VAV TV CANLI YAYIN
Fatma Bayram

İhlasımızı Bozan Gizli Düşman: Gösteriş/Riya

06.11.2025

Sözlükte "görmek" anlamındaki re'y kökünden türeyen riyâ, "saygınlık kazanma, çıkar sağlama gibi dünyevî amaçlarla kendisinde üstün özellikler bulunduğuna başkalarını inandıracak tarzda davranma" şeklinde açıklanır. Islah ve sıdk karşıtıdır.

Riyâ ve gösteriş kavramlarının ikisi de yaptığımız iyi ve güzel davranışları başkalarına "göstermek" için yaptığımızı ifade eder. Bu tanıma göre riyâ, ihlâs ve sıdk kavramlarının karşıtıdır. Hele ibadetler konusunda yapılan riyâ, Gazali'nin tanımıyla "Allah'a itaat eder görünerek kulların takdirini kazanmayı istemektir" ki, riyânın derinlerde yatan gizli şirk diye nitelenmesi bundandır. Hz. Peygamber, "Ümmetim için gizli şirk ve şehvetten kaygı duyuyorum" demiş, "Sizden sonra da hâlâ şirk olacak mı?" sorusuna, "Evet, fakat güneşe, aya, taşa ve puta tapmak şeklinde olmayacak, insanlar ibadetlerini riyâ için yapacaklar" cevabını vermiştir (Müsned, IV, 124).

Sadakalar konusunun anlatıldığı uzunca bir bölümün içinde geçen bir ayette Rabbimiz, gösteriş amaçlı verilen sadakaların sevabının iptal edileceğini söyleyerek iyi davranışlara karışan riyânın onları nasıl boşa çıkaracağını ifade eder. "Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı hâlde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın." (Bakara 2/264)

Riyâ, sadece sadakalara değil, bütün iyi amellere karışabilir. "Şımarıp böbürlenmek, insanlara gösteriş yapmak ve (halkı) Allah yolundan alıkoymak için yurtlarından çıkanlar (Mekke müşrikleri) gibi olmayın. Allah, onların yaptıklarını kuşatıcıdır." (Enfal 8/47)

Peygamberimiz, Allah'ın kıyamet gününde insanlara amellerinin karşılığını verirken gösteriş için ibadet ve hayır yapanlara, "Ey riyâkârlar! Dünyada amellerinizi gösteriş olsun diye kimin için yaptıysanız gidin onu arayın, bakalım bulabilecek misiniz?" şeklinde hitap ederek onları huzurundan kovacağını bildirmiştir. (Müsned, V, 428, 429)

Bu noktada farz ibadetlerin aleni yapılmasının riyâ olmayacağını, çünkü farzların zaten herkes tarafından yapılması gereken bir kulluk olduğunu, gösterişin ağırlıklı olarak farz olmayan, nafile ibadetler için söz konusu olduğunu da eklememiz gerekir. Gazali, İhya'da riyâyı çok ince detaylarla anlattığı bölümde şeytanın insanı ibadetten vazgeçirmek için "riyâ ile yapacağına hiç yapma" diyerek yaklaştığını, oysa riyâ için bile olsa iyilik ve ibadetleri yapmanın, yapmamaktan daha iyi olduğunu belirtir. Ona göre kişiye düşen, riyâ olma ihtimaliyle ibadeti terk etmek değil, riyâ davranışını terbiye etmektir.

Amellerde esas olan gizliliktir, çünkü gizlilik ihlâslı olmayı ve riyâdan kurtulmayı sağlar. Ancak amelleri açıktan yapmanın sakıncasının bulunmadığı, hatta faydalı olduğu durumlar da vardır. Nitekim Kur'an'da "Sadakaları âşikâre olarak verirseniz bu ne güzel! Eğer yoksullara gizlice verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır" buyrulmuştur (Bakara 2/271). Özellikle sadakalar söz konusu olduğunda, bazen açıktan vermek, iyiliğe teşvik etmek için gerekli bile olabilir. Öyle olmasaydı, bizler Tebük seferi için Hz. Ebu Bekr'in malının tamamını sadaka olarak verdiğini nereden bilecektik? Bu konuda kriterimiz, sadaka kişilere verilecekse gizlemek, toplumsal bir ihtiyaç için verilecekse ve herkesi teşvik etmek gerekiyorsa açıktan vermek olabilir.

