Arama

Bayramdan önce okunması gereken kitaplar

Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'de En'am suresinde şöyle der: "De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir." Kurban bayramının yaklaştığı şu günlerde kurban ve hac ibadetini daha iyi idrak etmek için siz Fikriyat okurlarına bir okuma listesi hazırladık.

Bayramdan önce okunması gereken kitaplar

İsmet Özel'in bu kitabı yaptığı radyo konuşmalarından derlendi. Bir şairin seçtiği kırk hadisi ve bu hadisler ile hayatımıza nasıl bakmamız gerektiğini bulacağınız kitabın arka kapağında ise şunlar yazılı:

"Bir hadîs-i şerîfin bir şairle ne ilgisi olduğunu, bir hadîsin bir şaire neler ilham ettiğini, bir hadîsin bir şaire hangi bakımdan ikramda bulunduğunu öğrenmek hoşunuza gidecekse doğru yere geldiniz. Geldiğiniz yer doğrudur ve fakat bu yerde kalacaksanız bu yerin size rahatlık temin etmeyeceğini bildiğiniz müddetçe kalabilirsiniz. Kalmayı göze aldıysanız "terakki" sahasına girdiniz demektir. Korkulur ki bu satırların devamında okuyacaklarınız şimdiye kadar bozulmadan koruyageldiğiniz rahatınıza musallat olacaktır."

D&R'dan satın almak için tıklayınız…

  • 2
  • 18
HALİFE II. ABDÜLHAMİT'İN HAC SİYASETİ-DOKTOR M. ŞAKİR BEY
HALİFE II. ABDÜLHAMİT’İN HAC SİYASETİ-DOKTOR M. ŞAKİR BEY

XIX. yüzyılın ikinci yarısında hacıların sayısının 300 binlere varması, dünyanın dört bir tarafından gelen Müslümanların Hicaz'da buluşup kardeşliklerini pekiştirmesi Batılıları, özellikle Osmanlı birliğini bozmaya yönelik politikalar izleyen İngiltere'yi rahatsız etmektedir. Bu nedenle, dünya kamuoyuna, hacıların sıhhi olmayan şartlarda hac yaptıklarını, Hicaz'a giden Hintli Müslümanlar ve dilencilerin, buradan Avrupa'ya pek çok hastalığı ve o dönemde şiddeti gittikçe artan kolerayı taşıdıkları şayiasını yayar.

Bu şayia İslam dünyasında Osmanlı Devleti ve halife aleyhinde bir propaganda unsuru olarak kullanıldığı gibi, Batılı devletlerde yaşayan Müslüman tebaanın Hicaz'a gitmesi de engellenir. Batının hac üzerinden yürüttüğü bu siyasetle mücadele etmek üzere, Dr. Mehmet Şakir Bey konuyla ilgili pek çok neşriyatta bulunur.

1890 yılında ilahi bir işaretle, hacca gitmek üzere Seraskerlik'e başvuran Şakir Bey İstanbul'dan gemiyle Mekke'ye doğru yola çıkar. Yolculuğu boyunca uğradığı yerleri, gördüklerini en ince detaylarına kadar not alır. Cidde, Mekke, Taif, Arafat, Müzdelife, Mina, Medine ve Yenbuğulbahr'da yaptığı incelemelerde müspet ve menfi tüm yönleriyle haccı değerlendirecek verilere ulaşır. Hacı olup döndüğünde de Halife Abdülhamid, bunları kendisine bir rapor olarak sunmasını ister. Bu rapor II. Abdülhamid'in hac siyasetinin bir parçası olarak hıfzıssıhhanın esaslarını oluşturacaktır.

Bu bağlamda Osmanlı Devleti'nin hac siyaseti, "siyaset-i tıbbiye" denilen bir kavramla birlikte yeniden şekillenir. Hadimü'l-Haremeyn olan Halife II. Abdülhamid'in kutsal topraklarda hacıların huzurlu bir şekilde ibadetlerini yapabilmeleri için aldığı önlemler, yaptırdığı hastane, misafirhane vb. yapılar bu raporun verileri ışığında vuku bulan hadiselerdir.

İşte bu eser, bu seyahatname-raporun tab'a bürünmüş halidir.

D&R'dan satın almak için tıklayınız…

  • 3
  • 18
EVLİYA ÇELEBİ SEYAHATNAMESİ HAC KİTABI
EVLİYA ÇELEBİ SEYAHATNAMESİ HAC KİTABI

"Seyahat Ya Resulallah..."

Evliya Çelebi'nin seyahate çıkmak arzusunun asıl amacı ve hiç şüphesiz her samimi Müslümanın ortak dileği olan hac ibadetini yerine getirmektir. Bu niyetini eserinin hemen başında "edâ-yı hacc eylemek arzusuyla seyâhata talîb ü râgıb olup" diyerek ifade eder. Fakat bu arzusunu, biraz gecikme ve değişik meşguliyetleri sebebiyle ancak 1082 (1671) yılında gerçekleştirebilmiştir"

Evliya Çelebi'nin 339 yıl önce hac ibadetini gerçekleştirmek üzere çıktığı yolculuk, Kanada, ABD ve İngiltere'den bir ok tarihçiye ilham kaynağı oldu. İskoçya'da bulunan Edinburg Üniversitesi öğretim üyesi ve Türk Tarihi araştırmacısı Dr. Caroline Finkel, Seyahatname ile ilgili çalışmaları sırasında tanıştığı araştırmacılarla 21 Eylül 2009'da Yalova'nın Hersek köyünden uzun bir yolculuğa başlamıştı.

