Zekeriya Erdim

Yolcu, yol ve yordam üstüne

Mikrodan makroya kadar, âlemde var olan herkes ya da her şey; bir halden, başka bir hâle doğru gitmekte. Bizi yoktan var eden ilâhî iradenin, var ediş amacına hizmet etmekte.

Bu hal ve gidiş; ezelden ebede, geçmişten geleceğe yürümek anlamına geliyor. Her yürüyüş; yolu, yordamı, yolcuyu, hancıyı gerektiriyor.

Bilinen olaylardan ve durumlardan hareketle, bilinmeyenler hakkında öngörüde bulunuyoruz. Bir hedefe, menzile, mertebeye ulaşabilmek için; uygun metot, usul, tarz sahibi olma gereği duyuyoruz.

Bağımsız irade ve inisiyatif sahibi olmayan varlıklar; Allah'ın çizdiği yoldan gediyor, oluşturduğu yordama (sistematiğe) göre hareket ediyorlar. Muazzam bir bütünün parçaları olarak, kendilerine yazılan nöbetleri tutuyorlar.

Yaratılmışların en üstünü olan insana ise; küllî iradenin sınırları içinde, cüzî iradeyi kullanma yetkisi ve sorumluluğu verilmiş. Hak ya da batıl, doğru ya da eğri yollardan birini seçip; kendi yordamını(sistemini) oluşturması istenmiş.

İnsanlık tarihi boyunca yaşanan, yaşanmakta olan, yaşanacağı var sayılan tüm çatışmalar; yol ve yordam farkından doğuyor. Farklı tercihler, farklı sonuçlar doğuruyor.

Seçme hakkımız, en büyük imkânımız. Yolculuğumuz, yolumuz, yordamımız; aynı zamanda, en büyük imtihanımız.

Sonunda geçmek de kalmak da var. İnsanlar; kendi kader kurgularını, kendileri belirliyorlar.

Dersini çalışıp ödevini yapan; iyi not ya da puan alıyor. İhmal edip kulağının üstüne yatan; mağdur, mahrum, mahcup oluyor.

Genel gidişata aykırı davrananların; cezalandırıldıklarını ve hatta sistemin dışına itildiklerini, atıldıklarını görüyoruz. Her ne ekersek onu biçeceğimizi, hepimiz iyi biliyoruz.

Sorumluluklarımızın sınırlarını, iki temel unsur belirliyor. Farkında olmak, harekete geçmeyi; sahip olunan güç ve imkân, sonuna kadar kullanılmayı gerektiriyor.

Herkes; kendi yaşadığı zamanın, mekânın, imkânın ana unsuru durumunda. Yakından uzağa, küçükten büyüğe, elzemden lazıma doğru; rolünü oynamak, sorumluluğunu yerine getirmek zorunda.

Ancak; her işin ve işlevin, olmazsa olmaz şartları var. Yolculuğun kitabına uygun davrananlar, yol ehli oluyorlar.

Her şeyden önce; yaratılış, var ediliş hikmetine uygun bir "amaç" belirlememiz gerekir. Montaigne'in beyanına göre; "Bir amaca bağlanmayan ruh, yolunu kaybeder; çünkü her yerde olmak, hiçbir yerde olmamak demektir".

Şeyh Edebali; "Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın" diyor. Les Brown ise; "Güneşi hedefleyenlerin, ıskalasalar bile aya varacaklarını; ayı hedefleyenlerin, tutturamasalar bile yıldızların arasında kalacaklarını" söylüyor.

Her yolun ve yolculuğun kapsama alanı içinde; bir "süreç" vardır. Kişiler ve kurumlar, ülkeler ve toplumlar; belirli safhalardan geçerek mesafe alır, menzile varır.

Paulo Coelho'ya göre; "Sadece güneşli günlerde yürüyenler, hedeflerine varamazlar". Gerektiğinde bazı şeylere ya da kimselere veda edip, "güle güle" diyemeyenler; hayatın sunacağı yeni imkânlara ve ihtimallere "merhaba" deme fırsatı bulamazlar.

Mevlana, yol ehlinin yolunu ve yordamını veciz bir şekilde özetlemiş. "Bir yol varsa, hakikate varan; bir yolcu lazım, kendini arayan. Bir hancı varsa, yolcuları ağırlayan; bir aşk lazım, işleri yoluna koyan" demiş.

Hz. Ebubekir'e atfedilen bir rivayete göre; "Kıyamete kadar, bütün yollar açıktır". Kimi Ebubekirlerin, kimi Ebu Cehillerin gittiği yere varır.

Yolumuz "meşru", yordamımız "münasip" olursa; hesap gününde, amel defterimiz sağ taraftan verilir. Şeyh Sadi'nin dediği gibi; "Tuttuğumuz yol Allah'tan başkasına gidiyorsa, seccademiz cehenneme serilir".

Muhammed İkbal; yolu belirleyen, yordamı şekillendiren, yolcuya istikamet veren ana unsurla ilgili bir temel tespitte bulunmuş. "Bir zamanlar yol kesenler; Kur'an-ı Kerim'i okuyup anladıktan sonra, yol gösterici olmuş".

Mehmet Akif Ersoy; "Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz; bu yol ki hak yoludur, dönme bilmez yürürüz" diyor. Necip Fazıl Kısakürek ise; "Ya İslâm'la yükselir, ya inkârla çürürsün; bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün" diyerek yolun ve yolculuğun seyrini özetliyor.

Sonuç olarak; hepimiz bir yol üzerinde ya yolcuyuz, ya hancıyız. Geldiği yeri ve gideceği yeri iyi bilenler; dünyanın ve insanlık âleminin umut ağacıyız.

Bir bisikletin üzerinde gibiyiz, pedal çevirmezsek düşeriz. Doğru yoldan, doğru yordam ile yürürsek veya yürüyenlere destek olursak; öldükten sonra bile yaşarız.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.