Uzaktaki kardeşimiz Mağcan Cumabayoğlu'ndan şiirler

Kaygılı ay, gökteki dert ortağım Nerde kaldı benim o altın çağım Gençliğim, dinçliğim, huzurum nerde Nerde talih kuşum, tahtım, otağım Mağcan Cumabayoğlu Kazak Türklerinin bilge ismi Abay Kunanbayev'den nasihatler Turan beylerinden biri Taragay Bu beyin oğludur ulu Timur Bey Sığmadı dünyaya bir alevdi o Böyle er doğar mı hiç kolay kolay Mağcan Cumabayoğlu Karanlık bassa da dinse hevesim Zalim dert elinden kesilse sesim Can gelir gövdeme gönlüm açılır Şiir benim tan yıldızım güneşim Mağcan Cumabayoğlu Gece zindan, geçme bilmiyor zaman Gelip gider, evham üstüne evham Tün balası ağlayarak her sabah Bir peygamber bekliyor gündoğudan Mağcan Cumabayoğlu Işık görmesen de kadim, gen dilim Terütaze keskin dilim, can dilim Mübarek elinle tut elimizden Dağılan Türkler'i topla han dilim Mağcan Cumabayoğlu Türkistan bozkırını anlatan eserlerden unutulmaz cümleler Göğü görmez kör anlar Bakıp gülümsüyor ay Mağcan Cumabayoğlu Hadi bir türkü söyle Köyden duyulsun ünün Mağcan Cumabayoğlu Uzaklarda azap çeken kardeşim Lale gibi boyun büken kardeşim Kuşatılmış zalim düşman içinde Sel gibi gözyaşı döken kardeşim Mağcan Cumabayoğlu Ufkuna karanlık çöken kardeşim Ömür boyu cefa çeken kardeşim Diri diri derinizi yüzerler Ağır işkenceden bıkan kardeşim Mağcan Cumabayoğlu Anamız değil miydi altın Altay Oynaşır dururduk iki deli tay Onun kucağında, yaylalarında Aydınlık yüzümüz sanki dolunay Mağcan Cumabayoğlu Ahmet Hamdi Tanpınar'dan Yaşadığım Gibi Dağların bağrından billur pınarlar Şırıl şırıl bizim için akarlar Sularından kuşlar, koyunlar içer İstesek hazırdı Burak'la Tulpar. Mağcan Cumabayoğlu Altayların altın suyundan içtin Zamanla bir yiğit parsa dönüştün Akdeniz'le Karadeniz ardına Kardeşini burada bırakıp göçtün. Mağcan Cumabayoğlu Ben kaldım burada yavru kuş gibi Sanki kanadından vurulmuş gibi Yol gösteren, kanat geren kalmadı Avcılar peşimde kor ateş gibi Mağcan Cumabayoğlu Yavru yüreğime bir ok saplandı Yanım yörem al kanımla sulandı Kalmışım burada halsiz mecalsiz Atıldım zindana kapı kapandı Mağcan Cumabayoğlu Görmüyorum artık kırı obayı Gündüz günü, gece gümüşten ayı Kundaklayıp has ipeğe sarardı Esirgeyen altın anam Altay'ı Mağcan Cumabayoğlu Hoca Ahmed Yesevî'den Divan-ı Hikmet Ayrıldık mı kuzu gibi sürüden Yağmur gibi yağan oktan, çeriden Pars yüreği Er Türkümün yüreği Korkar olduk şimdi cinden periden Mağcan Cumabayoğlu Hürriyete aşık olan Türk hani Gerçekten hasta mı dondu mu kanı İçindeki harlı ateş söndü mü Kim söndürür o ebedi volkanı Mağcan Cumabayoğlu Devir döndü, heybetli tuğ devrildi Dünkü batır bir korkağa çevrildi Hür yaşayan o can bugün zincirde Kan soğumuş, kalp atışları dindi Mağcan Cumabayoğlu Sen orada, ben burada uzakta Kaygımızdan kan kusarız tuzakta Layık mı kul olmak yekin gidelim Ata mirasımız o altın tahta Mağcan Cumabayoğlu Kırıldı kartalın hür kanatları Yoruldu yurdumun tulpar atları Unutulmuş altın anam Altay'ım Nerde şimdi ulu hanlar katarı Mağcan Cumabayoğlu Ali Emiri Efendi'den Ezhar-ı Hakikat Birlik, dirlik, erlik, gayret, tarümar Her ne varsa üzerine yağdı kar Anadilim, baht yıldızım, avazım Bir sen kaldın altın çağdan yadigâr Mağcan Cumabayoğlu

AKADEMİK

İLAHİYAT

Kur'an

TARİH

EDEBİYAT

SİNEMA

MÜZİK

EĞİTİM

FELSEFE

SOSYOLOJİ

PSİKOLOJİ

GALERİ

LİSTELER

FİKRİYAT TV

ESMA-İ HÜSNA

İSLAM

MÜZİK

FİKRİYAT AKADEMİ

Uzaktaki kardeşimiz Mağcan Cumabayoğlu'ndan şiirler