Arama

!f İstanbul’un dikkat çeken filmleri...

Sinema tutkunlarının merakla beklediği "!f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali" izleyicisinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. 36 ülkeden 120 yönetmenin filmi 17'nci kez sinemaseverlerle buluşacak. Biletler 2 Şubat'tan itibaren satışa çıktı. Gösterimler ise 15-25 Şubat tarihleri arasında…

Bu yıl 17'nci kez gerçekleşecek olan !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali 15 - 25 Şubat tarihleri arasında sinemaseverlerle buluşacak. Festivalin İstanbul ayağındaki dikkat çeken filmleri sizin için derledik! Şimdiden iyi seyirler…

  • 1
  • 13
!f İstanbul’dan seçkiler
!f İstanbul’dan seçkiler

!f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali bu yıl temasını "Hayat Var!" olarak belirledi. Türkiye ve dünyanın içinden geçtiği karanlık zamanlara rağmen hayatın farklı renkler, sesler ve hikâyelerle var olduğunu gösteren, kanıtlayan bakışların ve hayatların peşine düşen !f İstanbul, izleyicileri filmlerde, müzik etkinliklerinde ve sohbetlerde bir araya getirip ilham vermeye hazırlanıyor.

Yılın merakla beklenen filmlerinin Türkiye galalarına ev sahipliği yapacak olan !f İstanbul; yenilenmiş kopyasıyla "Sevmek Zamanı", Ara Güler'in kayıp filmi "Kahramanın Sonu", 3D bilimkurgu "Prototype" gibi özel gösterimleriyle de sinefillerin ilgi odağı olmaya kendini hazırladı.

17. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali, 15 Şubat'ta İstanbul'da başlayacak, 1-4 Mart tarihlerinde Ankara ve İzmir'de gösterimlerine devam edecek.

  • 2
  • 13
!f İstanbul’dan seçkiler
!f İstanbul’dan seçkiler

SANAT HAYAT İÇİNDİR!

ARA GÜLER, BİR ZAMANLAR İSTANBUL / Once Upon a Time Istanbul

"Bu deli saraylının neresine dokunsan, altından bir mücevher çıkar."
Ara Güler

İstanbul'da yaşayanların en büyük şanslarından biri de, Ara Güler'in fotoğraflarının şehre ait bir görsel birikimi kendiliğinden zenginleştirmesi, farkında olmadan gördüklerinin onun gördüklerine eklenivermesi herhalde. Sayısız tarihi katmandan oluşan ve bu katmanların izleriyle aniden, herhangi bir köşe başında karşılaşabileceğiniz İstanbul'a onun fotoğrafları da başka bir katman ekliyor. Ara Güler, 50 yıldan fazla süredir İstanbul'un -onun deyişiyle deli saraylının anlarını yakalıyor. Hem şatafatlı ve mutlu günlerinde hem de biraz gözden düşmüş, kalbi kırılmış ama takıp takıştırmaktan vazgeçmemiş zamanlarında, her zaman sadık bir dost olarak. Ara Güler, Bir Zamanlar İstanbul, İstanbul sokaklarını, insanlarını ve hikâyelerini tekrar ama yeni bir gözle görmemizi sağlayacak bir belgesel, bitmesini hiç istemeyeceğiniz bir zamanda yolculuk.

22 Şubat 2018- 19:00 / Cinemaximum City's Nişantaşı Salon 7

  • 3
  • 13
!f İstanbul’dan seçkiler
!f İstanbul’dan seçkiler

MURAKAMİ'Yİ DÜŞLEMEK / Dreaming Murakami

"Yalnızca rüyalarımıza inanırsak Solucan'la savaşabiliriz."

Murakami'yi çevirmek demek; onun yalnız, hülyalı karakterleriyle aynı rüyayı paylaşmak demek midir?

Mette Holm, Haruki Murakami'nin ilk romanı Kaze No Uta O Kike (Rüzgarın Şarkısını Dinle) adlı ilk romanını çevirmeye başladığı günlerde, Tokyo metrosunda yürürken iki metre boyunda dev bir kurbağa onu takip etmeye başlar. Kurbağa, Mette'yi her yerde takip eder, sanki; derin uykusundan uyanarak, dünyayı nefretiyle yok etmeye çalışan dev Solucan'la kavgasına çevirmeni de dahil etmek ister gibidir. Bundan 20 yıl önce, Murakami'nin ismini kimseler bilmezken, Mette ilk Murakami romanını okumuştur. O zamanlar yazarın hayali dünyalarının ileride kendi dünyasını nasıl şekillendireceğini aklından bile geçirmemiştir. O günden beri ise, Danimarkalı okuyucularına Murakami'nin kafa karıştıran ve tartışılan dünyalarını çevirmek için binlerce saat çalışmış, dünyanın her yerinde milyonlarca okuyucunun aklını uçuran hikayelerle yaşamıştır. Murakami'nin yalnız ve hülyalı karakterlerinin söylediklerinin en mükemmel çevirisini bulmaya çalışırken, Mette'nin dünyasında da gerçek ve hayal birbirine girmektedir.

