Kurban Bayramı tatilinde gezilecek yerler

İstanbul'un Prens Adaları diye bilinen Marmara Denizi'ndeki kente yakın adalar topluluğu içindeki Kınalıada, şehre en yakın olanıdır. Çınar, Manastır ve Teşvikiye olmak üzere üç tepeli bir kara parçasıdır. Eski adı Proti olan adanın coğrafi yapısı kayalıktır. İsmi adadaki demir ve bakırın renklediği kızıl topraktan gelir. Bizans döneminde siyasi sürgünler Kınalıada'ya getirilirdi. Adaya sürülmüş en önemli kişi, Romen Diyojen'dir. Adada iki tarihi yapı bulunur. Bunlardan biri adaya ilk yerleşen Ermeniler için 1857 yılında inşa edilen Surp Krikor Lusavoriç'tir. Manastır tepesi olarak bilinen tepede de Rum Ortodokslara ait Hristos Manastırı yer alır. Kınalıada Camii ise 1963 yılında ibadete açıldı. Kınalıada'ya düzenli vapur seferleri 1981 yılında yapılmaya başlandı. Kabataş: Şehir Hatları Kadıköy'e uğrarsa 50, uğramazsa 40 dakikada Büyükada'ya ulaşılıyor. Bostancı Bostancı'daki motorlarla 35 dakikaya, Şehir Hatları ise 1 saatte Kınalıada'ya ulaşılıyor. Kadıköy: Kadıköy'deki motorlarla 20 dakikaya, Şehir Hatları Vapurlarıyla 30 dakikaya ulaşabilirsiniz. Eminönü: Eminönün'deki motorlarla 50 dakikada Kınalıadaya ulaşabilirsiniz. Bizans döneminde adanın ismi bakır anlamına gelen Halki olarak da bilinir. Dört tepeden oluşan Heybeliada, Büyükada'dan sonra en büyük ve en yeşil olanıdır. Adanın en yüksek tepesi olan Değirmendere 136 metredir. Adadaki tek Bizans kilisesi Kamariotissa'dır. Kıyıda Aya Yorgi Kilisesi, Çam limanı olarak bilinen adanın batı ucunda da Terk-i Dünya kilisesi bulunur. Sahilde vapur iskelesinin sağında çarşı ve kahveler yer alır. Kuzey Sahilinde Hidiv ailesinden Abbas Hilmi Paşa'nın konağı vardır. Hüseyin Rahmi Gürpınar uzun dönem bu binada yaşamış ve önemli eserlerini de burada yazmıştı. Bayram tatilinde İstanbul'da nereler gezilir, gezilecek yakın yerler nerelerdir? Bayram tatilinin yaklaşmasıyla milyonlarca insan bu sorunun cevabını aratıyor. Bayram tatiline sayılı günler kala henüz tatil planı yapmamış ve Kurban Bayramı'nı İstanbul'da geçirecekler için harika seyahat rotalarımızı sizlerle buluşturuyoruz. Kabataş: Kabataş'tan kalkan Şehir Hatları vapuru Kadıköy'e uğrarsa 1 saat 20, uğramazsa 1 saat 10 dakikada Heybeliada'ya ulaşım sağlanıyor. Direk Kadıköy'den ise yolculuk 1 saat sürüyor. Bostancı: Şehir Hatları Bostancı'dan 55 dakikada Heybeliada'ya ulaşılıyor. Prens Adaları arasında en büyük olanıdır. Aanın Bizans dönemindeki adı Prinkipos, prens anlamına gelir. İki tepeli adanın güneyindeki tepe 203 metre yüksekliğindeki Yücetepe'dir. Adanın kuzeyindeki 164 metre yüksekliğindeki tepenin adı ise Manastır'dır. Adanın en yüksek tepesinde Aya Yorgi Kilisesi ve Manastırı bulunur. Büyükada'daki ilk yapı, 6.yüzyılda yapıldı. Bizans döneminde sürgün yeri olan adada, 1930 yılında Büyük İskender'in babası Makedonya Kralı II. Filip'e ait içinde 207 altın sikke olan bir gömü bulunmuştu. Bu define İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nde sergilenir. Sovyet Devrimi'nin önemli