Üsküdar’da Bir Attar Dükkanı
İlk Türk atom mühendisi Ahmet Yüksel Özemre, bir ilim meclisi haline gelen Üsküdar'daki attar dükkanının tarihin tozlu sayfalarına karışmasını engellemek istedi ve 1991 yılında kapanan bu mekanı 1996 yılında kalemiyle ölümsüzlüğe taşıdı. Bu dükkan Özemre'ye göre, ihtiva ettiği envai çeşit baharatın, kokunun yanında güzide isimlere ev sahipliği yapması noktasında da dikkat çekiciydi. Hatıra şeklinde kaleme alınan Üsküdar'da Bir Attar Dükkanı kitabında, dönemin en önemli kültür sanat mekanlarından sayılan bu dükkan, nasıl anlatıldı, müdavimleri kimlerdi, Niyazi Sayın'ın hayatında nasıl bir rol oynadı? Tüm bu soruların cevabını bulmak adına siz Fikriyat okurları için Üsküdar'da Bir Attar Dükkanı'nı inceledik.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan sohbet meclisi geleneği
Malum olduğu üzere Osmanlı kültür ve medeniyetinin temeli sözlü kültüre dayanmaktaydı. Camide, konakta, kahvehane ya da bir attar dükkânında kurulan sohbet meclisi; Osmanlı'dan Cumhuriyet dönemine kadar dinleyenleri aydınlatmak için âdeta bir 'akademi' işlevi görmüştür.
Sâmiha Ayverdi Hanımefendi, konuyla alakalı olarak "Osmanlı medeniyeti şifahi bir medeniyetti. Bu şifahi kültür nesilden nesile gürül gürül akar ve cehaleti sürüp götürürdü." ifadesini kullanmıştır.
Üsküdar'daki attar dükkanı da akademi rolünü üstlenen mekanlardan biridir. Üsküdar Mahkemesi baş katibi merhum Ahmet Şakir Efendi'nin oğulları, Saim ve Bekir Efendi'nin işlettiği bu dükkan, hem bir ticarethane hem de devrini aydınlatanların sık sık sohbetleriyle ısıttıkları bir irfan meclisi olma vasfını taşımıştı.