VAV TV CANLI YAYIN
Ahmet Ağırakça

Davud‘un (as) Cihadı ve Peygamberliği

29.10.2025

Biz peygamberlerin (bazı görev ve özelliklerinden dolayı) kimini kiminden üstün kılmışızdır; (örneğin) Dâvûd'a Zebûr verdik. (İsrâ', 17/55)

Hz. Musa'dan sonra gelen İsrailoğulları peygamberlerinin önde gelen ve kendisine münzel kitap olarak Zebûr'un verildiği peygamberdir. Davud isminin anlamı "çok sevilen kişi, herkesin göz bebeği" anlamına gelmektedir.

Kur'ân-ı Kerim'de Hz. Dâvûd'la ilgili doğrudan veya onun hakkında işaretler olan anlatımlar birkaç sûrede geçmektedir. Onun Câlut'u (Golyat'ı) öldürmesi ve o dönemde bu devletin başında bulunan Talut'un vefat etmesinden sonra krallık görevi ile görevlendirilmesi hadisesinden sonra hakkında bilgilere sahip bulunmaktayız. Aynı şekilde Kur'ân-ı Kerim ona hikmetin verildiğinden, Zebur'un indirildiğinden, dağların/kuşların onunla birlikte tesbih ettirildiğinden ve demirin kendisi için yumuşatıldığından, güçlü bir kul olduğundan ve hatalı olduğunu düşündüğü konularda sürekli olarak çokça tövbe ettiğinden bahsedilmektedir. Ayrıca Hz. Dâvûd ile Hz. Süleyman'ın birlikte hüküm verme örneğinden de bize bilgi verilmiştir. Bu konuların tümüyle ve diğer hususlarla ilgili ayetler, Hz. Dâvûd'un (as) peygamberliği, krallığı, ibadet hayatı, takvası ve tövbesi ile mucizeleri hakında bilgilerimizi oluşturmaktadır.

Hz. Dâvûd (as), Hz. Yakub'un neslinden gelen on iki kolundan bir olan Yahuda Sıbtının ileri gelenlerinden Yesse'nin oğludur. Onun Hz. İbrâhim'e kadar varan şeceresi Kitâb-ı Mukaddes'te ve İslâm Tarihi ana kaynaklarında kaydedilmektedir. Hz. Dâvûd'un, Yesse'nin en küçük evladı olduğu kaydedilir.[1]

Kur'ân-ı Kerîm ve hadislerde Hz. Dâvûd'un çeşitli özellikleri belirtilmekle beraber gerek soy kütüğü gerekse hayat hikâyesiyle ilgili ayrıntılı bilgi yoktur. Zaten Kur'ân-ı Kerim bu gibi ilgileri fazla önemsemez ve hidayet kaynağı olarak da bunlara yer vermeyi gerekli görmediğini biliyoruz. Bu konuda diğer İslâm Tarihi ve Tefsir kaynaklarında yer alan bilgiler İsrâiliyât türünden olup tarihçilerin Ahd-i Atîk'ten aldıkları bilgiler olduğunu düşünüyoruz.[2]

Kur'ân-ı Kerim, peygamberlerin tevhid inancını insanlara öğretmeleri uğruna verdikleri mücadelelerini anlatırken, genel olarak onların tebliğ usullerini, tatlılıkla insanlara öğütler verip Allah'a iman ederek sadece ona ibadet etmelerini anlatıp tebliğatlarını yapmışlardır. Kur'ân-ı Kerim, nebi ve Rasulllerin bu tebliğ ve daveti yaptıkları ortam ve toplumlarda karşılaştıkları büyük sıkıntılardan, acılarından, uğradıkları saldırılardan, zorunlu hicretlerinden, güçlü orduları olan hükümdarlara nazaran bir orantısız güce sahip oldukları için onların zayıflıklarından bahseder. Peygamberler ve onlara tabi olanlar Allah rızasını kazanmak için insanları hakka ve imana davetleri sırasında karşılaştıkları işkence, zorluk ve eziyetlerle hakaretlere sabretmeyi tercih etmiş ama mücadelelerinden asla vazgeçmemişlerdir. Zaferi, güçlülüğü, hükmetmeyi önemsemeyerek çok büyük orduları olan hükümdarlara karşı mücadelelerini sürdürmüş tebliğ ve davetlerinden asla taviz vermemişlerdir.

Yüce Rabbimiz bize Hz. Davud'un (as) mücadelesi hakkında bilgi verirken onun sabırlı olduğunu haber vermektedir: Özellikle de Rasulullah'tan (sav) önce gelip geçen bu peygamberlerin verdiği mücadele ve sabırlarından söz edilerek müşriklerin onlara verdiği eziyetlere karşı nasıl sabretmesi gerektiği öğretilmiş ve tavsiye edilmiştir: "(Rasulüm Muhammed!) Şimdi sen onların söylediklerine karşı sabret de güçlü-kuvvetli kulumuz Davud'un sabrını ve mücdelesini) hatırla. Çünkü o, (her konuda Allah'a) zikir ve tesbih ile yönelmişti." (Sad, 38/17).

