Ramazan Kitaplığı - Samanyolunda Ziyafet

◾ Bazı mekanlar ve zamanlar hayatın olduğu kadar hayatın güzel sanatların da en canlı yansıması olan edebiyatın tam merkezinde yer alırlar. ◾ Bilhassa dini zamanlar insan hayatında daha geniş yer kapladığı gibi edebiyatımızda da ciddi yer tutar. Bu müstesna vakitlerin başında da her yıl dört gözle kavuşmayı beklediğimiz mübarek Ramazan-ı Şerif bulunmaktadır. Sezai Karakoç'un hikayeleri ◾ Diriliş düşüncesinin mimarı, büyük şair ve mütefekkir Sezai Karakoç zor zamanlarda konuşmanın ağırlığının farkında olan bir isim olarak eserler kaleme aldı. ◾ Karakoç'un 'Samanyolunda Ziyafet' başlığını taşıyan 'Oruç' denemeleri, Mübarek Ramazan ayının yegane ibadetini insanların gündemine taşıdığı gibi Ramazan edebiyatına büyük bir katkıydı. Sezai Karakoç'un gönüllere taht kuran cümleleri ◾ Usta şair eserinde salt bir Ramazan romantizmi yerine nostaljiden uzak her dem yenilenen bir Ramazan zihniyeti ve oruç kavramının çağlar aşmasını konu edinir. ◾ Diriltici bir kavram olarak kitapta ele alınan orucun Ramazan ayında hayatımızın tam merkezine yerleşmesini vurgulayan Karakoç, şiirsel bir dille meseleyi izah eder. Sezai Karakoç Düşüncesinde 10 Kavram ◾ Sezai Karakoç'un bilhassa Ramazan aylarında bu hayırlı ay hakkında kaleme aldığı yazılardan müteşekkil olan 'Samanyolunda Ziyafet' bu yönüyle usta ismin hayatının Ramazan durağıdır. ◾ Muhtelif dergi ve gazeteler içinde yayınlanan bu yazılar içinde bir yazı sadece eser için kaleme alınmıştır. 'Ramazanın Aynasında Hayat' başlıklı yazı Üstad tarafından kitap için özel olarak kaleme alınmıştır. Sezai Karakoç şiirinde ölüm Toplumsal bir hafıza ◾ Şehr-i Ramazan toplumsal hayatta büyük bir gerçeklikle karşılık bulan müstesna bir vakit olduğu gibi çocukluktan itibaren her Müslüman için büyük önem arz eden bir müjdedir de... ◾ Kitapta Müslümanların Ramazan ayına yaklaşımı, İslam milletinin Ramazan telakkisi gibi önemli konulara dair Üstad Sezai Karakoç'un yerinde tespitleri vardır. Sezai Karakoç'un 'Yitik Cennet'inden unutulmaz alıntılar Ramazan, biz Müslümanların kimlik hamurumuza bir güneş ışığı gibi sızmıştır. Kişiliğimizi mayalamıştır o. Kişiliğimiz onunla; o, kişiliğimizle yoğrulmuştur. İnsan ruhuna tabiatüstü pencereler açan odur. Sezai Karakoç Oruç, hiç gecikmeden, yolunu şaşırmadan, tam saatinde, dinç ve genç, tarihin dinamizmini de özünde gaybın bir üfleyişi gibi taşıyarak geldi. Mademki geldi, onu iyi tanımak gerek. Sezai Karakoç Uzun süren bir kuraklıktan sonra, dudakları çatlamış toprağından ötürü ellerini göğe kaldırmış çiftçi için birden boşanan yağmur neyse, biz Müslümanlar için, gelen bu oruç da odur. Sezai Karakoç Ölü bir dünyanın içimizde dirilmesi söz konusudur, lâf değil. Sezai Karakoç Bir de bakıyoruz ki, ruhta kayalık olan bir yer, bir dinamitle asfalt olmuş. Sezai Karakoç İnsan değişir, arı duru bir ruh ve gönül kazanır. Kuş gibi hafifler. Sevgi ve saygı taşar adeta. Sezai Karakoç Bilen bilir, ay insanın kalbiyle ilgilidir. Güneş gözlerimizi kamaştırır, ama ay esrarlı bir gecede, yüreğimizi yerinden oynatır. Sezai Karakoç Zaten, varoluş, Tanrı'ya konuk olmaktır. Bu dünya Tanrı'nın bizi ağırladığı ilk konukevidir. Sınayıp denediği bir ev. Yıl da bir ayda, daha içi odalara, saraylara çağırır bizi Tanrı. 'Bir pansiyoner olmaktan çık' der bize. 