Zekeriya Erdim

“Açık kapı” kültürü ve medeniyeti

Rivayete göre, Resulullah (sav), tebliğin en zorlu günlerinde; "Allah'ım! Bizi, iki Ömer'den birisi ile destekle" diye dua edermiş. Onlardan biri, sonradan Ebu Cehil (cehaletin babası) sıfatıyla anılan; diğeri ise, ikinci Halife olup adaletiyle nam salan Ömer imiş.

Çok geçmeden, dua; ikincisi için kabul olmuş. Allah'ın elçisi ve yeni dinin tebliğcisi olan Hz. Muhammed'i öldürmek için görevlendirilen ve bu amaçla harekete geçen Ömer Bin Hattab; Müslüman olup, ilk Müslümanların en büyük koruyucusu Hz. Ömer haline gelmiş.

Uzun süre, bu duanın; niçin iki Ömer'den ikincisinin şahsında tecelli ettiğini merak edip durdum. Sonraları, başka bir rivayetin içinde ve içeriğinde; aradığım cevabı bulmuş oldum.

Bir gün, adı geçen iki Ömer; "Muhammed'in yeni ayetler açıklamakta olduğunu" öğreniyorlar. Bir müddet, aralarında müzakere ettikten sonra; gidip dinlemeye, anlamaya karar veriyorlar.

Ömer Bin Hattab; "Doğrularını kabul eder, yanlışlarını reddederiz" diyor. Ebu Cehil ise; "Hayır! Doğru da söylese reddederiz" diye tepki gösteriyor.

O zaman anladım ki; birinin kafası ve kalbi doğrulara "açık", ötekininki ise "kapalı" imiş. Doğal olarak; yapılan dua, açık olan kapıdan içeri girmiş.

İşte bu ve benzeri kodlar, komutlar; zamanla, bir "açık kapı kültürü ve medeniyeti" oluşturmuş. Aydınlığa, iyiliğe, doğruya, faydalıya, helale, sevaba açık; karanlığa, kötülüğe, yanlışa, zararlıya, harama, günaha kapalı bir anlayış ve yaşayış biçimi geliştirmiş.

GÖNÜL COĞRAFYAMIZIN MEDİNE'Sİ

O kültürün ve medeniyetin varisleri olarak; kafamızın, kalbimizin, evimizin, iş yerimizin, vakfımızın, derneğimizin, camimizin, tekkemizin, vatanımızın, milletimizin tüm kapılarını; iyilere ve iyiliklere açık, kötülere ve kötülüklere kapalı tutuyoruz. Kişisel, kurumsal, toplumsal gücümüzü ve imkânımızı sonuna kadar kullanarak; dinine, diline, ülkesine, kavmine bakmadan ve siyasi ya da coğrafi sınırlara takılmadan yardıma ihtiyacı olan herkese el atıyoruz.

Eskiden beri, devlet olduğumuz ve hâkimiyet kurduğumuz her yer, özellikle de Anadolu toprakları; gönül coğrafyamızın Medine'si olmuş. Bulunduğu yerde mağdur ve mazlum olan, zulüm ve işkence gören, mal-can-din-akıl-nesil emniyeti tehlikeye girip hicret etme gereği duyan herkes; bizim kapımızı çalmış, huzuru ve güveni himayemize girmekte bulmuş.

Bugün genelde dünyanın, özelde Müslüman coğrafyanın başına bela olan Yahudiler bile; zulüm ve işkence gördükleri, soykırım tehlikesiyle yüz yüze geldikleri dönemlerde bize gelmişler. İspanya'nın Engizisyon mahkemelerinden, Almanya'nın Nazi faşizminden kaçıp; Osmanlı topraklarında hayat ve huzur bulmuşlar.

Farklı dinlerden ve kavimlerden, ülkelerden ve toplumlardan; muhtelif zamanlarda gelmiş milyonlarca misafirimiz var. Çok eski olup, yurtlarına ve yuvalarına dönüş ümidini ya da arzusunu kaybedenler; vatandaşlık hakkını elde edip, artık ev sahibi olmuşlar.

Geçmişte olduğu gibi; günümüzde de durum değişmedi. Büyüyen ve gelişen Türkiye; sadece Osmanlı Coğrafyası'nın ve İslam Dünyası'nın değil, dünyanın bütün mazlumlarının ve mağdurlarının ümit ve güven kapısı haline geldi.

Duyuyor ve biliyoruz ki; birileri, bir yerlerde, bizim için dua ediyorlar. "Allah'ım! Bizi Türkiye'nin himayesine dâhil ederek destekle" diyorlar.

HAYALLERİ GERÇEKLEŞTİRME PROJESİ

Son günlerde, açık kapı anlayışının ve yaşayışının; iyi örneklerinden birine daha şahit oluyoruz. Duaların kabulüne vesile olmak ve insanların hayallerini gerçeğe dönüştürmek amacıyla; devlet eliyle, bir sosyal sorumluluk projesinin hayata geçirilmekte olduğunu biliyoruz.

Geçen sene, İçişleri Bakanlığı tarafından; 81 ilde Valilikler ile İstanbul, Ankara ve İzmir'in 48 ilçesinde Kaymakamlıklar aracılığıyla "açık kapı" birimleri kurulmuş. "Vatandaştan gelecek talepleri ve teklifleri değerlendirip; makul ve mümkün olanlarını hayata geçirin" talimatı verilmiş.

İnsanlar, uzaktan yazarak ya da bizzat müracaatta bulanarak; bu açık kapılardan içeri giriyorlar. Dert yanıyorlar, ihtiyaç bildiriyorlar, sorunlarını ya da sıkıntılarını dile getiriyorlar; hepsine cevap alıyor, çoğunun da yerine getirildiğini görüyorlar.

İmkânsızlıklar yüzünden okuyamayan bir çocuğumuz ya da gencimiz; devlet-millet işbirliği ile okuma imkânına kavuşabiliyor. Rüyasında Çanakkale'yi gören ve oraya gitmek istediğini söyleyen yaşlı bir teyzemiz; yerel belediyenin özel organizesi sayesinde, hayaliyle buluşabiliyor.

Alınan bilgiye göre; bu güne kadar, otuz binin üzerinde, kişisel ya da kurumsal başvuru olmuş. Tamamı gündeme alınıp ilgilenilmiş; büyük çoğunluğunun dileği yerine gelmiş.

Projenin kapsama alanı içinde; 17 ana başlık, 322 alt başlık var. Kişiler ya da kurumlar; bu alanlarda ve konularda başvuruda bulunup, çözüm talep edebiliyorlar.

Anneler ve babalar, öğretmenler ve idareciler, aydınlar ve yöneticiler olarak; bu açık kapı anlayışını ve yaşayışını, yetişme çağındaki çocuklarımıza ve gençlerimize iyi anlatmalıyız. Onların da kafalarını, kalplerini, kapılarını; iyilere ve iyiliklere açık, kötülere ve kötülüklere kapalı tutmalıyız.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.