Zekeriya Erdim

En büyük kutsal ittifak

Modern zamanlarda, dünya ve insanlık âlemi çokça yoruldu. Ümidin ve güvenin yolu kesildi; barışın ve huzurun beli kırıldı.

Havayı, suyu, toprağı kirletip zehirledik. Ateşi ısıtmanın, aydınlatmanın, pişirmenin değil; yakmanın, yıkmanın, yok etmenin aracı haline getirdik.

Nefsin hevâsına (kötü arzularına), şeytanın iğvâsına (kandırıp ayartmalarına) uyularak; ekinlerin ve nesillerin kimyası bozuldu. Hayat ve içindekiler için "kullanma kılavuzu" olarak gönderilen ilahi mesajlar tahrif edildi; Allah'ın kullarının "yol haritası", sahte ilahlar tarafından yeniden çizildi.

Kendi kurduğumuz değirmenlerde öğütülüp una, bulgura dönüştüğümüz için; "tohum" olma özelliğini kaybetmiş buğday taneleri gibiyiz. Ürettiğimiz yahut elde ettiğimiz şeylerin; hem sahibi, efendisi, hem de sadık kölesi, zincirli esiriyiz.

Bu hal ve gidiş böyle devam ederse; dünya, yaşanılması imkânsız bir gezegen haline gelecek. Kadim kültürlerin ve medeniyetlerin oluşturduğu, geliştirdiği tüm maddi ve manevi değerler; silinip yok edilecek.

İnsanların ve toplumların; yeni bir "ittifak ideolojisi" anlayışına ve yaşayışına ihtiyacı var. Yeryüzünün tüm mağdurları ve mazlumları; tutunacak dallar, kaldıracak eller, kurtaracak kahramanlar bekliyorlar.

HANGİ ORTAK ZEMİNDE BULUŞMALIYIZ?

Canlıların en kuvvetli içgüdüsü yahut itici gücü; kendisi için "yaşamak", sevdikleri için "yaşatmak" olarak tanımlanır. Barınma, korunma, savunma tedbirleri; bu öncelikli ve önemli amaca göre planlanır.

Yaygın ölüm riski oluşturan salgın tehlikesi karşısında; ülkelerin ve toplumların, ortak yahut benzer tavırlar içine girdiklerini gördük. İnsanların; "ortak ihtiyaçlar" yahut "ortak değerler" etrafında birleşip bütünleştiklerine şahit olduk.

Şayet ortak ihtiyacımız yaşamak ve yaşatmak ise; ortak değerimiz nedir? Birbirlerine "düşman" olup, tehdit oluşturan halklar; hangi ortak zeminde, güven telkin eden "dost"lar haline gelir?

Tarih boyunca insanların duygularını, düşüncelerini, davranışlarını şekillendiren en önemli unsur; hak ya da batıl dinler olmuş. İnanç, ibadet, ahlak değerleri esas alınarak; devletler kurulmuş, kültürler ve medeniyetler oluşturulmuş.

Doğal olarak, bugün de benzeri bir durum var. Dünya nüfusunun % 32.8'i "Hıristiyanlık", % 22.5'i "Müslümanlık", % 13.8'i "Hinduizm", % 7.2'si "Budizm", % 0.2'si "Yahudilik", % 11.8'i "Ateizm", % 11.8'i "diğer" dinlere yahut inanç sistemlerine göre yaşıyorlar.

Bunlardan Hz. Musa'ya gelen Tevrat'a, Hz. Davut'a gelen Zebur'a, Hz. İsa'ya gelen İncil'e ve Hz. Muhammed'e gelen Kur'an-ı Kerim'e inanan "kitap ehli" alt alta yazılıp toplandığında; % 55.5'lik bir yekûn oluşuyor. Kur'an dışındakilerin tahrif edilmiş (bozulmuş, değiştirilmiş) olmasına rağmen; dört kitabın ortak mesajı ve muhtevası "Allah'a ve peygamberlere iman" ile hırsızlık, yolsuzluk, ahlaksızlık, şiddet, öldürme, haksızlık gibi "kötülüklerden uzak durma" noktasında buluşuyor.

Öte yandan; diğer dinlerin ve düşünce sistemlerinin içinde de "ortak değerler" yahut "evrensel doğrular" diyebileceğimiz kabullerin ve retlerin olduğunu biliyoruz. En azından; aynı topraktan yaratılanların, "fıtrat" (yaratılıştan gelen temel özellikler) açısından belirli oranlarda benzeştiklerini görüyoruz.

O halde; en geniş ortak payda budur. Dünyayı huzur ve güven beldesi haline getirecek "kutsal ittifak"; ancak ve ancak, "kitap" ve "fıtrat" zemini üzerinde kurulur.

İŞE NEREDEN BAŞLAMALIYIZ?

Şüphesiz, bu işin bir de metodu, usulü olmalı. Sebep-sonuç ilişkisi içinde, doğru bir denklem kurulmalı.

Zannımızca, başlangıç noktası; her ülkenin ve toplumun, kendi temel değerlerine yönelmesidir. İnsanların, kendi dinlerinin ve inanç sistemlerinin samimi müminleri haline gelmesidir.

Bunun için; önce meşrep ve mezhep ihtilaflarını aşmalıyız. Gölgesine sığındığımız ulu ağacın; kökünde ve gövdesinde buluşmalıyız.

Dünyanın güçlü devletlerinden ve toplumlarından Amerika, Rusya ve Avrupa Hıristiyan; Türkiye, Müslüman; Hindistan, Hindu; Japonya, Budist; Çin, Ateist çoğunluktan oluşuyor. Nüfusu az, nüfuzu çok olan İsrail ise; Siyonist ideolojinin maşası haline getirdiği Yahudilik dini ile insanlık âleminin felaketi için çalışıyor.

Ancak; devletler ile toplumları birbirlerinden ayrı değerlendirmeliyiz. Her bir ferdi, kendi dininin kaynağında yer alan kadim değerlere ve doğrulara davet etmeliyiz.

Her dinin ve toplumun, alperenleri olmalı. Ülkeler ve bölgeler arasında; "dünya ve insanlık kardeşliği" köprüleri kurulmalı.

Gittiğimiz her yerde; "herkes için huzurlu ve güvenli olmayan dünya, hiç kimse için huzurlu ve güvenli değildir" anlayışını oluşturmalıyız. Doğru tebliğ ve temsil marifetiyle; Allah'ın tüm kullarını, "tevhit dini"nin sancağı altında buluşturmalıyız.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.