Mescid-i Nebevi'nin bölümleri

Hz. Peygamber'in (SAV) inşaatında bizzat çalıştığı Mescid-i Nebevi sadece bir ibadet mahalli değil aynı zamanda bir yönetim merkezi olarak da Müslümanlara hizmet etti. Müfessirler tarafından Tevbe Suresi 108. ayette geçen 'ilk günden takvâ üzerine kurulan mescid' ifadesinin Mescid-i Nebevi yahut Kuba Mescidi için zikredildiği düşünülür. MESCİD-İ NEBEVİ HAKKINDA 20 İLGİNÇ BİLGİ Mescid-i Nebevi'nin incisi: Hücre-i Saadet Esasında Hz. Aişe'nin (RANHA) odası olan bu mukaddes mekan, Resul-i Ekrem'in (SAV) burada vefat etmesinin ardından Hücre-i Saadet olarak anıldı. Burada Hz. Peygamber'in (SAV) dışında Hz. Ebubekir (RANHA) ve Hz. Ömer'in (RANHA) kabirleri de mevcut. Mescid-i Nebevi'nin her yenileme ve genişleme faaliyetinde Hücre-i Saadet en çok hassasiyet gösterilen mekan oldu. Burası dünya üzerinde en çok ziyaret edilen mekanlardan birisi olarak da bilinmekte. Mescid-i Nebevi'nin mihrapları Allah Resulü'nün (SAV) kullandığı bir mihrabı yoktu. Asr-ı Saadet devrinde de Mescid-i Nebevi'de bir mihrap inşa edilmedi. Mescid-i Nebevi'nin ilk mihrabı Ömer b. Abdülaziz tarafından inşa edildi. Evvela sade bir yapıya sahip olan mihrap, sonraki halifelerin ilaveleri ile birlikte görkemli bir hale geldi. Öyle ki mihrabın üzeri bir kubbe ile örtüldü. Yapı 1984 yılında tamamen yenilendi. MESCİD-İ NEBEVİ'NİN BİLİNMEYENLERİ Ömer b. Abdülaziz'in inşa ettirdiği mihrap Mescid-i Nebevi'de bulunan tek mihrab değildi. Hz. Ömer'in (RA) şehadetinin ardından Hz. Osman (RA) maksurede namaz kılmayı adet edindiği için Ömer b. Abdülaziz buraya da bir mihrap inşa ettirmişti. Resulullah'ın gece namazlarını kıldığı noktada da bir mihrap mevcuttu. Teheccüd mihrabının önünde bulunan mihrab ise Fatıma Mihrabı olarak anıldı. Bunların dışında Mescid-i Nebevi'de mezhepler için farklı mihraplar vardı. Bunlardan en meşhuru ise Hanefi Mihrabı idi. Resulullah (SAV) bir kütüğe yaslanarak müminlere vaaz ederdi. Lakin zamanla cemaatin kalabalıklaşması üzerine üç basamaklı bir minber yapıldı. Hz. Ebubekir (RA), Hz. Ömer (RA), Hz. Osman (RA) ve Hz. Ali (RA) Allah Resulü'ne (SAV) olan saygılarından dolayı bu minberin üçüncü basamağına çıkmamışlardı. BİR MEKTEB OLARAK MESCİD-İ NEBEVİ Resulullah'ın (SAV) kullandığı minber 1256 yılında çıkan bir yangında yandı. Bunun üzerine Yemen Hükümdarı Mescidi Nebevi'ye bir minber gönderdi. Memluk Sultanı Baybars bu minberi yeniledi. Sonrasında Sultan Berkuk ve Şeyh el-Mahmudi minber gönderse de bu minber 1481'deki büyük yangında yok oldu. Bunun ardından 1483'de Sultan Kayıtbay mermer bir minberi mescide hediye etmişti. Son olarak Osmanlı Sultanı III. Murad bir mermer minber yolladı. Günümüzde muhafaza edilen minber bu minberdir. Efendimizin (SAV) namaz kıldırdığı dönemde mescid içinde Bilal-i Habeşi'nin (RA) iple tırmanarak çıktığı ve ezan-ı şerifi okuduğu, ismi üstüvane olan bir nokta vardı. Mescid-i Nebevi'nin ilk minarelerini Ömer b. Abdülaziz yaptırmıştı. Bu dört minare yirmi altı metre yüksekliğe sahipti. 