Türkler Irak’a Emevilerle geldi

Irak’ta Araplar ve Kürtlerden sonra ülkenin üçüncü önemli halkı Türkmenlerin bölgeye yerleşmesi Emeviler dönemine dayanıyor. Abbasiler döneminde ok atmada ve kılıç kullanmada oldukça usta olan Türkler için “Samara” adında bir de şehir inşa ediliyor.

Yayınlanma Tarihi: 30.10.2017 00:00 Güncelleme Tarihi: 30.10.2017 12:41

Birinci Dünya savaşı sonrasında, Türkiye'nin bölgedeki haklarından vazgeçmesiyle Irak Türkmenleri'nin zorlu yılları da başladı. Zaman zaman katliamlara, göçlere ve asimilasyona maruz kaldılar; bombalı tuzakların, canlı bomba saldırılarının hedefi oldular. Irak'a 674 yılında gelen Türkler, zaman içinde vatan edindikleri topraklarda haymatlos durumuna düştüler. Yaşadıkları toprakların asli unsurlarından olan ancak azınlık muamelesine tabi tutulan Türkmenlerin yüz yıllık çilesini Milliyet yazdı. Hepsi alanında uzmanlaşmış tarihçi, siyasetçi, dernek başkanı ve sanatçı olan; birbirinden kıymetli kişilerle, tarihi bin beş yüz yıl önceye dayanan Irak Türkmenlerinin izi bu yazıda.

ŞEHİR İNŞA EDİLDİ

Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Irak'ta Araplar ve Kürtlerden sonra ülkenin üçüncü önemli halkı Türkmenlerin bölgeye yerleşmesi İslam'ın daha ilk yıllarına Emeviler dönemine dayanıyor. İkinci göç hareketi Abbasiler dönemine denk geliyor. Hilafet merkezini korumakla görevlendirilen Türkmenler Irak'ın çeşitli kesimlerine yerleştiriliyor. Ok atmada ve kılıç kullanmada oldukça usta olan Türkler için "Samara" adında bir de şehir inşa ediliyor. Abbasi ordusunda görev almak üzere 755 yılında Horasan valisi Fazl bin Yahya el-Bermeki 20 bin Türk savaşçısını Irak'a gönderiyor.

TÜRKMENLER 'BERDELİ AĞZI' KONUŞUR

Türkmenlerin Türkçelerinin Oğuz grubundan olduğunu vurgulayan Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Türkmenler genellikle "Berdeli ağzı" dediğimiz bizim Urfa, Halfeti bölgesindeki şiveyi andıran bir Türkçe konuşurlar. Irak bölgesindeki Türkçe ise daha çok Güney Azerbaycan şivesini andırır. Bu çevrede edebiyatımızda klasikleşen en muhteşem sima ise Fuzuli'dir" diyor.

SAVAŞÇI TÜRK GÜCÜ

Tarihin karanlık dehlizlerine indiğimizde görüyoruz ki, Türklerin Irak'a gelişiyle nüfusları Abbasi döneminde ve özellikle Halife Me'mun ile Halife Mu'tasım'ın iktidarlarına denk gelen yıllarda yaşanan bir takım siyasi gelişmelere doğru orantılı olarak artıyor. Halife Me'mun'un tahta oturmasında büyük rol oynayan Türkler, Bağdat'a yerleştiriliyor. Abbasilere cephe alan Şii Araplara karşı hilafet makamını savunmaya çalışmak için, Me'mun'un da Türkler'in savaşçı gücüne başvuruyor ve Türkistan'dan sürekli yeni kuvvetleri hilafet merkezi olan Bağdat'a getirtiyor.

YENİ DEVİR BAŞLATTILAR

Tarihçilerin sıklıkla bahsettiği üçüncü Türk akını ise Selçuklular döneminde vuku buluyor. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey'in ordusuyla 1055 yılında Irak'a girmesiyle üçüncü Türk akını da gerçekleşiyor. Bu dönem tarihçiler tarafından, Irak'ın en önemli devirlerden biri kabul ediliyor. Osmanlı ve özellikle Ortadoğu tarihi konusunda uzman, dünya tarihçilerinin görüşlerine başvurduğu Prof. Dr. İlber Ortaylı, Irak topraklarındaki 1300 yıllık Türk varlığı hakkında, tarih kitaplarında okutulmayan, daha önce duymadığımız bilgileri veriyor.

ALPARSLAN'IN GÖZÜ MISIR'DA

Ortaylı, "Büyük bir imparatorluk ordusu, bizzat Romen Diyojen karşısındaydı. Büyük Selçuklu Hükümdarı Sultan Alparslan bu orduyu yendi, Malazgirt'te. Doğu Anadolu'nun kapıları açık, Türkler ilerleyebilir. Fakat daha önce Anadolu'ya bazı gruplar girmişti, Danişmendler grubu bunlardan biri. Sivas'a kadar ilerlemişler. Evet, kapılar açıldı ancak, Selçukilerin asıl hedefi Bizans'ın orta ve batı bölgeleri değil. Sultan Alparslan'ın gözü, Anadolu'dan çok Mezopotamya, Suriye, Filistin ve ana hedefi olan Mısır'da. Bu bölgeler o zaman fevkalade zengin bölgeler, bütün kervan yollarının geçtiği, üretimin bol olduğu yerler. Sultan Alparslan imparatorluğunu İran'dan sonra genişletmek ve Anadolu'ya bağlamak istiyor. Akdeniz'e de oradan çıkacak" diyor. Türk iskanının önemli bir özelliğinin olduğunu; ordu, şehirli eşraf, köylüler ve onlardan evvel de aşiretlerin geldiğinin altını çizen Ortaylı, "Anadolu'da Bizans döneminde böyle aşiret yerleşmeleri yok. Bunlar ilk defa Türklerle oluyor ve bu sayede yerleşip tutunmaları daha kolay oluyor. Anadolu çok çabuk Türkleşti" diyor.

