Yazarların kaleminden sonbahar
Sonbahar, Rimbaud'un söylediği gibi birdenbire mi gelir yoksa göstere göstere mi gelir de yazın rehavetine dalmış gözlerimiz mi görmek istemez? Ama eninde sonunda gelir; Cahit Zarifoğlu'nun dediği gibi "Bir ölüm vefalı bir de sonbahar." Bir nevi ömrün son dizelerinin habercisidir bu güz, kimi zaman rengârenk yaprakların. Sizler için usta yazarların kaleminden sonbahar yazılarını derledik.
Takvimde Eylül'le başlasa da, sonbahar şaşırtmaktan da geri kalmaz. Yazdan kalma günler yaşarken aniden bulutlar çoğalır, toprak kokusuyla da geliverir bu mevsim. Uzun tecrübelerle oluşturulmuş eski takvimlerde kocakarı mevsimi de denen bu aylarda soğuklar 16 Eylül'den sonra başlıyor. Güzellemelerin genellikle 'Eylül'e yapılması da bundandır belki; Ekim ve Kasım'dan kimsenin şüphesi yoktur.
"Buna sonbahar demişler! Bu kadar güzellik ve sıcaklık verdikten sonra, eylülden ne beklenir? Malûm ya, eylül hüzün ve yas ayıdır. Eylül! Öyle bir ay ki, geçen her güzel günü için ona minnettar olmak gerekliydi. Eylül esef ve özlem ayıdır, içine birkaç günlük kış hücumundan acı düştüğü için, insan o güzel havaların, devamlı yazın artık geçtiğini anlayıp esef eder ve özlem çeker."
"…
Eylül kendisine, doğada ilk yılgınlık ayı, ölümlülüğü ilk hissetme ayı, ilk faydasız mücadele arzusu gibi, hayatın ne olduğunu anlayıp farkına varılmadan geçen güzel geçmişin hasretiyle ilk boynu bükülen ay gibi göründü."
Sonbaharın çiçeklerdir dökülen yapraklardır. Onlar vazolara değil, vitrinlerde sergilenmeye layıktır. Bu yüzden 'yaprakları seviniz, çiçeği kim olsa sever!"
"Sonbahar gelince kızarıp tunçlaştıkları sırada yapraklar da çiçek olurlar. Öyle çiçekler ki ne çingene sarısı, ne burun kanı rengindedir; ne arsızca açılmış, ne şımarıkça sırıtmıştır; ne koca karınlı ne de leylek bacaklıdır; bütün renk asaletini ve biçim kibarlığını nefislerinde toplamışlardır. Yerlere bir Firavun mezarından çıkarılmış küflü altın gibi serpilirler; vazolara koyamazsınız, zira siyah kadife mahfazalarda vitrinlere dizilmeye layıktırlar.
Yaprakları seviniz, çiçeği kim olsa sever!"
Bu mevsim döngüsünde sonbaharın önemli bir görevi de vardır. Sezai Karakoç için güz mevsiminin görevini şudur:
"Bahar, yaprakları acar, çiçekleri ortaya saçar. Yaz, yemişleri toplar. Sonbahar eleştirir. Kış, öldürücü darbesini indirir. Ölümü vurgular. Değeri, ölümle tartar."