Vefa: Zahirde Bir Söz, Batında Bir Ahittir
Dün hepimizi duygudan duyguya sürükleyen bir haber okuduk: "Mezar başında vefa nöbeti: Sahibinin mezarından ayrılmıyor!" Haber, geçirdiği kalp krizi sonrası hayatını kaybeden 27 yaşındaki Muğdat Esener'den ve sadık köpeğinden bahsediyordu. Yıllar önce sahiplendiği köpeği, sahibine vefa görevini yerine getiriyordu. Düşünsenize, anlama yeteneğinin olmadığını düşündüğümüz bir varlığa, Allah Teala "vefa" dediğimiz ulvi bir meziyet vermiş ki vefa insanları yücelten, müminlerin özellikleri arasında işaret edilen bir vasıf… Bu yazıda "vefanın modern çağda unutulan bir değer olarak nasıl yeniden canlandırılabilir olabileceği," konusuna dikkat çekeceğiz.
İslami Perspektifte Vefa
▪ Vefa, modern çağda unutulmaya yüz tutmuş olsa da özünde ulvi bir meziyet ve ahlaki bir erdemdir. Düşünemeyen varlıklar olarak görülen hayvanlara dahi bahşedilmiş bu özellik, aslında insanları yücelten ve olgun müminlerin nitelikleri arasında gösterilen bir vasıftır. Yakın zamanda yaşanan, sahibinin mezarından ayrılmayan sadık bir köpeğin hikayesi, vefa üzerine düşünmek için önemli bir hatırlatıcı olmuştur.
▪ Kur'an-ı Kerim'de Allah Teâlâ müminlere vefayı birçok defa hatırlatır. Vefanın en güzel örnekleri ise Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (sav) hayatında bulunur. O, vefayı sadece sözle değil, yaşamıyla da öğretmiştir. Ashabına ve ümmetine en zor şartlar altında dahi vefalı olunması gerektiğini bildirmiş; İslam'a hizmet edenleri hiçbir zaman unutmamış, yapılan iyilikleri karşılıksız bırakmamış ve üzerinde emeği olan herkese hayatı boyunca sadakat ve vefa ile yaklaşmıştır.