BÜYÜK SELÇUKLU DÖNEMİ

Sultan Alparslan döneminde, yani 11. asrın sonunda ve 12. asrın başında bugünkü Suriye'nin bir kısmıyla Filistin'e kadar olan kısım ve Mezopotamya'nın yarısı ile Kerkük, Erbil, Musul vadisi, Halep civarı Türklerin yerleştiği bölgeler olarak karşımıza çıkıyor. Ortaylı, "Anadolu'dan evvel Türkler buralara yerleşmişti. Selçuklu devrinde de, Büyük Selçuklu Devleti'nde, Atabeylikler döneminde de bu devam etti. Fakat Türklerin kesin yerleşmesi doğrudan doğruya Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun nüfuzuyla olmuştur" diye vurguluyor.

ATABEYLİKLER DÖNEMİ

Dikkatle incelenmesi gereken diğer nokta ise Selçuklulardan sonra Türk nüfusunun Atabeylikler döneminde artış göstermesi. Musul merkezli "Zengi" olarak bilinen Musul Atabeyliği (1124-1223) ve bölgede hakimiyet sağlayan Erbil merkezli Beğtiginliler Erbil Atabeyliği (1144-1232), Hamrin Dağları ile Hanekin dolaylarındaki Türkmen İyvaki Beyliği ile Kerkük'te hüküm süren Kıpçak Beyliklerinin güçlü yönetimleri sırasında Türklerin bölgeyi "devlet" kabul ettiği ve Türk nüfusunun hızla artış gösterdiği tarih kaynaklarında yer alıyor.

'SAFEVİLERDEN ELE GEÇİRİLDİ'

Prof. Dr. Ortaylı, bugünkü Irak'ın Birinci Cihan Harbi'nden sonra Ortadoğu'da Osmanlı İmparatorluğu'nun 400 yıllık hâkimiyetinin bitmesiyle ortaya çıkan ülkelerden biri olduğunu belirtiyor ve şöyle diyor; "Belki Irak açısından süreyi biraz daha kısaltmamız gerekebilir; çünkü Yavuz Sultan Selim, bugünkü Güneydoğu Anadolu topraklarının bir kısmını, Suriye, Filistin, Ürdün ve Mısır'ı almıştı. Gene Çaldıran Zaferi'yle bugünkü Musul ve çevresini, Mısır eyaletini 1514'te imparatorluğa katmıştı. Ancak Bağdat (1534) ve Basra (1546) ise Kanuni Sultan Süleyman devrinde alınmıştı. Her ikisi de Safevilerden ele geçmiştir."

ATABEYLİK

Atabeylik kelimesi, "Baba" anlamına gelen "Ata" ve "Şehzade" anlamına gelen "Bek" kelimesinden oluşmuştur. Bu adı Selçuklu sultanları, çocuklarına eğitim veren kimselere vermiş. İslam dünyasında Selçuk hükümdarları atabeylikler sayesinde tanınmış. Tarihte, Irak atabeyliklerinin en önemlisi 1128 yılında kurulan Musul Atabeyliği olduğu görülüyor.

'IRAK'TAKİ TÜRK NÜFUSU 2 MİLYONDAN AZ DEĞİL'

Nüfus sayımı yapılmadığı için Kuzey Irak'taki Türk nüfusuyla ilgili kesin ve resmi bilgilere sahip değiliz. Ancak Prof. Dr. Ortaylı, konuyla ilgili şunları söylüyor: "Kuzey Irak'taki Türk nüfusu 2 milyondan az değildir. Bunu yerli-yabancı bütün gözlemciler bildiriyorlar."

İLBER ORTAYLI KİMDİR?

Avusturya Bregenz'de bir göçmen kampında Kırım Tatarı bir ailenin çocuğu olarak 1947 yılında dünyaya gelen Prof. Dr. İlber Ortaylı, ilk, orta ve lise ve üniversite öğrenimini İstanbul ve Ankara'da tamamladı. Ankara Üniversitesi'nin Siyasal Bilgiler Fakültesi ile Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tarih bölümünü bitirdi. "Osmanlı İmparatorluğu'nda Alman Nüfuzu" adlı çalışmasıyla 1979'da doçent, 1989'da profesör oldu. Viyana, Berlin, Paris, Princeton, Moskova, Roma, Münih, Strazburg, Yanya, Sofya, Kiel, Cambridge, Oxford ve Tunus üniversitelerinde misafir öğretim üyeliği yaptı. Halen Galatasaray Üniversitesi'nde tarih dersleri veriyor. Osmanlıca, Kırım Tatarca, Arapça, Farsça, Almanca, Fransızca, İtalyanca, Latince, Yunanca, Rusça, Slovakça, Romence, Sırpça, Hırvatça ve Boşnakça bilmektedir.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.