Rüyasında Hz. Muhammed (sav)'i görünce heyecandan "Şefaat ya Resulullah" diyeceğine "Seyahat Ya Resullullah" diyen Evliya Çelebi, geride 10 ciltlik bir şaheser bıraktı: Seyahatname.

Evliya Çelebi, 1611-1682 yılları arasında 40 yılda uçsuz bucaksız Osmanlı topraklarının yanı sıra Avusturya ve Dağıstan'dan Afrika'nın içlerine kadar gezdi. Gezilerini anlattığı Seyahatname'si 17. yüzyılın günlük yaşamına ve toplumsal yapısına ışık tutan önemli bir kaynak. Evliya Çelebi'nin yine gördüğü bir rüyanın etkisiyle 1672 yılında çıktığı Hac yolculuğu ise şimdilerde, farklı ilgi ve araştırma alanlarından birçok gruba esin kaynağı oldu.

D&R'dan satın almak için tıklayınız…

  • 4
  • 18
BABAM SULTAN ABDÜLHAMİD- AYŞE OSMANOĞLU
BABAM SULTAN ABDÜLHAMİD- AYŞE OSMANOĞLU

"Otuz üç sene millet ve devletim için, memleketimin selâmeti için çalıştım. Elimden geldiği kadar hizmet ettim. Hâkimim Allah ve beni muhakeme edecek de Resûlullah'tır."

"Günün birinde umumî bir harbin çıkacağına hiç şüphe yoktu. Fakat bizim bu işe atılmamız büyük bir cehalet ve tedbirsizlikti. Selâmetimiz tarafsız kalmaktaydı." Sultan Abdülhamid

Meşrutiyet'le başlayan, 31 Mart ile devam eden ve tahttan azille son bulan çalkantılı bir devrin padişahı: Sultan II. Abdülhamid. İstanbul'da Yıldız Sarayı'nda başlayan, Selânik'te Alâtini Köşkü'ne uzanan ve yine İstanbul'da Beylerbeyi Sarayı'nda sona eren bir ömrün hikâyesi...

Osmanlı Devleti'nin ve dahası dünyanın talihini değiştiren bu devrin en yakın şahitlerinden biri: Sultan II. Abdülhamid'in kızı Ayşe Osmanoğlu. Sultan olarak sarayda doğan, özenle yetiştirilen, sonra ülkesinden kovulan, gurbette hayata tutunmaya çalışan bir kadının, unutulmasın diye yazdığı ve Türk milletine yadigâr bıraktığı hatıraları...

Elinizdeki bu hatırat, Abdülhamid'i sadece padişah olarak değil; bir oğul, eş ve baba olarak okuyucuyla buluşturuyor. Unutulmuş saray âdetlerinden bayram sofralarına; Abdülhamid'in kişisel yaşamından, döneme dair başka hiçbir yerde bulunamayacak bilgilere yer veren eserde dedikodu ve rivayetler üzerinden aktarılan bir dönem, o zamanları bizatihi yaşamış birinin kalemiyle aydınlatılıyor.

Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemleriyle ilgilenen okurlar, hakikatin peşine düşen tarihçiler ve tarihseveler için bir başucu eseri!

D&R'dan satın almak için tıklayınız…

  • 5
  • 18
HZ. MUHAMMED- LEV NİKOLAYEVİÇ TOLSTOY
HZ. MUHAMMED- LEV NİKOLAYEVİÇ TOLSTOY

"...Bunu söylemek ne kadar tuhaf olsa da benim için Muhammedilik, Haça tapmaktan (Hıristiyanlıktan) mukayese edilemeyecek kadar yüksekte duruyor. Eğer insan, seçme hakkına sahip olsaydı, aklı başında olan her bir insan, şüphe ve tereddüt etmeden Muhammediliği; tek Allah'ı ve onun Peygamberini kabul ederdi."Lev N. Tolstoy

Ünlü Rus yazarı L. N. Tolstoy, 1908 yılında, Abdullah El-Sühreverdi'nin Hindistan'da basılmış "Hz. Muhammed'in Hadisleri" kitabını okudu. Okuduğu hadislerden bir risale tertip etmiş, bunu Rusya'nın 'Posrednik' adlı yayınevinde bastırdı. Rus halkı ve özellikle Rus aydınları, L. N. Tolstoy'u ilahi bir kuvvete sahip görüyor ve onun İslamiyet'i kabul etmesinin duyulmasının Rus toplumu içinde İslam'a güçlü bir akım başlatabileceğini biliyorlardı. Bu yüzden de Tolstoy'un Hz. Muhammed'in hadislerinden derlediği kitapçığını KGB gibi Rus istihbarat birimleri gizli tutmaya, unutturmaya ve basılmasını engellemeye çalışıyorlardı.

Tolstoy, bu risale ile Rus okurlarını Hz. Muhammed'in hadisleriyle tanıştırdı. Hadislerden seçtiği konularda 'fakirlik' ve 'eşitlik' gibi kavramları esas alıp Rus halkına ve onları aldatanlara bir ders verir nitelikte olmasına özen gösterdi. Tolstoy, seçip kitapçık haline getirdiği bu hadislerle, gerçek adalet ve eşitliğin, kardeşlik ve fedakârlığın, insana saygı ile sevginin İslam'da olduğunu vurgulamak istemiştir…

D&R'dan satın almak için tıklayınız…

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN