Prof. Uğur Derman

Ahmed Karahisârî

Hat san'atı'nın büyük isimleri - 2

Ahmed Şemseddin Karahisârî, Afyon Karahisar şehrinde doğmuşdur; doğum târihi kat'î olarak bilinmemekle beraber, doksan yaşına yaklaşdığı 1556 yılındaki vefatı göz önüne alınırsa, 1470 öncesinde dünyaya geldiği hesaplanabilir. İlk hocasının Fâtih devri hattatlarından Yahyā Sûfî (ö.1477) olduğu rivâyeti varsa da, bu, târîhen imkânsızdır. Bâzı eserlerinin imzâsında görüldüğü gibi, talebesi olduğunu belirtdiği yegâne hattat Esedullâh-ı Kirmânî'dir (ö.1488). Yazıyı nerede öğrendiği belli değilse de, hocasının o yıllarda Anadolu'ya veya İstanbul'a geldiği muhakkakdır.

Karahisârî Ahmed Efendi, Osmanlı ülkesinde Yâkut yolunu daha da gelişmiş olarak yeniden canlandırdığı için "Yâkut-i Rûm" (Anadolu'nun Yâkut'u) lakabıyla da anılmışdır. Hattâ ömrünün son yılında (1556) "Yâkut kāidesi üzere yazdığını" belirtdiği çok ince nesih hattı ile bir mushafı da vardır (İÜ.NEK-A 6714). Ancak, Karahisârî'nin ihyâ etdiği bu yol, Şeyh Hamdullah üslûbu karşısında, bir nesil sonra unutulmağa doğru kaymışdır. Bunda, Yâkut tavrının devrini kapamış olması kadar, aklâm-ı sittenin sâdece sülüs, nesih ve rıkā' nev'ilerinin Osmanlı zevkıne uyması da rol oynamışdır, denilebilir. Lâkin "Karahisârî Mektebi"nin, celî sülüsde -zamânına göre- Şeyh vâdisinden daha mahâretli olduğu, görülmemiş istiflerle ortaya konulan eserlerinden anlaşılmakdadır (Müselsel ve ma'kılî hatlarıyla bir levhası için bkz. Hat San'atı-4, resim 1).

Devrinde, kendisi hakkında:

"Hatt-ı hȗb içre beyâza çıkaran kendüzünü (kendi özünü),

Yazının Karahisârî'dir ağartan yüzünü"

(Güzel yazılar içinde kendi özünü ak eyleyen Karahisârî, yazının da yüzünü ağartmışdır)

beyti söylenmiş; bununla hüsn-i hatdaki mevkıi tescil edilmişdir.

Zamânımıza kalan eserleri arasında mushaflar, duâ mecmûaları, kıt'a ve murakkaalar sayılabilir (Resim 1-2-3).


Resim 1: Karahisârî'nin Kānûnî Sultan Süleyman için hazırlamağa başlayıp da bitiremediği muhakkak, sülüs ve nesih hatlarıyla yazdığı mushafdan bir sahîfe.


Resim 2: Karahisârî'nin müselsel ve sülüs Besmeleleri; nesihle Fâtihası; rıkā' ile imzâsı.


Resim 3: Karahisârî'nin celî sülüs, sülüs, muhakkak ve gubârî hatlarıyla bir kıt'ası.

Taş veya çini üstündeki celî yazıları imzâsız olduğu için, talebesi Hasan Çelebi'den (ö.1594'den sonra) ayırd etmek imkânsızdır, çünkü üslubları aynıdır. Yetişdirdikleri arasında bu zâtdan başka Derviş Mehmed (ö.1592), Ferhad Paşa (ö.1575), Muhiddin Halîfe (ö.1575) ve Kâtib el-Antalyevî zikre değer. Karahisârî, TSMK-A.2560'da bulunan bir kayda göre, Zilkāde 963 (Eylül 1556)'da vefat etmişdir. İstanbul'un Sütlüce semtindeki -kitâbesini de bizzat kendisinin yazdığı- kabri bugün belirsizdir. Vefatına düşürülen târih şöyledir:

"Geçdi hayfâ, Karahisârî-i Pîr, 963"

Prof. Uğur Derman

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.