Kahve hakkında 20 sıcak gerçek

Kahveyi 1.200 yıl önce Etiyopyalı bir keçi çobanın keçilerinin kırmızı yemişleri yemesi sonucu enerjik olmaları sayesinde bulunduğuna inanılır. Kısa süre sonra halk bu yemişleri kaynatarak kahve yapmaya başladı. 9. yüzyılda İslam uygarlığında yaşayanlar kahve içiyorlardı. Avrupa'ya ulaşması ise 700 yıl sürdü. Ticaretle uğraşanlar ve gezginciler bu popüler içeceği Yemen, Mekke, Şam, Bağdat, İstanbul ile Avrupa ötesine yaymışlardır. Günümüzde her gün dünya çapında 1,5 milyardan fazla kişi 300 olimpik havuzu dolduracak miktarda kahve içmektedir. Olgun kahve çekirdekleri kırmızıdır ve onlara kahve kirazı denir. Kahve, Müslümanların gecenin geç saatlerinde kılınan namaz vaktine kadar uyanık kalmalarını sağlardı. Kapiçino kahvesi adını, Hristiyan Kapuçin keşişlerinin giydiği cüppenin renginden alır. İngiltere'deki kahve evleri 'penny universities'(kuruşluk üniversite) takma adıyla bilinirlerdi. Nedeni ise bu tip yerlerde dönemin parlak zekâlarıyla bir fincan kahve fiyatına sohbet edip onları dinleyebilmenizdi. 'Moka' hem bir kahve çekirdeği hem de 15. Ve 17. yüzyıllarda kahve ticareti merkezi olan Yemen'deki bir limanın adıdır. Kahve, 1600'lü yılların ortalarında Hollandalı tacirler tarafından New Amsterdam'a (günümüzde New York, ABD) getirildi. Yüzyıl sonra kahve, çayı geride bırakarak, Amerika'nın en sevilen içeceği haline geldi. Günümüzde Starbucks'larda en sevilen içecek tall latte(sütlü kahve)dir. Amerika'da kahve sadece Hawaii ve Porto Riko'da yetiştirilir. İslam uygarlığında kahve sade içilirdi. Kahveyi kremalı ve sütlü içme 17. yüzyılda başladı. Günümüzde kahve 65 ülkede yetiştirilir. Petrolden sonra dünyanın ikinci en çok işlem gören maddesidir. Dünyanın ilk kahve dükkânı 1645 yılında İtalya, Venedik'te açıldı. 1700'lerde ise İngiltere'nin Londra şehrinde yüzlerce kahve dükkânı vardı. Kahvenin Osmanlı İmparatorluğu'na gelişi konusunda ise birkaç rivayet vardır. Birincisine göre, 1554 yılında Suriyeli iki girişimci tarafından (Halepli Hukm ile Şamlı Şems) İstanbul'a getirilmişti. Diğer hikâyeye göre ise 1517 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın Yemen Valisi olan Özdemir Paşa, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul'a getirdi. Yemen Valisi Özdemir Paşa, böylelikle Yemen'den getirdiği kahveyi saraya taşıdı. Türk kahvesini, sarayın görkemli salonlarında, 40 kişilik kadrolu kahveci ustaları tarafından özenle Sultan'a servis etti. Harem'de cariyelere doğru kahve pişirme dersleri de bu dönemde başladı. Saray teşkilatına 'kahveci başı' tahsis edilirdi. Kahve gün geçtikçe o kadar çok önem arz ediyordu ki, padişahın içeceği kahvenin suyu bile özel olarak Eyüp tepesi civarındaki Gümüşsuyu'ndan getiriliyordu. Günümüze sade, orta ve şekerli olarak gelen Türk kahvesinin eskiden 40'a yakın demleme çeşidi vardı. Türkler tarafından bulunan yepyeni demleme metodu sayesinde kahve, güğüm ve cezvelerde pişirilerek 'Türk Kahvesi' adını aldı. Kahveyi öğüterek ilk kez hazır olarak kahve severlere sunan Mehmet Efendi, bu yenilik ve kolaylıkla kısa sürede tanınarak 'Kurukahveci Mehmet Efendi' olarak anıldı.