişmenin bir onucudur. İç çekişme çöküşü hazırlar.
Komplolar karşısında çaresiz değiliz. Çare safları sıkılaştırmaktır. Feragat ve diğerkamlık mesleğine sarılırsak çözümsüzlükleri aşarız. Bir defasında İhsan Salih el Kasimi'nin de bulunduğu bir ortamda merhum Ebu'l Hasan en Nedvi'ye bir sual tevcih ediliyor. Dinleyicilerden birisi şöyle soruyor: İslam'ın vazettiği ve Allah'ın koyduğu şeriata uygun bir devlet ne zaman ortaya çıkacak? Biz çalışıyoruz, kuruyoruz onlar/deccaller komplo ile yıkıyor ve İslam'a karşı saldırılar daha da şiddetleniyor! (İhsan Salih el Kasimi, Risale-i Nur'la Yolculuğum, S: 276-277)" Ebu'l Hasan en Nedvi bu soruya atalarının yöntemiyle cevap veriyor. 1857 yılında İngilizlerin Moğol İmparatorluğu'nu yerle bir etmeleri ve yıkmaları üzerine Hindistan Müslümanlarının geliştirdikleri formülü tavsiye ediyor. Okul kurun, okul kurun! Bu işin bir parçası ve zahiri boyutuyla alakalı. Elbette cevap yanlış değil. Ama tamamı da değil. Cevabın başka boyutları da var. Bu boyutlardan birisi de feragat mesleğini ihtiyar etmektir. Ya da Kur'an buyruğuyla i'sar mesleğini ihtiyar etmek ve benimsemektir. Kısaca kendi payından feragat etmek ve başkalarını kendi nefsine tercih etmektir. O zaman kinler ve düşmanlıklar solar, yatışır. İç bünye sıhhat bulur. Sahabeler bu anlayışla ayağa kalkmış ve destan yazmışlardır. Bunun karşı ağırlığında ise 'esere' denilen nefsini tercih hali vardır. Bu ise çekişmeyi beraberinde getirir. Kur'an bu hususta bize yol gösteriyor: Birbirinizle çekişmeyin; yoksa korkuya kapılırsınız ve kuvvetiniz elden gider. Çekişmenin sonu mağlubiyettir. Zaferin yolu ise feragattır. Feragat birliğe ve metanete pekişmeye götürür. Biri çekişmeye ötekisi pekişmeye götürür.
Dolayısıyla nefislerimizden taviz verirsek çaresiz değiliz. Çare feragat ruhuyla ittihat etmektedir. İttihat etmeyen topluluklar değersizleşir ve rüzgarlarını yani güçlerini kaybederler. "İhtilâf u tefrika endişesi / Kûşe-i kabrimde hattâ bîkarar eyler beni. / İttihadken savlet-i a'dâyı def'e çaremiz, / İttihad etmezse millet, dağ-dar eyler beni." (Yavuz Sultan Selim) Düşmana karşı durabilmenin çaresi birlik ve beraberliktir. Bu da feragat mesleğine bağlıdır.
Feragat ruhu yüce gönüllerin ve adanmış ruhların işidir. Bu ruhlar sayesinde Müslümanlar birlik ve beraberliklerini geri kazanmışlar ve düşmanı mağlup etmişlerdir. Nurettin Zengi, Muzaffer Kutz gibi adanmış ruhlar şahlanarak bentleri yıkmışlar ve İslam dünyasının makus talihine yüz geri etmişlerdir.
Anlatılan tablolar ışığında çaresiz değiliz. Çare arınmak ve diğer müminleri sevebilmektir. Kardeşlik zemininde buluşabilmektir.
Saltanat peşinde olan cihangirlerin alamet-i farikası zevk-ü safadır. Lakin Nurettin Zengi, Muzaffer Kutz gibi yüce ruhlar ve adanmış ruhlar vazifeşinastırlar, mevki makam hesabı gütmezler ve nefislerinin payını düşünmezler. Saltanatlarından zevk almak diye bir dertleri yoktur. Yolları cennet yolları gibi zorluklarla bezenmiştir. İslam dünyasının bölünmesinden küçük olsun benim olsun anlayışında olanlar sorumludur. Bunlar ruhlarını değil nefislerini ve zevklerini tatmin peşindedirler. Bu nedenle bizi düzlüğü erdirecek ve makus talihimizi yenecek liderler ve nesiller feragat sahipleri arasından çıkacaktır.
Mustafa Özcan
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Komplo teorilerine teşne olmak (03.11.2025)
- Siyasal Yahudilik (31.10.2025)
- İhvan nerede hata yaptı? (29.10.2025)
- Hıristiyan Kardeşler! (26.10.2025)
- Kıble Yahudileri (24.10.2025)
- Nasirüddin Elbani ve Müslüman Kardeşler (21.10.2025)
- Hazele takımı ya da tabansızlar (20.10.2025)
- 'İmam Elbani Merkezi' niçin kapatıldı? (19.10.2025)