isimlerinden Troçki'nin devrimden sonra sürgünde kaldığı ev Nizam Mahallesi'ndedir. Büyükada'nın dört camisinden biri olan Hamidiye Camii, II. Abdülhamid tarafından yaptırılmış en eski eserdir. Bu camii Cami Sokağı'ndadır Adanın Yörükali, Prenses, Nakibey ve Kumsal adında dört plajı bulunur. Adada faytonlarla büyük ve küçük tur olarak adlandırılan geziler yapılır. Büyükada'da görmeniz gereken yerlerden biri de ünlü yazar Reşat Nuri Güntekin'in evidir. Ada Müzesi'nden hemen sonra yer alan evde yazarın eşyaları, kullandığı odalar sergilenmektedir. Bostancı: Büyükada'ya en hızlı ulaşımı Bostancı'daki motorlarla direk 35 dakikada sağlayabilirsiniz. Eğer Şehir Hatları Vapurlarıyla 40 dakikada ulaşabilirsiniz. Kabataş: Kabataş'taki motorlarla 1 saatte, Şehir Hatları Vapurlarıyla 1 saat 35 dakikada Büyükada'ya ulaşabilirsiniz Eminönü: Eminönündeki motorlarla 1 saat 15 dakikaya Büyükada'ya ulaşabilirsiniz. Kadıköy: Kadıköy'deki motorlarla 50 dakikada, Şehir hatları vapurlarıyla 1 saat 15 dakikada Büyükada'ya ulaşabilirsiniz. Prens Adaları içinde üçüncü büyük olanıdır. Adanın en yüksek yeri, Bayrak Tepesi'dir. Büyük İskender'in komutanı Antigoni, adaya kendi adıyla anılan büyük bir kale yaptırmıştı. Ada önce onun adıyla anılmış daha sonra Yunanca kale-burç anlamına gelen Burgaz adını almıştı. Burgazada Kalpazankaya Plajı'yla ünlüdür. Burgazadalı olan ünlü edebiyatçı Sait Faik Abasıyanık, hikâyelerinde genellikle bu adayı anlatmıştı. Yazarın adadaki evi günümüzde müze haline getirilmiştir. 1928 yılında adanın sakin bir köşesinde temiz havadan yararlanmak için kurulan Sanatoryum günümüzde çalışmamaktadır. Kabataş: Kabataş'tan kalkan Şehir Hatları Kadıköy'e uğrarsa 65, uğramazsa 55 dakikada Burgazada'ya ulaşıyor; Kadıköy'den ise 30 dakikada Burgazada'ya varıyor. Bostancı: Bostancı'dan kalkan Şehir Hatları vapuru ile Burgazada'ya 1 saat 10 dakikada ulaşabiliyorsunuz. UNESCO kültür mirası listesinin başında yer aşan dünya harikalarından biri olarak bilinen Ayasofya, İstanbul'da görülmesi gereken ilk yerlerden biridir. 320 yılında Konstantinos tarafından yapılan ilk bina, zaman içinde tahrip oldu. Daha sonra 532-537 yılları arasında Bizans İmparatoru I. İnstinianos tarafından katedral olarak inşa ettirilmişti. Ayasofya, Eski Yunancada 'İlahi Bilgelik' anlamına gelir. Ayasofya, 1453'te Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethetmesinden sonra camiye dönüştürüldü ve ilk Cuma namazını burada kıldı. Fatih daha sonra Ayasofya Camii için bir vakıfname düzenleyerek kendi hayratı olarak vakfetti. Yanına da bir medrese inşa ettirdi. İlk minare ahşap olarak yarım kubbelerin üzerinde yapıldı. Ayasofya 'Dünya'nın göbeği' anlamına gelen 'Ompholion' olarak da adlandırıldı. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise başa gelen Padişah kılıç kuşandıktan sonra Ayasofya'da Cuma namazı kılardı. Camii, 1930-1935 yılları arasında restore ettirilerek müzeye çevrildi. Ayasofya'nın bahçesinde ayrıca Osmanlı sultanlarına ait üç türbe bulunur: Bunlar III. Murad, II. Selim ve III. Mehmed'in türbeleridir. Ana yapısı dışında on altı ayrı bölümden meydana gelen ve 110 bin metrekarelik alanda ziyaretçileri ağırlayan Dolmabahçe Sarayı, bayramda 09.00 - 16.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. Milli Saraylara bağlı Dolmabahçe Sarayı, arife günü ile Kurban Bayramı'nın üçüncü ve dördüncü günü ziyaret edilebilecek. Müzeler, bayramın birinci ve ikinci günü ziyarete kapalı olacak. Diğer tüm tarihi miraslarda olduğu gibi Ayasofya Müzesinde de giriş ücretlidir. Aşağıda bahsedilen gruplar haricinde bulunan tüm ziyaretçilere giriş ücreti 72 TL olarak uygulanmaktadır. 18 yaşın altında bulunan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile bu yaş gruplarına rehberlik eden öğretmenlere Adresi: Ayasofya Meydanı Sultanahmet Fatih / İstanbul – Türkiye (0212) 522 17 50 Ayasofya, İstanbul'da Sultanahmet'te Ayasofya meydanında yer alır. Müzeye; Tramvay, tren, vapur, otobüs, taksi ve özel araçlar ile ulaşım imkânı bulunur. Bağcılar-Kabataş tramvay hattı aracılığı ile Sultanahmet ve Gülhane durakları kullanılarak ulaşılabilir. Halkalı-Sirkeci banliyö tren hattı aracılığı ile Sirkeci'ye, Sirkeci'den de tramvay hattı ile müzeye ulaşmak da mümkündür. Anadolu yakasından, Kadıköy-Eminönü ile Üsküdar-Eminönü vapur seferleri kullanılarak tramvay hattına ulaşılabilir. Ayrıca İstanbul'un her yönünden otobüslerle Eminönü'ne ve buradan da tramvay vasıtası ile müzeye ulaşmak mümkündür. Ayasofya'yı ziyarete gideceklerin dikkat etmesi gereken bir husus da, burada park yeri bulunmamasıdır. Kasırlar sadece hükümdarların malı sayılan ve sarayların haricinde inşa edilen, köşkten büyük binalardır. Sürekli ikamet edilmeyen kasırlar, padişahların dinlenmeleri için vakit geçirdikleri yerlerdir. Küçüksu Kasrı, İstanbul'un Küçüksu semtinde, Üsküdar-Beykoz sahil yolu üzerinde yer alır. Sultan Abdülmecid tarafından yaptırılan eserin eski adı Göksu Kasrı'dır. Burası padişahların Boğaziçi kıyılarındaki biniş kasırlarından biridir. Küçüksu Kasrı, 17. yüzyıldan itibaren Bağçe-i Göksu olarak anıldı. Eser, Sultan Abdülmecid döneminde padişahın emriyle tekrar yaptırılarak bugünkü haline kavuştu. Küçüksu Kasrı, alçı kabartma ve kalemişi süslemeli tavanları, değerli İtalyan mermerleriyle yapılmış şömineleri, her odada ayrı süslemeleri parkeleri ve tablolarıyla eşsiz bir sanat müzesidir. Bu kasır Cumhuriyet döneminde bir süre devlet konukevi olarak kullanılmış, günümüzde ise müze-saray işlevi kazanmıştır. Kasır, Pazartesi günü hariç her gün, 09:00-17:00 saatleri arasında ziyaret edilebilmektedir. Kahvaltı ve yemek için kafe 09:00 ile 02:00 arası açıktır. Kasrı Pazartesi günleri kapalıdır. Bayramda ise birinci ve ikinci günü ziyarete kapalı olup arife günü ile Kurban Bayramı'nın üçüncü ve dördüncü günü ziyaret edilebilecek. Adres: Anadolu Hisarı Üsküdar / İstanbul Küçüksu Kasrına toplu ulaşım araçları ile gitmek isteyenler, Eminönü'nden Kadıköy'e geçmeli ve Kadıköy'den Üsküdar'a giden otobüslere binerek Küçüksu durağında