15 Şubat 2018 13:00/Cinemaximum City's Nişantaşı Salon 7
18 Şubat 2018 11:00/Cinemaximum City's Nişantaşı Salon 3

  • 4
  • 13
!f İstanbul’dan seçkiler
!f İstanbul’dan seçkiler

JANE

"Öğrendikçe, ne kadar da bizim gibi olduklarını anladım." (Filmden)

Şempanzelerle, aşkla ve hayata duyulan saf tutkuyla ilgili yılın en iyi belgesellerinden biri.

1960 yılında, o güne kadar herhangi bir bilim eğitimi almamış, ancak Afrika'ya gitme rüyasıyla büyümüş olan 26 yaşındaki Jane bir araştırma için Tanzanya'ya gönderilir. Elli yıl boyunca National Geographic arşivlerinde saklı kalmış 100 saatlik görüntünün, Jane'le o gün ve bugün yapılan röportajların harmanlanmasıyla, zamanın bilim adamlarının şempanzeler hakkındaki teorilerini yerle bir eden, insanların doğal yaşama bakışını kökünden değiştiren Jane'le yeniden tanışıyoruz. Philip Glass'in müzikleriyle daha da hayat bulan belgesel, tanıyabileceğimiz en kendine hakim, söylemek istediklerinin bilincinde kadınlardan birinin çok yakınına girmemizi sağlıyor, zira Jane'in görüntüleri daha sonra kocası olacak doğal yaşam fotoğrafçısı Hugo van Lawick tarafından çekilmiş. Jane, hayata duyulan tutkuya övgü niteliğinde, yaşama sanatının en güzel örneklerinden, can dolu bir film.

25 Şubat 2018 11:00
Cinemaximum City's Nişantaşı Salon 3

  • 5
  • 13
!f İstanbul’dan seçkiler
!f İstanbul’dan seçkiler

!F ÖZEL GÖSTERİMLER: GÖRME BİÇİMLERİ

NAM-I DİĞER CİHATÇI / Also Known As Jihadi

"Filmin, seyircinin projeksiyonlarını yakalayan bir ağ gibi olmasını arzuladım. Bu yorumun açık uçluluğu benim için çok önemli." Eric Baudelaire (Yönetmen)

Genç bir adamın radikalleşme sürecini mahkeme kayıtlarından ve yaptığı yolculuğun geçtiği manzaralarından takip ediyoruz.

Paris'te 2015 yılındaki terör saldırılarının ertesinde yapılmış Nam-ı Diğer Cihatçı, Paris'in banliyölerinden çıkıp El Nusra'ya katılmak için Mısır üzerinden Suriye'ye giden genç bir adamın yolculuğunu anlatıyor. Filmin alametifarikalarından birisi; gerçek ismine yer verilmeyen bu kişinin, radikalizme kayışını mahkeme kayıtlarından ve bu yolculuğu yaparken geçtiği yerlerin manzara kesitlerinden kurgulaması. Adeta, bir yanıyla biyografi yazımının sadece yapılanlar üzerinden değil, öznenin gördüğü ve deneyimledikleri üzerinden de sorgulanması gerektiğini ortaya atıyor. Fransız sanatçı Eric Baudelaire'in filmi bu anlamda yaşanılan deneyimin bir "remake"i. Baudelaire'in etkilendiği ve diyaloğa girdiği Japon yönetmen Masao Adachi'nin 1969 tarihli A.K.A Serial Killer adlı başyapıtında öne sürdüğü gibi: "Bu yabancılaşma ve geri dönüş yolculuğunun arka planında içinden geçtiğimiz manzara nasıl olur da sosyal ve politik olanı yansıtabilir"" sorusu çok önemli oluyor. Birçok festivalin yanında Whitney Bienali ve Tate Modern gibi birçok prestijli kurumda gösterilen Nam-ı Diğer Cihatçı, sanatla sinemanın kesişme noktasında önemli ve kışkırtıcı bir çalışma.

21 Şubat 2018 13:00
Cinemaximum City's Nişantaşı Salon 7

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN