Osmanlı'dan kaçırılan Troya hazineleri

Troya kazı başkanı Prof. Aslan, Alman tüccar ve arkeolog Heinrich Schliemann tarafından nasıl soyulduğunu yazdığı kitapla anlattı. Osmanlı, Alman arkeolog Schliemann tarafından kaçırılan hazinelerin peşine düşse de uzun süren dava ve yazışmaların sonucunda 2000 sterlin tazminatı kabul etti.

Yayınlanma Tarihi: 27.07.2018 00:00 Güncelleme Tarihi: 27.07.2018 11:20

Troya kazı başkanı Prof. Rüstem Aslan, "Yeni Başlayanlar için Troya" adlı bir esere imza attı. 1988 yılından itibaren, Prof. Dr. Manfred Osman Korfmann tarafından başlatılan kazı çalışmalarına katılan Aslan, kitabında, 1868-1873 arasında Troya kazı alanından Alman tüccar ve arkeolog Heinrich Schliemann tarafından kaçırılan hazinelerin akıbetine de ışık tuttu.

Osmanlı Hükümeti'nin hırsızlık hadisesinden bir ay sonra Schliemann ve kayıp hazinenin peşine düştüğünü aktaran Aslan, yaşananları şöyle kaleme aldı: "Osmanlı konunun araştırılması için Çanakkale'ye müfettiş yollar. Müfettiş İzzeddin Efendi'nin raporu, Schliemann'ın hazineleri üç seferde kaçırdığını ortaya koyar. Çanakkale gümrüğünde Schliemann'dan rüşvet alan kişiler hapis cezasına çarptırılır. Gelişmelerden haberdar olan Schliemann, hazineden çıkan altın ve gümüş parçaların kopyalarını Paris'te gizlice yaptırma olanaklarını araştırır. Eğer eserlerin bir kısmını geri vermesi gerekirse, sahtelerini vererek böylece gerçek hazinelere sahip olacaktır."

1874 yılı Nisan ayında Schliemann'la görüşme çabalarından vazgeçen Osmanlı'nın Atina'da dava süreci başlattığını aktaran Aslan, kitapta şu bilgileri aktarıyor:

"Atina'ya yollanan Müze-i Hümayun Müdürü Anton Déthier, hazineyi geri almak için büyük bir mücadele başlatır. Başlangıçtaki ilk mahkemede yargıç, Schliemann'ı destekleyen tavır izler. Zaten Schliemann, Troya'dan kaçırdığı tüm koleksiyonunu Yunanistan'a verme sözü verir.

HAZİNEYİ SAKLADI

Déthier'in yoğun çabaları sonunda Yunanistan Kraliyet Mahkemesi daha önceki kararı iptal ederek, hazineye ihtiyati tedbir alınmasına karar verir. Öte yandan Déthier, hafiye tutarak Schliemann'ın evini gözetlettirmektedir. Schliemann, davayı kaybetme ihtimaline karşı, hazineyi bir kez daha saklar çünkü bu durumda ya hazinenin yarısını geri verecek ya da tahmini değerinin yarısı karşılığında tazminat ödeyecektir. Yetkililer koleksiyonu haczetmek üzere geldiklerinde hiçbir şey bulamazlar çünkü Schliemann hazineleri bilinmeyen bir yere saklamıştır. Schliemann, Atinalıları bu mirastan yoksun bırakır ve mirasçı olarak Louvre Müzesi'ni tayin eder. Osmanlı Hükümeti, davanın uzaması ve sonunda davadan eli boş dönmek istememektedir. Uzun yazışmalar sonunda, dava 12 Nisan 1875'teki duruşmayla sona erer. Osmanlı İmparatorluğu 50 bin frank (2000 sterlin) tazminatı kabul eder."

'RUSLAR VEREBİLİR'

Prof. Aslan, şunları söyledi:

"Schliemann, hazineleri 1 yıl evinde sakladıktan sonra 1876'da İngiltere'deki Tim Alert Müzesi'nde sergilenmesine öncülük ediyor. Schliemann, hazineleri 1884'te Berlin Arkeoloji Müzesi'ne bağışlıyor. II. Dünya Savaşı'nın sonunda Rus işgaline uğrayan Berlin'deki hazineler savaş ganimeti olarak Moskova Pushkin ve St. Petersburg Hermitage Müzeleri'ne götürülüyor. Bu eserlerin iadesi için girişimler başlatılmalı. Troya Müzesi açıldıktan sonra Ruslar nezaketen eserleri bize iade edebilir. Hukuki girişimlerden ne kadar sonuç alınır belirsiz."

"Yalnızca kırık bir çömlekle gidemem"

Aslan'ın kitapta Schliemann'ın Troya'da ilk kazıyı yapan Frederick Calvert'e yazdığı mektuba da yer verdi: "Schliemann 1873 yılında 150 işçiyle başlattığı kazılarda büyük bakır bir kap bulur. Bunun arkasında altın olduğunu anlar. Bulduğu her şeyi dikkat çekmeden kulübesine saklar. Ancak bir işçi Osmanlı adına kazıyı gözlemleyen Amin Efendi'yi uyarır. O da Schliemann'dan sandıklarını ve dolaplarını açmasını ister. Schliemann bunu yapmayı reddederek temsilciyi dışarı attırır. Amin Efendi, durumu yetkililere bildirmek için Çanakkale'ye gittiği sırada, Troya'da ilk kazıyı yapan Frederick Calvert'e "Türk bekçi evinde arama yapacak. Bu yüzden size 6 küfe ve bir torba göndermek istiyorum. Köylülerin atlarını alamam. Bu yüzden küfeleri taşımam gerektiğinde, lütfen bana üç atınızı üç saat için ödünç verin... Burada 100 bin frank harcadıktan sonra yalnızca küçük kırık bir çömlek alıp gidemem."

Milliyet

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.