Zekeriya Erdim

Halimizin ve hayatımızın hak edişi

Öyle bir Ramazan geçirdik ki; gece gündüz camilere, cemaatlere gidip birlikte ibadet edemedik. Hatta bazı yerlerde, minarelerin mikrofonlarından "korsan yayın" yapıldı; ezan yerine, ecnebi müzikler dinledik.

İftar ve sahur sofralarında buluşup; kaynaşmak ve koklaşmak mümkün olmadı. Davet etmenin zamanı, zemini kaydı; ziyarete gitmenin imkânı, ihtimali kalmadı.

Rahmet ve bereket ikliminin izzetinden, ikramından ziyade; "salgın" tehdidini, tehlikesini konuştuk. Hasreti dondurduk, muhabbeti bilinmez diyarlara tatile gönderdik; "sosyal ve fiziki mesafe" anlayışını, yaşayışını yerleştirmeye çalıştık.

Temizliğin "imandan" geldiğini biz biliyorduk ama ihmallerimizin ikazı "virüsten" gelebiliyormuş. Makro âlem içinde, mikrodan daha küçük yeri olan bir yaratık; birden bire, bütün dünyada, "belirleyici unsur" olabiliyormuş.

Görünen o ki; Bayram günlerimiz de böylesine hüzünlü geçecek. Ne büyüklerin elleri öpülüp yüz yüze, göz göze "hayır dua" istenecek; ne çocuklar, ellerinde torbalarla komşuları dolaşıp "bayram şekeri" isteyecek.

Çoğunluğun çokça dile getirdiği, hâkim duyguya ve düşünceye göre; kişisel, kurumsal, toplumsal, evrensel düzeyde yaşadığımız salgın safha ve süreçlerinin, "halimizin ve hayatımızın hak edişi" olduğu bilinmelidir. Bir yönüyle, ellerimizle ve dillerimizle yaptıklarımız yahut yapmadıklarımız yüzünden, başımıza gelen "cezamız"; bir başka yönüyle, kendimize gelmemiz ve aslımıza dönmemiz için bize ikram edilen "imtihanımız" olarak görülmelidir.

Bunu idrak edebilirsek; "daha güzel günler" için yola çıkıp, "yeni bir başlangıç" yapabiliriz. Doğru ve doğal bir yaşama biçiminin dengesini, düzenini kurarak; bedenlerimize, akıllarımıza, ruhlarımıza bulaşan bütün virüsleri hayatın dışına atabiliriz.

GENE BUYUR RAMAZAN

En olumsuz şartlar altında bile; "ümit" müminin ekmeği, suyu, havası gibidir. Derslerimizi çalışır, ödevlerimizi yaparsak; bir sonraki Ramazan, daha rahmetli ve bereketli bir baharla gelebilir.

Mazeretimizi meşru ve münasip görsün diye; ona hal beyanında bulunalım. Kavli ve fiili dualarımızla, derdimizi dile getirmiş olalım:

Buruk geldin, sönük geçtin, boynu bükük gidiyorsun;

Yurdumuzda, yuvamızda, baharımız bile hazan.

Varlığına doyamadan, terk-i diyar ediyorsun;

Dönüşün toy düğün olsun, gene buyur ey Ramazan.

.

Rahmeti ve bereketi, bize bırak yaşatalım;

Merhametin muştusuyla, yeri göğü kuşatalım.

İyiliği büyütelim, kötülüğe taş atalım;

Bahtımızı ak eylesin, alnımıza yazı yazan.

AFFET BİZİ BAYRAM

Şüphesiz, günahlarımızı affetmenin de halimizi ve hayatımızı hayra tebdil etmenin de asıl muhatabı; âlemleri ve içindekileri yoktan var edendir. Bizi en güzel şekilde yaratıp, üstün vasıflarla donatarak; yerlerin ve göklerin nimetlerini hizmetimize verendir.

Ancak bayramların da asırlar boyunca oluşmuş örfü, âdeti, geleneği, hakkı, hukuku, gerekliliği var. Sahip olduklarımızın şükrünü eda edebilmek için; özel ve güzel vesileler oluşturuyorlar.

Bu bayramı coşku ile karşılayıp uğurlayamıyor olmamızın; bizim kusurlarımızdan kaynaklandığını biliyoruz. Sevdiklerimizle birlikte, sağlık ve afiyet içinde, huzur ve güven ikliminde, daha nice bayramlara ulaşmayı diliyoruz.

Öte yandan, halimizin ve hayatımızın hak edişleri sebebiyle; mahrumiyet, mağduriyet, mahcubiyet içindeyiz. Geçmiş günleri hatırlayıp, kaybettiğimiz değerlere hayıflanarak; bağışlanma peşindeyiz:

Çiçeklerle, çocuklarla, yollarını bekliyorduk;

Hanemiz ve hayatımız, seyran idi bayramlarda.

Gönlümüzün bahçesine, gök çadırı ekliyorduk;

Görklü ikram sofraları kuruyorduk ayvanlarda.

.

Bu yaz güller açamadı, bağlarımız berbat oldu;

Yavru kuşlar uçamadı, cümle âlem evde kaldı;

Yuvalar hep yosun tuttu, yüreklere hüzün doldu;

Sana selam edemedik, dolup taşan meydanlarda.

.

Affet bizi, kerem eyle, bir gün gene kavuşalım;

Mis kokulu baharlarda, yarenlerle buluşalım;

Gözler aydın, yüzler güleç, muhabbeti konuşalım;

Gönüllere cemre düşsün, çiçek açsın vicdanlarda.

Madem her şey, bir "hak ediş" ise; hal ve gidişimizi hayra yöneltip, "daha iyi" günler için "daha çok" çalışalım. Kendimize, yakın ve uzak çevremize, "fıtrata uygun yaşama" yolunda kalıcı ve kuvvetli bir istikamet verip; "daha güzel" Ramazanlarda ve Bayramlarda buluşalım.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.