Zekeriya Erdim

Bir hayalimiz var

Dikkate alınmaya değer bir görüşe göre; insan, hayal ettiği kadar yaşar. Çünkü her zaman, her yerde; hayal ettiği şeyleri hayata geçirmenin peşinden koşar.

Ayrıca, hayal etmek; kavli ve fiili bir dua gibidir. At, süvarisinin baktığı yöne doğru koşar; hücreler, dokular, organlar, hayal ettiğimiz şeylere yönelir.

İşte bu yüzden; hem yaşama kat sayımızı yükseltmek, hem de akıl-ruh-beden atımızı varoluş amacımıza doğru sürebilmek için, bolca hayal kuruyoruz. Kimi gerçekleşiyor, kimi gerçekleşmiyor; ama biz, bu sayede, sürekli istim üzerinde duruyoruz.

Yıllar önce, milletin ve ümmetin istikbaline dair derdi ve davası olan dostlardan birisiyle; eni gönül coğrafyamız kadar geniş, boyu gök kubbemiz kadar yüksek bir hayal kurmuştuk. Detaylı planlar, programlar yapmış; ömrümüzün geri kalan kısmında, bir formülle bin çözüm üretmenin niyeti, gayreti içine girmiştik.

ÇİMEN TOHUMU, ÇINAR TOHUMU

Geleceğe yatırım yapmak için, çimen tohumu ekmeyi tercih edersek; üç günde kök salar, üç haftada yeşerip otuz santim büyür, böylece kısa zamanda yenilip enerjiye dönüştürülebilecek kestirme bir ürün haline gelirdi. Lakin gel gör ki; üç ayda sararıp solar, un ufak olup toza döner, elimiz böğrümüzde kalırdı.

Bunun yerine, çınar tohumu ekmeyi tercih edersek; dibinde gölgelenmek ve gövdesine yaslanıp dinlenebilmek için, otuz yıl beklememiz gerekirdi. Enine ve boyuna otuz metre büyür, normal şartlar altında üç yüz sene yaşar; kim bilir kaç nesile kol-kanat gerip, güvenli bir otağ haline gelirdi.

Biz, gönül tahtımıza; çimeni değil, çınarı oturttuk. Çünkü insanlık tarihinin sayfalarına ve satırlarına bakarak; dünyayı daha huzurlu ve güvenli hale getirilebilecek bir iyilik hareketi için, bugün doğanların otuz yaşına gelmiş ve bu ulu amaca tahsis edilmiş olması gerektiğini biliyorduk.

2023-2053-2071 HEDEFLERİ

Yaşadığımız ülkenin ve toplumun, asırlar sonra, yeniden; özünde diriliş ve direniş ruhu bulunan bir "kızıl elma"sı vardı. Siyaset adamları, bürokratlar, aydınlar, yöneticiler, sanatçılar, sivil toplum temsilcileri; 2023, 2053, 2071 hedeflerinden söz ediyorlardı.

Bu duruş; insana ve topluma istikamet veriyordu. Bir başka ifadeyle; "kökü mazide olan ati"yi gösteriyordu.

Bizim de, vaziyetten vazife çıkarıp; sahaya girmemiz, sürecin aktif bir unsuru haline gelmemiz gerekirdi. Eğer iyi değerlendirebilirsek; dünya ve ahiret saadeti için, hayallerimizi hayata geçirme fırsatı olabilirdi.

Eskiden beri, tüm köklü değişimlerin ve dönüşümlerin ana unsurunun insan olduğunu; tarih sahnesinde görüyorduk. İnsanın oluşma ve gelişme safhalarında, süreçlerinde; en etkili unsurun eğitim olduğunu biliyorduk.

100 ADAM, 1000 ADIM

İnsanın ve toplumun temel hizmet ve ihtiyaç alanlarını; yuvarlak hesap yüze böldük. Geniş ve dar delikli eleklerden eleye eleye; her alanın en iyi ustasını, üstadını bulduk.

Hayal dünyamızda; her hizmet ya da ihtiyaç alanı, ortalama onar alt bölüme ayrıldı. Belirli ölçülere göre seçilip sıralanarak; bin bölüme, bin uzman çağırıldı.

Üçüncü basamak olarak; her birine onar asistan verdik. Çok yönlü programlarla; bu kadroları aklen, ruhen, bedenen çok iyi yetiştirme yoluna girdik.

Yüz usta, bin kalfa, on bin çırak, yüz bin yamak; kendi ilgi ve ihtisas alanlarına göre, binlerce proje üzerinde, arı gibi çalıştılar. Bir, üç, beş, yedi, dokuz, on bir sene sonra; dertlerimize deva, hastalıklarımıza şifa olabilecek süzme çözümlere ulaştılar.

Böylece; nesilden nesile intikal eden bir iyilik ve güzellik zinciri oluştu. Ürettiğimiz değerleri başka ülkelerle ve toplumlarla da paylaştık; dünyanın dört bir yanı, tüm insanlar için, kesintisiz bir huzur ve güven iklimine kavuştu.

Masallarda, hikâyelerde, destanlarda olduğu gibi; az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik, sonra dönüp baktık ki bir arpa boyu yol gitmişiz. Çınarımızı büyütecek otuz yılın, yarısını iyi değerlendirememiş ve heba etmişiz.

Ancak; bu bizi, hayallerimizden vazgeçirmedi. Ümit ve güven kırıklığı yaşatıp; boş verme, bırakma, terk etme gafletine düşürmedi.

Bilakis, yeni bir sayfa açıp; aşkla ve şevkle, yeniden yollara çıkmayı ve yokuşlar tırmanmayı seçtik. Bu sefer hayallerimizin değil; hayallerimizi hayata geçirme hayalinin peşine düştük.

Bin kez melül olsak da, bu sevda yolundayız. Ölmeye hakkımız yok, yaşamak zorundayız.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.