Dünyanın bilinen en eski kadın teşkilatı: Bâcıyân-ı Rûm

13’üncü yüzyıl Anadolu’sunda göçmen Türkmen hanımların oluşturduğu bir grup olarak bilinen Bâciyân-ı Rûm, Türk Tarih Kurumu tarafından 21-23 Şubat tarihlerinde Bilecik’te düzenlenecek olan etkinliklerle anılacak. Dünyanın ilk kadın teşkilatı olan “Bâcıyân-ı Rûm”u ilk olarak 15’inci yüzyıl Osmanlı tarihçisi Âşıkpaşazâde duyurmuş; fakat tarihî kaynaklarda doğrudan böyle bir teşkilattan söz edilmediği için Bâciyân-ı Rûm’un önemi tam olarak kayıtlara geçmemiştir.

Yayınlanma Tarihi: 19.02.2018 00:00 Güncelleme Tarihi: 19.02.2018 18:59


Türk tarihine bakıldığında kadınların her dönemde içtimaî ve siyasi mevkileri açısından önemli bir konumda oldukları görülür. Hunlar, Göktürkler, Uygurlar ve Oğuzlar'da hükümdar eşleri de hakanlar gibi soylu bir boydan seçilirlerdi. Kağanların yanında kendilerine daha sonra hatun ünvanı verilmek suretiyle her konuda söz sahibiydiler. İtibarları Türkler Müslüman olduktan sonra da devam etti. Karahanlılar, Harzemşahlar ve Selçuklular tarihi bunun misalleri ile doludur. Aralarında devlet siyasetine yön verenler, devlet reisliği yapanlar ve naip olarak devleti idare eden hatunlar vardı. İbn Battuta'nın verdiği bilgiler, Danişmendnâme, Dede Korkut ve Menakıbnâme gibi eserler, Anadolu'da kadınların çok önemli siyasi, askeri ve sosyal faaliyetlerde bulunduğuna dair öneklerle doludur.

BÂCİYÂN-I RÛM VE TARİHİ

Bâciyân-ı Rûm 13'üncü yüzyıl Anadolu'sunda göçmen Türkmen hanımların oluşturduğu bir grup. Bu isimle ilk olarak onlardan bahseden ise 15'inci yüzyıl Osmanlı tarihçisi Âşıkpaşazâde'dir. Ne var ki, diğer tarihî kaynaklarda doğrudan böyle bir teşkilattan söz edilmediği için Bâciyân-ı Rûm'un mahiyeti tam olarak aydınlatılamamıştır. Mevcut bilgilerden yola çıkarak; Bâciyân-ı Rûm'un, Hacı Bektâş-ı Velî'nin manevî desteğiyle sufi Türkmen hanımlarca kurulmuş, halka hizmeti esas almış bir teşkilat olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla bu sufi Türkmen hanımların Anadolu'nun İslâmlaşmasında ve Türkleşmesinde önemli katkıları olduğunu da unutmamak gerekiyor.