Kur'ân-ı Kerim, iman etmeyip küfrü tercih edenlere kendi irade ve tercihlerini kullanarak dünya hayatının zevklerini yaşamaları ve ellerindeki nimetleri hoşlanarak kullansınlar, onunla kısacık dünya hayatı boyunca oyalansınlar diye o zalim hükümdar ve etrafındakileri kendi hallerine terk etmiştir. Bu küfür içinde yüzen toplum ve kitleleri sürekli uyaran ve tevhid inancına davet eden Peygamberler ve onlara tabi olanlar ise bu mücadele sırasında ızdırapları sona ermeyecek gibi sabırla direnmişlerdir.

İlahî hikmetin ve Kur'ân'ın bize öğretmek istediği ders ve mesajlar, son derece eğitici bilgilerdir. Peygamberler ve onlara iman edenler, bu mücadele sırasında küfür sistemlerinin ve hükümdarların, hâkim sınıf ve kabilelerin zulmü karşısında acziyete düşmeyip sabırdan kaçmamak üzere tam bir teslimiyetle direnerek Allah'a tevekkülle davetlerini sürdürmüşlerdir.

Bu sabrı gösteren müminler için gerçekten de zafer her zaman yakın olmuştur. Zaman zaman tam anlamıyla zafer elde edemeyen nebiler olmuşsa da en azından görevlerini yerine getirmiş, uhrevî mükâfatlarını kazanmış ve az da olsa bir grup insanı hidayete ulaştırmışlardır. Bunlara cennet nimetleri bol bol verilecek, iman ve İslam'ın düşmanları mağlup olup uhrevi azaba maruz kalacaklardır.

İşte Hz. Davud (as) binbir sıkıntıdan sonra tevhidin düşmanlarını mağlub edip Allah'ın razı olacağı bir yönetime ulaşmıştı. Allah'ın indirdiği semavî kitaplardaki vahyî hükümlerle hükmeden bir yönetimin insanları mutlu bir hayata kavuşturacağı muhakkaktır. Ancak böyle bir yönetim biçimi büyük sorumluluklar ister. Çünkü ilahi sistem adaleti temel bir ilke olarak kabul eder. Bu ilkelerin gerçekleştirilmesinde ilim, tecrübe, güç, kadro, kaynak ve daha nice hayatî unsurlar gerektirir. Hz. Davud'a indirilen Zebur'daki ilahi hükümler insanların hayatında uygulanmak üzere indirilmiş ve bu hükümdar nebinin yönetimindeki toplum Allah'ın razı olacağı bir toplum olması için risaletin gereği tebliğ ve davetler yapılmıştır.

Bütün bunları düşündüğümüzde "İslâmî yönetim yeryüzünde uygulanmalıdır" söyleminin sırları anlaşılmış olur. Aynı şekilde Hz. Peygamber Muhammed'in (sav) Mekke'deki zorlu işkencelerle dolu on üç yıllık sıkıntılı hayatının ardından Medine İslâm ve ümmet toplumuna kavuşmasının da hikmetleri budur. Mısır yönetiminde kendisine pay verilen ve hükümdarın yanı başında en üst düzeyde görev yapan Hz. Yusuf'a yıllarca süren zindan hayatına karşılık verilmesi davetin samimiyetle yapılmasının sırrı ve mükafatlarıdır.

" Haberiniz olsun ki Biz Dâvûd'a ve Süleyman'a bir ilim verdik. İkisi de "Bizi mümin kullarının pek çoğuna üstün kılan Allah'a hamdolsun" dediler." (en-Neml, 27/15).

Allah her bir peygamberine farklı ilimler ve kabiliyetler lütfetmiştir. Hz. Davud'a verilen demiri kullanma ve onun elinde yumuşatan yüce Allah'tır. Ayrıca çok az kimseye nasip olan güçlü bir ordu ve bir devletin hükümranlığı verilmiştir. Baba-oğul olan bu iki peygamber insanlığa farklı bilgileri miras olarak bırakmışlardır.

Kendilerine Kitap verilen peygamberler diğer peygamberlere nazaran daha büyük sorumluluklar yüklenmişlerdir. Yukarılarda anlattığımız gibi, Hz. Yakub'un (as) diğer adı İsrail idi. Hz. Yusuf ve Hz. Musa İsrailoğulları peygamberleri idiler. Bunlara aynı soydan gelen Hz. Davud ve onun ardından Hz. Süleyman nübuvvet görevi ile görevlendirilmişlerdir. Hz. Davud'a verilen Zebûr daha çok Tevrat'ın mütemmimi mahiyetinde olup ahlâki metinlerden ibaretti. O da kendinden önceki peygamberler gibi, Hz. Musa'nın şeriatıyla amel ediyordu. (devam edecek)

Ahmet Ağırakça


[1] Taberî, Târîhu'l-ümem ve'r-rusul, I, 476.

[2] Bu konuda bk. Ebu Ishak Ahmed İbn Muhammed es-Sa'lebî , Kısasu'l-enbiyâ' Arâisu'l-mecâlis el-Havi min ahbâr nefâisu'n-nefâis, Matbaatu Atıf ve veledihi, Kahire 1301/1884, s, 160 vd.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.