716 senesinde Süleyman b. Abdülmelik bir minareyi yıktırdı ve mescid asırlar boyunca üç minare ile hatırlandı. OSMANLI'NIN EFENDİMİZE HÜRMETİNİ GÖSTEREN MESCİD-İ NEBEVİ TAMİRATI 5 Kasım 1481 tarihinde gerçekleşen bir yıldırım hadisesinin arkasından bir minarenin yıkılması üzerine bütün minareler tekrar inşa edildi. Bu minarelerden tek sağ kalanı günümüzde 'reisiyye minaresi' olarak meşhur. 1540 yılında kuzeydoğudaki minare yıkılarak yeniden inşa edildi ve bu minare Süleymaniye olarak anıldı. Sultan Abdülmecid'in gerçekleştirdiği büyük tamirat sırasında isimleri Mecidiye, Babüsselam ve Babürrahme olan üç minare daha yapılmıştı. Suudilerin ilk büyük Mescid-i Nebevi tamiratı sırasında Süleymaniye ve Mecidiye minareleri yıkıldı. Bunların yerine iki minare inşa edildi. 1994 tarihinde ise minare sayısı ona çıktı. Mescid-i Nebevi'nin avlusu Mescid-i Nebevi'nin tarihindeki en büyük düzenlemelerden birisi Emevi Halifesi Velid b. Abdülmelik zamanında olmuştu. Bu tamirat sırasında en çok değişen mekanlardan birisi de mescidin avlusu oldu. Sıcak havalarda avlunun üzerine gölgelikler çekilir ve Müslümanların rahat etmesi amaçlanırdı. Zamanla mescidin büyümesine paralel olarak avlu da büyüdü ve nihayetinde günümüzdeki şeklini aldı. MESCİD-İ NEBEVİ'DE OKUNACAK DUA Mescid-i Nebevi'nin Müezzin Mahfili Mescidin ilk halinde bir mahfil bulunmamaktaydı. Zamanla mekanın büyümesine paralel olarak Hz. Osman (RA), Resulullah'ın (SAV) minberinin kuzeyinde Bilal-i Habeşi'nin (RA) müezzinlik yaptığı noktaya bir müezzin mahfili yaptırdı. Makberiyye adıyla bilinen bu yapı sade bir planda iken Memluk Sultanı Kayıtbay tarafından mermer olarak inşa edildi. Maksure son olarak 1983 yılında Kral Fehd bin Abdulaziz tarafından İtalya'dan getirilen beyaz mermerlerle restore edilmişti. Hicaz'a hakim olan tüm Müslüman devletler Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi'ye çok önem verdi. Özellikle bu hassasiyet ecdadımız Osmanlılar ile zirveye ulaştı. Surre alayları başta olmak üzere kutsal topraklara her sene ciddi emek gösteren Osmanlılar, Mescid-i Nebevi'yi hem en güzel şekilde yenilediler hem de her taşına ehemmiyet gösterdiler.

AKADEMİK

İLAHİYAT

Kur'an

TARİH

EDEBİYAT

SİNEMA

MÜZİK

EĞİTİM

FELSEFE

SOSYOLOJİ

PSİKOLOJİ

GALERİ

LİSTELER

FİKRİYAT TV

ESMA-İ HÜSNA

İSLAM

MÜZİK

FİKRİYAT AKADEMİ

Mescid-i Nebevi'nin bölümleri

Mescid-i Nebevi