Uzmanlardan Kritik Uyarı: Her 4 Yetişkinden 1'inde Karaciğer Yağlanması Var
Türk Gastroenteroloji Derneği (TGD) tarafından Antalya’da düzenlenen 42. Ulusal Gastroenteroloji Haftası’nda bir araya gelen uzmanlar, toplum sağlığını tehdit eden sindirim sistemi hastalıklarına dikkat çekti. Kongrede, obeziteden reflüye, mide koruyucularla ilgili doğru bilinen yanlışlardan bağırsak mikrobiyotasına kadar pek çok kritik konu masaya yatırıldı.
Türk Gastroenteroloji Derneği tarafından her yıl düzenlenen ve alanında Türkiye'nin en kapsamlı organizasyonu olan Ulusal Gastroenteroloji Haftası, bu yıl 42. kez gerçekleştirildi. Antalya Kemer'deki bir otelde "Sağlık İçin Harekete Geç" temasıyla düzenlenen kongreye, Türkiye'den yaklaşık 300, yurt dışından ise 20 bilim insanı konuşmacı olarak katıldı. Toplam 1440 katılımcının yer aldığı etkinlikte TGD Başkanı Prof. Dr. Ayhan Hilmi Çekin moderatörlüğünde düzenlenen basın toplantısında önemli mesajlar verildi.
"Sessiz ve Sinsi İlerliyor"
Kongre Başkanı Prof. Dr. Dilek Oğuz, karaciğer yağlanmasının küresel bir salgın haline gelen obeziteyle paralel olarak arttığına dikkat çekti. Hastalığın sessiz ve sinsi ilerlediğini vurgulayan Prof. Dr. Oğuz, şu uyarılarda bulundu:
"Alkol, obezite ve şeker hastalığı karaciğeri yağlandıran temel faktörler. Günümüzde her 4 yetişkinden 1'inde karaciğer yağlanması görülüyor. Obeziteden kurtulmak için yaşam tarzımızı değiştirmemiz şart. Kilosunu düzenli veren ve beslenmesini düzelten kişilerde karaciğer yağlanmasının gerilediğini gözlemliyoruz."
Türkiye Nüfusunun Yüzde 30'u Obez
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Cindoruk, obezitenin dünya genelinde 1 milyardan fazla insanı etkileyen bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirtti. Türkiye nüfusunun yüzde 30'unun obezite sorunu yaşadığını ifade eden Cindoruk, "Ne kadar az yersek, obez olma ihtimalimiz o kadar azalır" dedi.
Tıp dünyasında anti-obezite ilaçları konusunda son 10 yılda önemli gelişmeler yaşandığını belirten Cindoruk, cerrahi ve endoskopik yöntemlerin yanı sıra asıl koruyucunun dengeli beslenme ve spor olduğunun altını çizdi.
Bağırsak Dostu Menü: Turşu, Tarhana ve Sarımsak
Bağırsak sağlığının bağışıklık sistemi ve kanser gelişimi üzerindeki doğrudan etkisine değinen Kongre Sekreteri Prof. Dr. Özlen Atuğ, beslenme alışkanlıklarının önemine vurgu yaptı.
Prof. Dr. Atuğ, "Bağırsak mikrobiyotasının bozulması kanser riskini artırıyor. Lifli gıdalar ve sağlıklı yağlar tüketmeliyiz. İşlenmiş et, rafine şeker ve paketli gıdalardan kaçınmalıyız. Özellikle turşu, tarhana, sarımsak gibi probiyotik ve prebiyotik açısından zengin gıdaları soframızdan eksik etmemeliyiz" diye konuştu.
Mide Koruyucular Hakkında "Yanlış Algı" Uyarısı
Prof. Dr. Salih Boğa ise halk arasında "mide koruyucu" olarak bilinen proton pompa inhibitörleri (PPİ) hakkındaki endişelere açıklık getirdi. Hastaların ilaç yan etkilerini yapay zekaya sormasıyla oluşan bilgi kirliliğine dikkat çeken Boğa, şunları söyledi:
"Bu ilaçlar mide asidini azaltarak ülser, reflü ve gastrit tedavisinde kullanılıyor ve bazı ameliyatları literatürden kaldırmayı başarmıştır. Yapılan çalışmalar, mide koruyucu ilaçların böbrek hastalığına yol açmadığını göstermiştir. Ayrıca ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) verilerine göre, bu ilaçların kemik kırığı riskini artırdığına dair bir kanıt bulunamamıştır."
Reflü ve Safra Taşına Karşı "Yaşam Tarzı" Önerisi
Toplantıda söz alan diğer uzmanlar ise şu noktalara dikkat çekti:
-
Safra Kesesi Taşı: Necmettin Erbakan Üniversitesi'nden Prof. Dr. Mehmet Asıl, safra taşının zamanında tedavi edilmezse hayati risk taşıyabileceğini belirtti. Asıl; hızlı kilo kaybı yerine yavaş ve kontrollü kilo vermeyi, lifli beslenmeyi ve bol su tüketimini önerdi.
-
Reflü: Prof. Dr. Altay Çelebi, Türkiye'de her 4-5 kişiden birinde görülen reflünün obezite ve stresle arttığını kaydetti. Çelebi, uyumadan 2-3 saat önce yemenin kesilmesi gerektiğini belirterek; çikolata, kahve, asitli içecekler ve hamur işlerinin sınırlandırılmasını tavsiye etti.
Kaynak: AA, Ayşe Şensoy Boztepe