Ayrıca hac, cihad, cuma namazı gibi gizlenmesi mümkün olmayan ameller de vardır. Yeri geldiğinde namaz, oruç ve sadaka gibi gizlice yapılabilen amellerin, insanlara örnek olup onları da hayırlı faaliyetlere teşvik etmek amacıyla açıktan yapılması daha faziletlidir. Hz. Peygamber, bu şekilde davranan kimsenin hem kendi amelinden dolayı hem de örnek olduğu kişi sebebiyle iki misli ecir kazanacağını bildirmiştir (Müsned, II, 397, 505; Müslim, "Zekât", 70; Ebû Dâvûd, "Sünnet", 6). Özellikle aile içinde ibadetlerin herkesin göreceği şekilde, hatta hep birlikte ifa edilmesi, yapılacak yardımlara çocuk ve gençlerin de şahit olması, onlarda iyilik ve ibadet reflekslerinin gelişmesi için çok kıymetlidir.

Gelelim, bu halisane niyetler dışında, yaptığı işi göstermediğinde adeta yaşanmamış sayan, bu nedenle her adımını göstere göstere atan gösteri toplumu insanlarına. Riyânın psikolojik alt yapısında sürekli onaylanma ve beğenilme ihtiyacı yatar. Adeta içimizdeki büyük boşluğun sürekli takdirle doldurulması gerekmektedir. Büyük ölçüde yetiştirilme tarzımızdan kaynaklanan bu boşluğun, yetişkin olduktan sonra kendi seçimlerimizle doldurulması gerekir. Bu anlamda ihlâs, büyük bir zihniyet değişimidir. Kolay değildir, ama insanı diğer insanların beklentilerinden bağımsız kıldığı için kişiliğimiz ve ahlâkımız adına büyük bir zaferdir. İyilik ve ibadetlerin hiçbiri nefse kolay gelmez. İnsanın kendisiyle mücadele ederek başarabildiği bu iyiliklerin sevaplarını, işin içine diğer insanların hoşuna gitmek ve takdir kazanmak amacını kattığı için kaybetmesi çok acıklı bir durumdur.

Gazali'ye göre en tehlikeli riyâ, kalpte yalnız Allah'a gösterilmesi gereken saygı ve hürmeti Allah'tan başkasına gösteren kişinin riyâsıdır; çünkü bu kişi Allah'a itaat ediyor gibi görünse de gerçekte başkasına itaat etmektedir. Sevgi, saygı, hürmet, itaat konularında, kalbimizde ve zihnimizde en yukarıda Yüce Allah'ın bulunduğu bir sıralama, içine şirk bulaşmayan bir iman için şarttır. İçine şirk karışmamış bir inanç, sadece dini açıdan değil, psikolojik sağlık ve sosyal hayatta denge açısından da son derece kıymetli bir ön şarttır.

İnsan ahlâkının gelişimi ve ruhsal tekâmül üzerine yoğunlaşan tasavvuf âlimleri, ihlâs ve riyâ konusu üzerinde titizlikle durmuşlar ve çok ince tahliller yapmışlardır. Onlara göre; bir davranışı kınanma kaygısıyla terk etmek riyâ; insanlara gösteriş olsun diye amel etmek şirk; bu iki kusurdan kurtulmak da ihlâstır. "Ne derler?" kaygısından ve kendimizi beğendirme arzusundan kurtulmuş olmak, toplumun bizi istediği yöne çekip sürüklemesinden kurtarır. Sadece Rabbimizin rızasına odaklanmak, saygınlığımızın üzerinde yükseldiği temeldir.

Fatma Bayram

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.