'Biraz daha yakın ol.' Tam yerleşiklik ve yerini bulmaysa, ölümden sonraki hayatta gerçekleşecektir. Sezai Karakoç Gecelerin de bir imamı vardır. Gecelerin imamı, en büyük imam Kur'an-ı Kerim'i kalbinde taşıyan Kadir gecesidir. Sezai Karakoç Kendi kendinden uzaklaşan insanın kendine dönüşüdür oruç ayı. Sezai Karakoç Müslümana ne mutlu ki, her yıl bir ay Tanrı'ya yakından yakın bir konuk olur. Oruç ayı, ilk anda belli belirsiz görünen hilalin iki ucunda, bu konukluğun davetiyesini sallandıran aydır. Göklere bir çağrıyı içerir; göksel, ilahi bir çağrıyı içerir bu davetiye, bu mektup. Sezai Karakoç Müslümana ne mutlu ki, her yıl bir ay Tanrı'ya yakından yakın bir konuk olur. Oruç ayı, ilk anda belli belirsiz görünen hilalin iki ucunda, bu konukluğun davetiyesini sallandıran aydır. Göklere bir çağrıyı içerir; göksel, ilahi bir çağrıyı içerir bu davetiye, bu mektup. Sezai Karakoç Oruç, bir ruh analizi oluyor inanmış insan için. Geçmişini düşünüyor insan, yanlışlıklarını daha bir net görüyor. Eğrilmişse yolu, düzeltmek istiyor onu. Yay haline gelen 'Doğru Çizgi' düzeltiliyor içimizde. Sezai Karakoç Oruç, eşyayı ve evreni de bize yaklaştırmış değil midir? Onu daha derinden algılamakta, kavramakta değil midir? Oruç ayında gündüz daha gündüz, gece daha gece değil midir? Güneş daha güneş, su daha su, toprak daha toprak, ay daha ay, yıldız daha yıldız, zaman daha zaman, mekân daha mekân, vücut daha vücut değil midir? Ve nihayet ruh, daha ruh değil midir? Sezai Karakoç Ölüme doğru koştuğu bu son çağlarda İslâm toplumu tam ölmemişse ve hâlâ yaşıyorsa; bunu, gelip gelip dirilten Ramazanlara borçludur geniş ölçüde. Ve bir gün tam dirilecekse, bu da yine bir Ramazanda başlayacaktır, Ramazanlarla başlayacaktır. Sezai Karakoç Her yıl bir ay için oruç mimarı bize konuk gelir. Gelir gelmez de kollarını sıvar ve işe koyulur. Bir kahve içimlik bile beklemez, dinlenmez. Kutsallığın işçisidir o. İlkin vücut evini şöyle bir yoklar. Bir sarsar insanı. Öyle sarsar ki bacalarda ne kadar birikmiş kurum varsa dökülür. Tabiat etkisiyle gevşemiş ve kopmaya yüz tutmuş sıvalar düşer. Yerinden oynamış kiremitler kayar. Organlar arasında, kasların eklem yerlerinde, hareketsizliğin ve ölümün sembolü olarak gerilmiş kaç örümcek ağı varsa yırtılır. Vücut konağı, böylece konuğun, büyük konuğun gelmiş olduğunu bilmiş olur. Sonra oruç onarmaya başlar. Sezai Karakoç Oruç insanın katıldığı, her yıl bir ay katıldığı bir ruh şölenidir. Üstün insanların davetlisi olduğu bir tabiatüstü ziyafet, bir gök sofrasıdır. Sezai Karakoç Hayvandan meleğe doğru yolculuk; içteki karanlıkların eriyişi, yerini metafizik ışıkların alması oruçla… Gerçek gün doğuşu, gerçek kuşluk, gerçek öğle, gerçek ikindi, gerçek akşam ve gün batışı, gerçek gece ve yatsı oruçla. Gerçek zaman oruçladır. Sezai Karakoç Orucun dört mevsimi ve 24 saati vardır. Sezai Karakoç Bir ev nasıl yılda bir defa temizlenir, örümcek ağlarından kurtarılır, kiremitleri aktarılır, sıvanır, yıkanır, onarılır ve badana edilir, yani yeni yapılmış hale getirilirse, bir ruh da, yılda bir kere, böyle bir genel temizlik ve revizyon ister. Bir şehrin temizlenmesi, onarılması, yeniden yapılması, sıva, boya ve badanaların tazelenmesi ile Müslüman bir şehrin oruç boyunca ruhî canlılık ve hareketi, yükselme ve ilerlemesi birbirini çok andırır. Oruç, bir noktadan bakılınca, ruhun ve vücudun dezenfekte edilmesi gibidir. Sezai Karakoç