Zekeriya Erdim

Bilgi güvenliği ve güvenilirliği

Her zaman, her yerde; insanların, içinde bulundukları hal ve gidişin gerektirdiği bilgiye sahip olma ihtiyaçları var. Çünkü hayatları boyunca, bildiklerine göre amel ediyor ve tavır belirliyorlar.

Huzur ve güven içinde yaşayabilmeleri için; elde ettikleri bilgilerin "doğru" ve "tam" olması gerekiyor. Bu da bilgi kaynaklarının usul açısından "güvenli", muhteva açısından "güvenilir" olması anlamına geliyor.

Son yıllarda, daha çok bilişim teknolojileri bağlamında; "bilgi güvenliği" çok önemli bir alan ve konu haline geldi. Belirli safha ve süreçlerden geçtikten sonra; "gizlilik" (yetkisiz kişilerin eline geçmemesi), "bütünlük" (muhtevasının değiştirilmemesi), "erişilebilirlik" (ihtiyaç duyulduğunda ulaşılabilmesi) diye özetlendi.

Günümüz dünyasında; bilgiyi "elde etme kolaylığı" kadar, "yanılma tehlikesi" de arttı. Algı yönetiminin yahut toplum mühendisliğinin ahlak tanımayan yolları ve yöntemleri; "bilgi güvenliği" binasının duvarlarını yıktı, perdelerini yırttı.

Özellikle, medya iletişim mecraları; "yalan dünya" düzeninin sesi, soluğu haline geldi. İlmin kapısı, kat kat kilitlendi; hikmet, derin dehlizlerin dibinde kaldı.

Hakikate ulaşmak ve onu hayata geçirmeye çalışmak; haz ve hız tutkunu, ehli keyif insanlara zor geliyor. Olayları ve durumları anlatmak, bilgileri ve yorumları aktarmak; işportacı ve istismarcı kimselerin eline, diline kalıyor.

Büyük bir çoğunlukla; ayakta uyuyor yahut uyutuluyoruz. Tuzağa düşürülmüş balıklar gibi; derelerin gittiği denizlerde değil, serbest dolaşımın bittiği havuzlarda tutuluyoruz.

Özgür ve özgün iradenin kaybolduğu, kontrol altında tutulduğu bir anaforun içindeyiz. Boğazımıza geçirilecek kancayı fark etmeden; oltanın ucuna takılan yemlerin peşindeyiz.

Bir başka ifadeyle; "bilgi kirliliği", yaygın bir hastalık haline geldi. Yalan beyanlar ve yanlış yönlendirmeler yüzünden akıllar, ruhlar ve bedenler zehirlendi.

Oysa, "bilgi kaynakları" konusu; asırlar ve nesiller boyunca, yeteri kadar incelenmiş ve irdelenmiştir. Ancak; yaşadığımız "hafıza kaybı" sendromundan sıyrılarak, bilgi ve bilinç denklemimizi güncelleyip, yeniden gündeme getirmemiz gerekir.

Ayetlerde, hadislerde, temel kaynaklardaki muteber metinlerde; yalan söylemek yahut yanıltmak "büyük günah" eylemleri ve söylemleri arasında yer alır. Bunu anlayış ve alışkanlık haline getirenler; "zalim, hain, alçak, ahlaksız" kimseler olarak tanımlanır.

Yalan günaha, günah cehenneme götürür. Ulaştığı yahut bulaştığı her yere; "fitne, fesat" getirir.

Sadece üç konuda ve iyilik için izin verilmiştir. Aralarında geçimsizlik bulunan eşleri barıştırma, savaş sırasında düşmanı şaşırtma ve insanlar arasındaki husumeti sona erdirme amacının dışındaki tüm yalanlar; "haram" kabul edilmiş, "suç" sayılmıştır.

Resulullah (SAV), ümmetini; yalan söylemekten kesin bir dille ve tekrar tekrar "men" etmiştir. Hz. Aişe (R.ANHA); "Ashab indinde, yalandan daha kötü bir şey yoktu; çünkü onlar, yalan ile imanın bir arada bulunamayacağını bilirlerdi" demiştir.

Râgıb el-İsfahânî; yalancılığı karakter haline getirmenin, "insanlıktan çıkmak" olduğunu söyler. Muhammed b.Kâ'b el-Kurazî ise; "Bir yalancı, ancak alçak ruhlu olduğu için yalan söyler" der.

İbn Hazm ve Mâverdî; yalanı, "bütün kötülüklerin anası" olarak görür. Allah'ı inkâr etmek de onun bir çeşididir, türüdür.

Maalesef; Müslümanlar arasında da yalan söyleyenler, yanlış bilgi verenler var. Bazıları Allah'ın emrini, Peygamber'in sünnetini kendi menfaatlerine ve maslahatlarına uygun hale getirerek anlatıyor, aktarıyorlar.

Dinimizin, dünya görüşümüzün "bilgi kaynakları" sistematiğini; hatırlayalım ve hatırlatalım. Hakikat güneşinin güçlü ışığıyla; karanlık dehlizleri aydınlatalım.

Bize bir lütuf ve ikram olarak verilen "beş duyu"; bilgi kaynaklarından biridir. Ancak, duyularımızın yanılma ihtimali olduğu, hayatın bütün alanlarını ve konularını kapsayamama zaafı bulunduğu için; gerekli olmakla birlikte, yeterli değildir.

İnsanları hayvanlardan ayıran özelliklerin başında gelen "akıl" nimeti; biraz daha ileri bir bilgi kaynağı sayılır. Fakat, duyu organlarından beslendiği için onun da yanılma ihtimali vardır; anlama, kavrama alanı ve oranı sınırlıdır.

Doğruluğunda ittifak sağlanan "mütevatir haber" yoluyla da bilgi sahibi oluruz. Ancak, sadece bu yol ve yöntemle yetinirsek; belirli alanların ve konuların sınırları içinde kalırız.

En geniş, en güvenilir bilgi kaynağı, ölçüsü; "vahiy" ve türevleridir. Kısaca; yazılı vahiy "Kur'an", yaşanmış vahiy "Sünnet", yaratılmış vahiy "Âlem" şeklinde özetlenebilir.

Mezheplerin, müctehidlerin vahyi esas alarak yaptıkları bilgi kaynakları tanımı içinde; "rüya, sezgi, ilham" yer almamıştır. Birileri, bu yollarla elde ettikleri bilgilere göre amel etme tercihinde bulunsalar bile; başkalarının da uymalarını isteme haklarının olmadığı hatırlatılmıştır.

Biz, bildiklerimizle amel edersek; Allah, bilmediklerimizi öğrenme fırsatı verecektir. Güvenli metotlarla, güvenilir kaynaklardan elde edilen doğru ve tam bilginin aydınlattığı yoldan yürürsek; dünya ve ahiret saadeti, sükûneti bir "hak ediş" haline gelecektir.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.