Kahreden istibdat

Condoleezza Rice, '60 yıldır Arap aleminde müstebitlerle ve diktatörlerle iş gördük, çalıştık ve bu suretle kamuoyunu karşımıza aldık. Arap halklarını, diktatörleri destekleyerek kendimize düşman ettik' demişti. 'Huylu huyundan vazgeçmez' misali 18 ay sonra yine eski politikalarına geri dönmüşlerdi. Halka verdikleri göstermelik destek veya rüşvet dönemi gayet kısa sürmüştür. 18 ay sonra eski alışkanlıklarına geri dönmüşler ve istibdadın arkasına dizilmişlerdi. Daha koyusu gelmiştir. Sisi istibdadı Mübarek istibdadını aratmıştır! Mürsi iktidarının devrilmesinde sadece ABD değil İsrail de sorumludur. Demokrasiyle övünenler kampı hep birlikte ona ihanet etmişlerdir. 'Dünyanın en kalabalık demokrasisi' sıfatıyla anılan Hindistan, İslam düşmanlarının ve nazizme özenenlerin ve aşırı sağcıların bineği olmuştur. İstibdat çölünde bir demokrasi vahası olarak anılan İsrail Gazze'de soykırım uyguluyor. Hayat hakkını müsadere eden bir rejim hürriyet hakkı tanır mı? Bahşetse ne olur? Öldükten sonra hürriyet! Hint demokrasisi ile İsrail demokrasisi birbirlerine ne kadar da yakışıyorlar! Bir yastıkta kocasınlar! Demokrasiler züyuf yani sahte çıktı. Modi ile Netanyahu da birinci sınıf kalpazan çıktılar. İnsan hayatını hiçe sayan bir demokrasi gerçek demokrasi midir? Aksi takdirde Hitler ve Stalin'i de demokrat saymamız gerekecek!

İsrail milli güvenliği adına bölgede bütün demokrasilere ayar veriyor. İfade hürriyetini kısıtlıyor veya yok ediyor. Söz gelimi Mısırlı ünlü vaiz Muhammed Mütevelli Şaravi Mısır resmi tv kanalında program yapmaktadır. Daha doğrusu tefsir yapmaktadır. Netanyahu şapkadan kuş çıkartır gibi Tevrat metinlerinden katliam emri çıkartmasına rağmen İsrail'i yönetenler Şaravi'nin hakikat dolu konuşmalarına tahammül edemezler. Şaravi'nin konuşmalarını Sedat yönetimine jurnallerler. Bir ara Şaravi Sedat kabinelerinden birinde vakıflar bakanlığı da yapmıştır. Şaravi klasik bir alimdir ve tefsiri yediden yetmişe bütün Mısırlıları ekrana kilitlemektedir. İsrail bunu kıskanır.

Benzeri bir vaka da ünlü doktor ve mütefekkir Mustafa Mahmut'un başına da gelir. Televizyonda 'El İlmi ve'l İman/Bilim ve İman' adlı programın yanında kimi Mısır gazetelerinde de makaleler yazmaktadır. Okur-yazar her Mısırlı onun bir kitabını okumuştur. Çekici ve yenilenmiş bir üslup sahibidir. Halk onun yazılarından veya televizyon yorumlarından ne kadar hoşlanıyorsa yetki ve etki sahipleri o derece gıcık oluyorlardı. Ağrımayan başlarını ağrıtıyordu.

Mustafa Mahmut sürekli olarak sansürle boğuşur. Özellikle İsrail'le ilgili yazıları devlet erkini rahatsız etmektedir. Mübarek'in danışmanı Üsame el Baz altın makasını alarak Mustafa Mahmut'un yazı yazdığı gazete yöneticileriyle görüşmeye gider ve yazılarına sansür konulmasını ister. Onun ötesinde yazılarına ara verirler. Zira İsrail'i rahatsız etmektedir. Onlara göre bu yazılar nefreti körüklemektedir! Avusturya'da ikamet eden Filistin asıllı Adnan İbrahim sansür ve yazılarının engellenmesi nedeniyle Mustafa Mahmut'un kahrından öldüğünü söylemiştir. Acı bir tablo. Lakin yazarı hayatta tutan atar damar, yazı hayatıdır. Bu da elinden alınmıştır. Ondan da bildiğini yutmasını ve kaypak olmasını beklerler. Bu durum yazara ağır gelmiştir. El İlmu ve'l İyman programı da sürekli olarak Ezher'in veya yayını takip eden komisyonunun sansürüne takılmaktadır. Sansür yiyen Ezher mer'i yönetim adına sansür de uygulamaktadır.

Ezher'in geri çektiği beyanname de bu tarz bir sansürdür. Ezher Şeyhi Ahmet Tayyip tarafından görüşmelerin selameti için çağrının geri çekildiği duyurulmuştur. Nerede müzakerelerin selameti veya müzakerelerin selametine ne oldu? Olan Ezher'in açıklamasına oldu. Elbette büyük bir skandal! Şipşak geri çektiler! Lakin bu geri çekmeyle birlikte görüşmelerin seyrinde bir değişiklik olduysa, ne ala? Ne gezer! Bu sansürün akabinde Katar ve Mısır heyetleri müzakerelerin ve görüşmelerin sonuçsuz kaldığını duyurmuştur. Onun ötesinde Trump ile Netanyahu pişkince suçu Hamas'a yüklemiş ve örgütü tehdit etmişlerdir.

Görüldüğü gibi istibdat, hakkın dile getirilmesini ve söylenmesine mani oluyor. İslam alemi istibdadın gölgesinde boğuluyor. Bu istibdat rejimlerine hadis diliyle cebabire, zorba rejimler denilmektedir. İstibdadın görünmez ve kahredici yüzleri var. Bunun etkilerinin bir kısmını Gazze'de görülmektedir! Demokrasi ve hürriyet diyenler bu ortamı önce kendileri boğuyorlar. Arap istibdadı ile Yahudi istibdadı kardeşçe geçinip gidiyor, birbirini besliyor! Birbirlerinden besleniyorlar! Ümmet hür olmadıkça Gazze ve Aksa esir olarak kalmaya mahkumdur!

Mustafa Özcan