Âşıkpaşazâde ( ö. 1481/886 ) "Tevârih-i Âl-i Osmân" isimli eserinde 13'üncü yüzyıl Anadolu'sunda muhacirlerin oluşturduğu zümreleri dört gruba ayırmıştır: Gâziyân-ı Rûm, Ahîyân-ı Rûm, Abdalân-ı Rûm ve Bâciyân-ı Rûm. Bu zümreler içinde, Gâziler, savaşçı sınıfı; Ahîler, zanaatkâr sınıfı; Abdallar, dervişleri; Bacılar da kadınlar zümresini temsil etmektedirler. Söz konusu taifeler içinde sırf kadınlardan müteşekkil bir grubun adı olan "Bâciyân-ı Rûm" tabiri bir hayli ilgi çekici olmakla beraber Âşıkpaşazâde haricinde hiçbir kaynakta böyle bir ifadeye rastlanmaz. Tarihçinin kendisi de adı geçen teşkilat hakkında fazla malumat vermez. Sadece Bâciyân-ı Rûm'un Hacı Bektâş-ı Velî (ö.669/1271) ile olan bağlantısına dikkat çeker. Âşıkpaşazâde'nin işaret ettiği; Anadolu'ya büyük göçlerin yaşandığı ve Anadolu'da iktidar savaşlarının devam ettiği bu dönem, toplumdaki kargaşa ortamı nedeniyle yazılı kaynaklara ulaşılmada en çok zorlanılan asırlardır. Öyle ki; Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (ö.672 / 1273), Evhadüddîn-i Kirmânî (ö.635 / 1237 ), Hacı Bektâş-ı Velî, Ahî Evran (ö.660 /1262 ) gibi bu asırlarda yetişmiş mühim şahsiyetler hakkında bilgi edinmek istediğimizde dahi ancak kendilerinden sonraki dönemlerde derlenmiş menkıbeler bize referans olabilmektedir. Dolayısıyla 13'üncü yüzyıl Anadolu'sunda ortaya çıkmış bir kadın teşkilatından doğrudan ve detaylı şekilde bahseden bir doküman bulmak oldukça zordur.

HACIYAN-I RÛM MU, BÂCIYÂN-I RÛM MU?

Âşıkpaşazâde"nin haber verdiği bu zümre üzerinde ilk defa Alman müsteşrik Franz Taeschner duruyor. Taeschner, o günün toplumunda kadınların bir teşkilât kurmuş olabileceğini o kadar imkansız görmüştür ki, bunun bir istinsah hatası veya yanlış anlama sonucu ortaya atılmış olduğunu kabul eder. Ona göre Hacıyân-ı Rûm (Anadolu Hacıları) veya Bahşiyân-ı Rûm (Anadolu sihirbazları veya ruhbanları) tabirleri bir yanlışlık sonucu Bacıyân-ı Rûm olarak yazılmıştı. Ancak bunun böyle olmadığı sonraki araştırmalarla anlaşılmıştır.

İlk defa F. Köprülü, Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda içtimai teşekküllerin rolünü incelerken, Âşıkpaşazâde'nin "Bâcıyân-ı Rûm" diye adlandırdığı zümre hakkında verdiği bilgileri Bektaşi rivayetleri ve başka kaynaklarla da teyit ederek hakikaten Ortaçağ Anadolu'sunda kadınlar tarafından kurulmuş bir sosyal zümrenin varlığına dikkatleri çekti. Ancak F. Köprülü, bu teşkilâtın mahiyeti ve çalışmaları hakkında bir bilgi vermedi. F. Köprülü'den 60 sene sonra Mikail Bayram, Anadolu Bacıları Teşkilâtı hakkında ilk çalışmayı yaparak, bu kuruluşun çalışmaları ve sosyal fonksiyonları hakkında çeşitli bilgiler verdi.

OLUŞUMUN ANADOLU TASAVVUF HAREKETİ İÇİNDEKİ YERİ
12'inci yüzyılda Anadolu'ya göç yoluyla gelen tasavvuf büyükleri arasında; Mevlânâ Celâleddîn-î Rûmî, Evhadüddîn-i Kirmânî, Hacı Bektâş-ı Velî, Necmeddîn-i Dâye ( ö.654 / 1256 ), İbnü›l-Arabî ( ö.638 / 1240 ), Ahî Evran gibi isimleri sayabiliriz. Dolayısıyla 13'üncü yüzyıl Anadolu'su için dînî ve tasavvufî hayatın canlı şekilde yaşandığı bir dönemdir dememiz yanlış olmaz. Adı geçen tasavvuf büyükleri arasında Hacı Bektâş-ı Velî konumuz için ayrı bir önem taşır. Çünkü Âşıkpaşazâde Anadolu'daki muhacirleri; gâziler, abdallar, ahîler ve bacılar şeklinde dört sınıfa ayırır, Hacı Bektâş-ı Velî'nin bunlar içinde Bâciyân-ı Rûm'u tercih ettiğini ve önderleri Hatun Ana'ya manevî mirasını bıraktığını ifade eder.