inmelidir. Küçüksu durağı ile kasrın arası yaklaşık 200 metredir. Şahsi araçları ile gidecek olanlar ise, Anadolu yakası sahil yolu Göksu mahallesi istikametini ya da Avrupa yakası FSM köprüsü Anadolu Hisarı istikametini takip etmelidir. Karadeniz sahilinden 20 kilometre, Boğaziçi kıyılarından da 15 kilometre uzaklıktadır. İstanbul'un Beykoz ilçesine bağlıdır. Polenezköy'ün eski ismi Adampol'dur. Polonya ayaklanmasının lideri Prens Adam Czartoryski 1830 yılında Osmanlı'ya iltica ettiğinde kendisine bu yer gösterişmiş, köy 1842 yılında kurulmuştur. İstanbul'a geldikten sonra 1850 yılında İslamiyet'i kabul eden Prens Adam, Mehmed Sadık Paşa adını alarak, köyün kurulacağı ormanlık araziyi satın aldı. O dönemde buraya yerleşen 220 kişi çiftçilik, hayvancılık ve ormancılıkla meşgul olmuştur. İstanbul'un renkli kültür mozaiği içinde Polenezköy her zaman ilgi çeken bir yer olmuştur. Polenezköy'ü ziyaret eden önemli kişiler arasında Atatürk, Piere Loti, Macar piyanist Franz Liszt, Fransız yazar Gustave Flaubert, Çek yazar Karel Droz yer alır. II. Dünya Savaşı'ndan önce İstanbul'un bir tatil beldesi olarak bilinen Polonezköy, 1982 yılından sonra daha da gelişmiş, burada birçok pansiyon, lokanta gibi işletmeler açılmıştır. Polonezköy Mahallesi Cumhuriyet Caddesi No:1, 34829 Polonezköy, Beykoz, İstanbul Avrupa yakasından gelenler için Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nü geçtikten sonraki ilk sapak, Anadolu yakasından gelenler için Fatih Sultan Mehmet Köprüsü son çıkış olan 'Kavacık' sapağından girdikten sonra biraz ilerledikten sonra Yeni Riva Yolu'na giriliyor. Viyadüklerden geçtikten sonra sağ tarafta Acarkent'i göreceksiniz. 4.5 km daha gittikten sonra Polonezköy sapağına girin ve tabelalar Polonezköy'e kadar devam edecektir. Toplu taşıma ile Polenezköy'e ulaşmak isteyenler D1 Polonezköy-Üsküdar/Kadıköy hattını kullanabilir. Tek yön sefer süresi: 110 dakika, tek bilet. Kadıköy Kalkış Cumartesi: 06.30, 10.00, 14.00, 18.00 Yahya Kemal'in 'Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul' dizelerindeki bakışı sağlar Piyer Loti Kahvesi Eyüp sırtlarında, Karyağdı bayırının sonunda, Haliç panoramasına ve İstanbul siluetine hakim bir tepedir. Bölge adını Türk dostu olarak bilinen ve asıl adı Julien Viaud olan Fransız yazar Pierre Loti'den almıştır. Deniz subayı olan Loti, Türkiye'ye ilk gelişinde Aziyade adlı genç bir Osmanlı kadınına gönlünü kaptırmıştı. İstanbul'dan ayrıldıktan sonra yaşadıklarını Aziyade adlı kitapta toplamıştı. On yıl sonra tekrar İstanbul'a gelen Pierre Loti, Aziyade'nin öldüğünü öğrenince yıkılmıştı. Yazar olayın ardından sık sık Haliç sırtlarındaki bu kahveye giderek anılarını tazelemiş, görkemli manzarada eski günlerini düşünmüştü. O zamandan beri burası yazarın adıyla anılır. Tüm Haliç ve çevresi kuşbakışı gören, küçük kapalı bir yeri de bulunan Pierre Loti Kahvesi'nin çevresinde, çini süslemeli eserler başta olmak üzere turistik eşya satılan yerler de mevcuttur. Adres: Gümüşsuyu Caddesi Balmumcu