İnsanlığı kurtardı!

Şarbon ve kuduz aşısını buluşuyla üne kavuşan Fransız mikrobiyolog ve kimyager Louis Pasteur, insanlığın hayatını değiştirir. Bazı hastalıklara karşı bağışıklığa dayanan çalışmaları ve kristaller üzerindeki kuram çalışmaları ile dünya çapında ün kazanır. Özellikle antraks (şarbon) adı verilen, sığır ve koyunlarda ortaya çıkan bulaşıcı hastalık, onun geliştirdiği aşı tekniğiyle çözüme kavuşur.

Yayınlanma Tarihi: 17.10.2017 00:00 Güncelleme Tarihi: 17.10.2017 11:22

Pasteur'ün kuduz aşısını 1885 yılında uygulamaya koymasıyla, Sultan II. Abdülhamid Hân, hemen İstanbul'da bir Kuduz Hastanesi (Dârü'l-Kelb Tedavihanesi) açılması için harekete geçer ve hastane 2 yıl içerisinde inşa edilir.

PASTEUR ENSTİTÜSÜ'NDE STAJ

Aynı zamanda ilk mikrobiyologlarımızdan olan Miralay Dr. Hüseyin Remzi Bey (1839-1896) 1886 yılında, kuduz aşısının bulunuşundan hemen bir yıl sonra Zoiros Paşa ve Veteriner Hüseyin Hulki beylerle birlikte Paris'e gönderilerek Pasteur Enstitüsü'nde staj görürler.

Oradan döndükten sonra da Kuduz Hastanesi'nde görev yaparlar. Pasteur'ün yanında yaptığı çalışmalar hemen meyvesini verir ve Hüseyin Remzi Bey, 1888-89'da Kuduz Aşısı adlı bir kitap yazarak hem Paris'te gördüklerini anlatır, hem de aşı hakkında ülkemizde ilk bilimsel bilgileri verir.

MECİDÎ NİŞANI VE MADALYA

Hüseyin Remzi Beyin yazdıklarına göre, Pasteur'le ilk görüşmelerinde Sultan Abdülhamid Hânın Pasteur Enstitüsü adına gönderdiği 10 bin altın Frank para armağanı ve Pasteur'ün şahsına da Mecidî Nişanı ve madalya, ünlü bilim adamına takdim edilir. Pasteur de Osmanlı misafirlerini gayet iyi karşılar.

Hüseyin Remzi Beyin bu gerçekten de oldukça "erken' sayılan çalışması, Süheyl Ünver'in verdiği bilgilere bakılırsa, Pasteur'ün damadı Rene Vallery-Radot'nun kitabından daha önce çıkmıştır ve bu yönüyle eser, Pasteur hakkında sağlığında çıkan "ilk inceleme' unvanını taşır.

VEREM MİKROBU VE TÜBERKÜLİN İLÂCI

Sultan II. Abdülhamid Hân tababete olan alâkası Pasteur'le sınırlı kalmamış, verem mikrobunu ve bir süre sonra da tüberkülin ilâcını bulan Dr. Robert Koch'un da ilk kapısını çalanlar arasında Sultan'ın gönderdiği Osmanlı doktorları yer alır. Bu defa Berlin'e, Koch'un yanına gönderilen heyette; Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye öğretmenlerinden Hüseyin Hulki Bey de bulunmuştur. Hulki Bey, Berlin Hatıraları (1889) adlı kitabında Koch'la konuşmalarını, Koch'un lepra (cüzzam) ile tüberküloz (verem) arasındaki ilişkiye dair sözlerini, Berlin'de ziyâret ettikleri çeşitli tıbbî merkezler ile tabipleri de anlatır. (Tarih Arşivi)

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.