Hatun Ana hakkında en detaylı bilgiye Hacı Bektâş'ın Menâkıbnâme'si olan Vilâyetnâme'de rastlarız. Hacı Bektâş'tan iki yüz küsür yıl sonra derlenmiş bu menkıbeler, içerdiği abartılı ifadelerin yanında, doğruluğunu diğer kaynaklarla tahlil edebileceğimiz bazı bilgiler de verir. Vilâyetnâme'de Hatun Ana'nın diğer isimleri Kadıncık Ana, Kutlu Melek, Fatıma Hatun, Fatma Nuriye olarak geçer.

Vilâyetnâme'de geçen Fatma Bacı hakkındaki övücü ifadelerle, Âşıkpaşazâde'nin "Hacı Bektâş nesi varsa Hatun Ana'ya emanet etti" şeklindeki beyanlarını bir araya getirirsek, Hacı Bektâş'ın manevi otoritesini, ermiş bir hatuna emanet edip, bu dünyadan göçtüğünü söyleyebiliriz.

ESKİ TÜRK KÜLTÜRÜNDE KADINLARIN SİYASÎ MEVKİLERİ

Eski Türk kültüründe kadınların içtimaî ve siyasî mevkileri açısından önemli bir konumda oldukları bilinir. Nizâmülmülk, bu konuda şunları söyler:

"Türkistan Hakanları devlet işlerinde hatunlarla müşavere eder ve onların fikirlerini üstün tutarlardı. Türkmen Padişahları (yani Selçuklular) da onlar gibi hatunlara büyük bir mevki verirler."

İbn Battuta'nın verdiği bilgiler ve, Ömer Lütfi Barkan'ın araştırmaları, Danişmendnâme, Dede Korkut ve Menakıbnâme gibi eserler, Anadolu'da kadınların çok önemli siyasî, askerî ve sosyal faaliyetlerde bulunduğuna dair öneklerle doludur.

BÂCİYÂN-I RÛM'UN HİZMETLERİ

Bâciyân-ı Rûm'un görmüş oldukları hizmetleri anlamamızda Ömer Lütfi Barkan'ın 1942 yılında Vakıflar Dergisi'nde yayınladığı "İstila Devirlerinin Kolonizatör Türk Dervişleri ve Zaviyeler" isimli makalesi meseleye ışık tutar. Vakıf defterlerinin kayıtlarının yer aldığı makalede, [63,74,32,81] numaralı kayıtlarda Kız Bacı, Ahi Ana, Sakari Hatun, Hacı Fatma zaviyelerinin kurucuları kadınlardır. Yine bazı zaviyelerin şeyhleri de kadınlardandır. Bu hususta bir misal olarak [43 mükerrer] numaralı kaydı zikredebiliriz:

"Kütahya evkafı içinde Od Yakan Baba nâmındaki dervişin bir köyde bina ettiği tekke, civardan gelen adaklar ve kurbanlarla az zamanda inkişaf bulup dinî mühim bir merkez haline girmiştir ve bu inkişafta bu zaviyeyi idare etmiş olan Hacı Bacı nâm sâliha ve mütedeyyine ehl-i velayet hâtunun ve kendisinden sonra yerine geçen Hundi Hacı nâmhâtûnun ve ondan sonra zikrolan ocağı ihya etmiş olan Sume Bacı nâm bir aziz ve satiha ve bakire hâtûnun büyük hizmetleri olmuştur. Ve hattâ bu sonuncu Bacı, kendi zamanında tekkeye maylettiği çiftliklerle, bağ, bahçe, değirmen ve sairenin, kendi ölümünden sonra akrabasından kimsenin müdahale etmemesi için, kendi parasiyle temin edilmeyip hayrât-ı müslimînden toplanan para ile satın alınmış olduğunu herkesin önünde ikrar ve zabta geçirmiştir."

