Rusya ve İslam dünyası
Avrupa, coğrafi keşiflere bağlı olarak etrafına yayılmış ve serpilmiştir. Gelişmenin gerisinde merak ve macera ruhu yatmaktadır. Merak daima gelişmelerin ve ilmin itici gücü ve öncüsü olmuştur. Oryantalizm nasıl ki sömürgeciliğin keşif kolu ise keşifler de benzeri bir işlev görmüştür. İslam'dan sonra da Araplar cihangir olunca keşif ruhuyla tanışmış ve bezenmiştir. İslam tarihinde 'Sakalibe' olarak anılan Slavlar, İslam dünyasıyla erken dönemde temas kurmuş ve Abbasi Halifesi Muktedir Billah'dan İslam'ı öğretecek rehber ve kitaplar talep etmişlerdir. Bu işin öncülüğünü ise kısaca İbni Fadlan olarak anılan Ahmet Bin Fadlan yapmıştır. Bir heyetle birlikte Slav ülkesine gitmiştir. Slavlar arasındaki seyahatnamesini bir kitap haline getirmiştir. Bu kitap 'Risaletü İbni Fadlan' olarak iştihar etmiş, Arapça olarak defalarca basılmıştır. Bu kitabı Ramazan Şeşen de dilimize kazandırmıştır. O dönemin ahvalinden ve Slav geleneklerinden söz etmektedir. Bölgede yaşayan Türklerden de geniş bir bahis vardır.
1100 yıl önceki İslamlaşma süreci İdil Bulgar Devleti hükümdarı Almış Han'ın, Abbasi Halifesi Muktedir Billah'a başvurusuyla başlamıştır. Elçi gönderip İslam'ı öğretecek din adamları ile cami ve kale yapacak mimarlar talep eder. Meşhur seyyah İbn Fadlân'ın danışman ve kâtip olarak bulunduğu heyetin Bulgar'a gelmesi; İdil Bulgar Devleti'nin 922 yılının Mayıs ayında devlet nezdinde ve toplu olarak tarihte İslamiyeti kabul eden ilk Müslüman-Türk Devleti olmasıyla sonuçlanmıştır. Bilahare İslamiyet bölgeye ve yakın civara Bulgar'dan yayılmıştır.
Bulgarların İslamiyet'e girmelerini anma münasebeti ve etkinlikleri Rusya Müslümanlarının da ilgisini mazhar olmuş ve bilhassa Talat Taceddin gibi Müslüman din adamları bu anma toplantılarına öncülük etmişlerdi. Buradan şu sonuca varmış oluyoruz: İslamiyet Slav bölgesine Anadolu'dan önce girmiştir. Giriş kapısı Bağdat'tır. Ortodoksluk ise Rusya'ya Bizans ve İstanbul üzerinden girmiştir. Buna göre Birinci Roma İstanbul'dur, ikincisi İtalya'daki Roma'dır. Ruslara göre üçüncü Roma ise Moskova'dır.
İdil Bulgar devleti, Hazar Devleti'ne göre farklı bir rota izlemiştir. Hazarlar da Türk olmalarına rağmen Abbasi devletinin gölgesinde kalmamak için Yahudiliği seçmişlerdir. Bu dini görünümlü siyasi bir seçimdir. Altın Ordu Devleti'nin öncülerinden birisi Bulgar Devleti'dir. Altın Orda Devleti'ne son veren ise Timurlenk olmuştur. Timurlenk Anadolu'da geçici bir fetrete neden olurken Altın Orda Devleti'ne son vererek Moskova Knezliği'nin önünü açmıştır. Bilahare Ruslar bütün yönlere sarkmış ve yayılmışlardır. Timurlenk tarafından Rusların önünün açılması Endülüs'ün düşüşüne benzer bir etki meydana getirmiştir. Endülüs tümseği aşılınca Kastilya ve Aragon güçleri ve bilahare Portekiz adeta Yecüc ile Mecüc gibi kayıtlarından azade olarak her yöne fırlamış ve her tümseği aşmıştır. Afrika ile Asya'da onların karşısına duracak bir güç kalmamıştır. Osmanlı karşılarına çıktı ise de atı alan Üsküdar'ı geçmiştir.
Ruslar da Altın Orda Devleti'ni aşınca bütün yönlere saldırmışlardır. Bulgarlara ve Slav bölgesine din rehberi gönderen Abbasi hilafetinin varisleri ve Müslümanlar bu defa Rusların tasallutu altına girmişlerdir. Osmanlı karşı koysa da zamanla Ruslar Yecüc ve Mecüc'ü öncü gücü gibi bentlerini aşmışlar ve güneye sarkmışlardır.
Mustafa Özcan
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Rusya ve İslam dünyası (19.11.2025)
- Jön Müslümanlar (17.11.2025)
- Semender nesiller (15.11.2025)
- Küresel ahlaki uyanış (12.11.2025)
- Zağlul Neccar, Celal Şengör modelleri (10.11.2025)
- Parlayan ve sönen şehirler (08.11.2025)
- Jew York tarihe karışıyor (05.11.2025)
- Feragat mesleğiyle düze çıkmak (04.11.2025)