Gazze'nin çığlığı beyaz perdede
Gazze bugün yalnızca yıkılmış binaların, açlığın ve susuzluğun adı değil. Aynı zamanda sessiz bırakılan bir hakikatin adı. Sinema perdesine yansıyan üç film, Yüreğini Eline Al ve Yürü, Bir Zamanlar Gazze'de ve Hind Rajab'ın Sesi, işte bu hakikati kendi dilleriyle duyuruyor. Onları yan yana sıraladığımızda, ortaya bir coğrafyanın değil, insanlığın hafızasına işlenmiş büyük bir yara çıkıyor.
➡ Sinema, sadece bir sanat değil; toplumların acısını, derdini ve hakikatini dünyaya duyurma aracıdır. Bu gerçek, en derin şekilde Filistin'de kendini gösterir. Çünkü 1948'de yaşanan Nekbe – Büyük Felaket ile birlikte Siyonist İsrail'in zulmü arttı ve işgalin gölgesinde yaşayan bir halk, varoluş mücadelesini beyaz perdeye taşımaya başladı. 1896 yılında Lumière Kardeşler'in Filistin'e gelişiyle çektikleri "Kutsal Topraklar" isimli dokuz dakikalık film, Yafa sokaklarını, Beytüllahim'in sessiz taşlarını, Kudüs'ün daracık yollarını kayda aldı. Bugün bu film bir belgesel değil, adeta tarihten koparılmış canlı bir parçadır. O anlarda Filistin'de gündelik hayat sürüyordu; kimse birkaç on yıl sonra yaşanacak büyük acıları tahmin edemezdi.
➡ Ne var ki 1948-1967 yılları, Filistin sineması için "sessizlik yılları" oldu. Açlık, sürgün ve yoksullukla boğuşan halk için film çekmek neredeyse bir hayaldi.