VAV TV CANLI YAYIN
Mustafa Özcan

Arius'a iade-i itibar!

19.12.2025

Papa geldi gitti ama estirdiği tartışmalar dinmedi. Papa (XIV. Leo) gitti, tantanası bitmedi. Ziyaretiyle ilgili yaygara koptu lakin bu yaygara tepkilerden müteşekkildi. Halbuki bizim tepkiden ziyade teze ihtiyacımız var. En büyük tez de ziyaretin kendi içinde saklı. Talihsiz Arius veya Aryanizmle alakalı. Arius'un kilise içinde yarım kalan misyonu bir anlamda İslam dairesinde tekemmül etmiştir. Kalanı da yoldadır. Arius, fikirleriyle birlikte İslam kalıplarında yeniden doğmuştur, dirilmiştir. Arius'un umdeleri veya ölçüleri ışığında Hıristiyanlığın kendi içinde tashihe ihtiyacı vardır. Hıristiyanlık bozulmuştur. Arius bozulmanın önündeki son bariyerlerden birisiydi. İslam ise fıtrat dinidir. İslam içkiyi yasaklayarak insanın sıhhatini korumuş, kumarı yasaklayarak servetini gözetmiştir. Zekatla fakirleri kollamıştır. Onun ötesinde yine domuz etini yasaklayarak insanları birtakım zararlı illetlerden muhafaza etmiştir.

Zamanla Pavlos ile akabinde 4'üncü yüzyılda İskenderiyeli Athanasius kademeli bir biçimde Hıristiyanlığı saptırmışlardır. Arius'un fikirleri ise gölgede kalmıştır. Tali çizgi ana çizgi, ana çizgi de tali çizgi haline gelmiştir. Arius sadece babanın tanrı olduğunu oğlun ise yaratılmış yani mahluk olduğunu savunuyordu. Babanın ezeli, oğlun da sonradan olma yani yaratılmış olduğunu ifade ediyordu. Burada Hazreti İsa'nın mecazen oğul olduğu vurgulanmış oluyor. Kıptiler ya da Athanasius'un çizgisini izleyenler tarafından kaleme alınan bazı metinlerde Arius'un bir bidat çığırı açtığı ama bu bidatın köklerinin kilise tarihi içinde daha eski köklere sahip olduğu yazılmaktadır. Esasında bidat yolu Arius'un temsil ettiği tevhit yolu olmayıp aksine ruhbaniyet ve teslis yoludur. Arius'un Filistin, Makedonya Asyot ve İskenderiye'de izleyici kitleleri vardı. İzleyicilerden bir kısmı da Kostantiniyye yani İstanbul'da bulunuyordu. Bu anlamda Hazreti Peygamber Heraklius'a gönderdiği mektubunda İslam davetine perde olması halinde Ariuscuların günah ve yükünün omuzlarında olacağını haber vermiştir. Bu durumda Ariusçuların gerçek mesaja ve Arius'un geride bıraktığı mirasa erişmelerine engel olacağını vurgulanmıştır. Ariusçular, Teslis doktrinine karşı çıkan ve tek tanrıcılığa inanan bir Hıristiyan anlayışı ve mezhebiydi. Bu durum, onları Mesih'i ilahlaştırma ve onu tek ve biricik Tanrı ile eşitleme çağrısıyla zıtlaşmaya götürüyordu. Bu nedenle, Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sallam) Heraklius'a hitaben "Eğer yüz çevirirseniz, Ariusçuların günahı sizin üzerinize olacaktır" derken muhtemelen bu mezhebi kastediyordu, çünkü onlar tek tanrıcıydılar. İmam Ebu Cafer el-Tahavi bu mezhepten bahsederken şöyle demiştir: "Bu konulardaki bazı âlimler, Heraklius'un reayası arasında Ariyanlar olarak bilinen bir akım ve mezhep olduğunu belirtmişlerdir. Onlar Allah'ın birliğine inanmış, İsa'nın O'na kulluğunu kabul etmiş ve dindaşları diğer Hıristiyanların onun ilahlığı hakkında söylediklerine katılmamışlardır. Onun peygamberliğine inanmış, İsa'nın dinine bağlı kalmış, İncil'inde yazılanlara tasdik etmiş ve Hıristiyanların bunun dışında söylediklerini reddetmişlerdir." "Basitleştirilmiş Dinler Ansiklopedisi" adlı kitap şöyle yazıyor: Arius, MS 4. yüzyılda yaşamış, aslen Libyalı bir din adamıydı ve Mısır'da yaşayarak, bazı din adamlarının yaymaya başladığı İsa'nın ilahlığı ve oğlun babaya eşit olduğu fikrine karşı çıkmaya çalıştı.

Bazen insanların kıymeti öldükten sonra anlaşılıyor. Nitekim Arius'un kıymeti de günümüzde daha çok anlaşılma yolundadır. Köklü bir geleneği temsil etmesine rağmen Roma idaresi üzerini küllemiş ve akımını bastırmıştır. Sahibi ölse ve öldürülse de hiçbir fikir ölmez denmiştir. Arius ölse de ilkeleri başka gelenekler içinde yaşamaktadır. Arius Hazreti İsa'nın yaratılmış olduğunu inanıyordu. Bu ise teslisi inkardır. Müsademe-i efkardan barikay-ı hakikat doğar. Bu doğru olmakla birlikte Kilise içinde Arius'un izlerinin silinmesi, bastırılması tamamen devlet eliyle olmuştur. Hür bir tartışma ortamı sonucu mağlup olmuş değildir.

Arius'a iade-i itibar, Hıristiyanlığın ve Hıristiyanların tevhid çizgisine yeniden ve külli olarak katılımının ve buluşmasının yoludur. Bu Hıristiyanlık içinde bir tesaffi/durulma arınma mücadelesi olduğu gibi aynı zamanda İslam'ın Hıristiyanlıktaki egemen anlayışla da mücadelesidir. İslam'ın zuhurundan hemen sonra kimi kilise erbabı İslam'ı bir nevi sapkın Hıristiyanlık akım olduğuna kail olmuştur.

Tevhid yerine Teslis anlayışı tali olduğu halde zamanla kökleşerek ana akım haline gelmiştir. Teslisin batıl olduğunun en önemli göstergelerinden birisi Hazreti Adem'den beri gelen vahiy geleneğine yabancı olmasıdır. Önceki ve sonraki vahiyler zinciri açısından bir bidat çığırıdır. Bunun tashihi İznik'ten geçmektedir. Bizim tezimiz budur.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.