Zaviye kuran ve idare eden bu kadınların faaliyetlerini Bâciyân-ı Rûm'un Anadolu'nun İslâmlaşmasında ve Türkleşmesinde ortaya koydukları hizmetler çerçevesinde değerlendirebiliriz. Nitekim Barkan, Âşıkpaşazâde'nin kayıtlarda ismi geçen zaviye şeyhleriyle Bâciyân-ı Rûm'u kastettiği görüşündedir. Vakıf kayıtlarından da anlaşıldığı üzere Anadolu bacılarının tasavvuf yaşantılarının temelinde Horasan menşeli fütüvvet ve melâmet anlayışlarının etkisi gö-rülmektedir. Bacıların fütüvvet anlayışları îsar merkezlidir; fakir ve kimsesizlere yardım etme, kendini hizmete adama, iyiliği yayma, insanları sevip onlara karşı hoş görülü olma şeklinde tezahür etmiştir. Bacı teşkilatı içinde "Fatma" isminin öne çıkması dahi fütüvvet anlayışının bu teşkilata etkisini az da olsa gösteren bir unsurdur.

BÂCİYÂN-I RÛM'UN ETKİNLİĞİNİ KAYBETMESİ

Bâciyân-ı Rûm'un oluşumundan kısa bir süre sonra etkinliğini kaybetmesinde Türkmen kitlelerin yerleşik hayata geçmelerinin etkisi olabilir. Yine de Teşkilat kuruluşundan iki asır sonra tamamen dağılmasına rağmen Âşıkpaşazâde'nin onlardan bahsetmesi, Bacıların geçmişte, isimlerini iki asır sonrasına ulaştıracak kadar önemli hizmetler yapmış olduklarını gösterir.

BİLECİK'TE DÜZENLENEN ETKİNLİKLERLE ANILACAK

Türk Tarih Kurumu, dünyanın ilk kadın teşkilatı olan "Bâcıyân-ı Rûm"u Bilecik'te düzenleyeceği etkinliklerle anacak. Anma etkinlikleri 21 Şubat günü sempozyumla başlayacak. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesinin ev sahipliğinde gerçekleşecek olan sempozyumda Bâcıyân teşkilatının organizasyonundan vakıf kuran kadınlara, Milli Mücadele'de kadınların rolünden Cumhuriyetin ilk yıllarında kadınların faaliyetlerine kadar Türk kadınının toplumsal serüvenine ışık tutacak çok sayıda bildiri sunulacak. Bâcıyân teşkilatının Türk tarihindeki yeri ve Anadolu kültürüne etkisi de sempozyumda ele alınacak konular arasında yer alıyor.

İki gün sürecek olan sempozyumda Türk kadınının geçmişten bugüne toplumsal rolüne dair bir değerlendirme yapılması hedefleniyor. Bu doğrultuda sempozyumda astrofizikten ticarete, sanattan sosyal sorumluluk projelerine kadar alanlarında başarılarıyla öne çıkmış olan kadınların deneyim ve tavsiyelerini dinleyicilerle paylaşacağı oturumlar da düzenlenecek. Anma etkinlikleri kapsamında Türk Tarih Kurumu ve Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünce hazırlanan ve Bâcıyân-ı Rûm'a dair belgelerden oluşan iki ayrı serginin de açılışı gerçekleşecek. Etkinlik boyunca Anadolu'nun çeşitli yerlerinden gelen kadınlar ürünlerini sergileyecek.

Derlenmiştir.
Dergipark, FSM İlmî Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi
Bâciyân-ı Rûm ve Anadolu Tasavvufundaki Yeri /Hatice Çubukçu

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.