Sokak No: 5 Eyüp/ İstanbul Pierre Loti tepesi, Eyüp'ye yer alır. Eyüp'e giden otobüslerin yanında metrobüs ile Ayvansaray durağında inilip Eyüp'e doğru yürünülebilir. Edirnekapı veya Topkapı'dan Gaziosmanpaşa Pazar içi minibüsleriyle de ulaşım sağlanabilir. Buraya teleferikle tepeye çıkma imkânı da sunuluyor. Darülaceze'nin kuruluşu, 1877'teki Osmanlı-Rus Savaşı'na kadar uzanır. Bu savaştan sonra İstanbul'a dört yüz bine yakın göçmen geldi. Sokaklarda evsiz, barksız, hasta, kimsesiz çocuk ve dilenciler artmıştı. İstanbul'daki dilencileri, sokaklarda başıboş gezen kimsesiz çocukları, cami avlusunda yatan kimsesiz muhtaçları bir araya toplayıp ıslah ederek sanat sahibi yapmak, kimsesizlerin son ömürlerini huzur içinde yaşamalarını sağlamak maksadıyla zamanın Sultan II. Abdülhamid Han, bir Darülaceze kurulmasını ferman ile emir buyurmuştu. Bu fermandan sonra oluşturulan komisyonun tetkikleri neticesinde, Darülacezenin Okmeydanı'nda kurulmasının muvafık olacağı ve inşaatının 72.000 altın liraya çıkabileceğini Sultan Abdülhamid Han'a arz etmişlerdi. Sultan Abdülhamid Han, Darülaceze'nin kuruluş masraflarını karşılamak üzere 7.000 altın lira kıymetindeki eşyasını hediye etmiş, 10.000 altın lira da nakit olarak bağışlamıştı. Ayrıca yardım kampanyası düzenlenmiş, geniş bir katılım sağlanmış ve toplanan teberrularla 50.000 altın lira toplanmıştı.1895'te bir nizamname hazırlandı. On maddeden oluşan nizamnameye göre kimsesiz sakatlarla geçimini sağlayamayan kimseler darülacezeye kabul edilecekti. Erkek ve kadınlar ayrı ayrı koğuşlarda kalacak, bunlar mensup oldukları dine göre eğitim görecek ve bakımlarına itina edilecekti. Başlangıçta otuz yedi erkek ve yirmi sekiz kız çocuğu okumak istediğini bildirdi; aynı zamanda yedi erkek çocuk da Kur'an hıfzına başlatıldı. Okumak istemeyen çocuklar, Darülaceze içinde açılan imalathanelerde çalışarak bir sanat öğrenmeye mecbur tutuluyordu; bunlar günde altı saat çalışıyorlardı. Okula yazılan çocuklar ise günde iki saat ders görüyor, dört saat de imalathanelerden birinde sanat öğreniyorlardı. Dârülaceze'nin açıldığı 1896'dan 1907 yılına kadar kırk sekiz kişi buradan diploma aldı, altı kişi de hâfız oldu. Bu tarihte okula 130 erkek ve 22 kız öğrenci kayıtlı bulunuyordu. 1895 yılında Sultan II. Abdülhamit Han tarafından kurulmasından bugüne 30.000'i çocuk olmak üzere toplam 72.000 kişiye ev sahipliği yapan Darülaceze 'yaratandan dolayı yaratılana saygı' misyonuna sahip olmuştur. Bağışçıları, gönüllüleri, çalışanları ve acezeleri ile Darülaceze darda ve sıkıntıda kalındığında sığınılacak bir kucak, varlıklı olunduğunda da desteklenecek ilk kurumdur. 1-5 kişiden oluşan ziyaretçi gurupları 'Bireysel Ziyaretçi' kabul edilir. Haftanın 7 günü, 10:30 - 16:30 saatleri arası randevu almadan ziyaret edebilir. Adres: Darülaceze Cad. No: 51 Okmeydanı - Şişli / İSTANBUL Darülaceze'ye gitmek için M2 metro hattını 41AT, 500A, 522, 55, 93M otobüs hatlarını kullanabilirsiniz.

Kurban Bayramı tatilinde gezilecek yerler

KINALIADA