FaceApp depoladığı verilerle ne yapıyor?

FaceApp, sosyal medyada son günlerin en popüler uygulaması. Fotoğraftaki yüzün yaşlandırılmış halini veya farklı cinsiyetteki durumunu gösteren bu uygulama ile üretilen fotoğraflar, son zamanlarda neredeyse paylaşım rekoru kırıyor. IOS ve Android tabanlı cep telefonların yanı sıra web üzerinden de kullanılabilen FaceApp uygulaması, kullanıcıların adeta yeni gözdesi. Uygulamada yer alan filtreler ile fotoğraftaki yüz yaşlandırılabiliyor, cinsiyeti değiştirilebiliyor, Hollywood yıldızlarına benzetilebiliyor, saç, sakal veya makyaj gibi farklı unsurlar eklenebiliyor. AppStore ve Google Play'den indirdikten ve erişim izinlerini vererek uygulamaya giriş yaptıktan sonra var olan bir fotoğrafınızı ekleyerek ya da hemen bir fotoğraf çekerek uygulamayı kullanabiliyorsunuz. Ek özelliklerden faydalanmak veya uygulama logosu olmadan kullanmak isteyenler için ücretli versiyonu da mevcut olan FaceApp'in pek çok özelliği, diğer birçok uygulama gibi ücretsiz. Peki, ama neden? FaceApp'in geçmişi iki yıl öncesine dayanıyor. Ocak 2017'de IOS, bir ay sonra ise Android platformlarda kullanıma sunulan FaceApp, uygulama mağazalarında listelerin zirvesine yeniden yerleşti. FaceApp'in kurucusu, Rus teknoloji şirketi Yandex'in mobil platformunun liderliğini yapan Yaroslav Goncharov. 2014 yılında FaceApp'i kuran Goncharov, yazılım konusunda uzman. FaceApp, yapay zekâ teknolojilerinden yararlanarak kullanıcıların yükledikleri fotoğrafları yaşlandırıyor. Fotoğraftaki yüz yapay sinir ağları kullanılarak değiştiriliyor, yaşlanmanın en büyük işareti olan çizgiler ekleniyor ve yüzde çöküntüler oluşturuluyor. Uygulamada bir de 'Ünlüler' sekmesi bulunuyor. Burada kullanıcıların en çok kullandığı popüler kişilerin fotoğrafları yer alıyor. Siyasetçilerden ünlü sanatçılara birçok kişinin ismi mevcut. FaceApp ve türevi uygulamaların birçoğu eğlence amaçlı kullanılıyor. Sosyal medyada eğlenceli içerikler paylaşmak isteyen milyonlarca kullanıcı, gönüllü olarak yüzlerinin göründüğü fotoğrafları sisteme yüklüyor. Ancak 'sadece eğlence' olarak gördüğümüz bu uygulamalar bu kadar masum değil. Yüz tanıma teknolojilerinin her geçen gün daha da geliştiği ve yapay zekâ ile desteklendiği günümüzde, bu teknolojilerin geliştirilebilmesi verilerin toplanabilmesine bağlı. Yani aslında yalnızca eğlence olsun diye yüklediğiniz bir fotoğraf, arka planda devasa veri tabanlarının oluşmasına katkı sağlıyor. Hem de bu verileri ücretsiz olarak kendi rızanız ile siz teslim ediyorsunuz. FaceApp uygulamasında özellikle birkaç madde var ki, siz eğlenirken toplanan verilerin hangi amaçlarla kullanılabileceğini açıkça gösteriyor. Pek çok kullanıcı, uygulamayı kullanabilmek amacıyla bu sözleşmeleri okumadan onaylıyor. Gizlilik sözleşmesinde yer alan o maddelerden biri, kullanıcı içeriğini ve bilgilerini, FaceApp'in parçası olduğu şirketlerle paylaşabileceğini belirtiyor. Ayrıca bilgilerinizi, cihaz tanımlayıcıları ve konum verileri gibi araçlardan gelen bilgileri, üçüncü taraf kuruluşlarla paylaşabileceğini söylüyor ve size ait bilgileri reklam ortaklarıyla kullanabileceklerini açıklıyor. Daha önce sosyal medyada popüler olan bir başka akım da '10 years challenge'tı. Kullanıcıların 10 yıl önceki ve günümüzdeki görünümlerinin yer aldığı fotoğrafların yan yana koyulması ile oluşturulan görseller, sosyal medyada #10yearschallenge etiketi altında toplandı. Hemen ardından kullanıcılara, bu akım ile yüz görüntülerinden veri toplandığına dair uyarılar gecikmedi. Dünyaca ünlü teknoloji devi Apple, 2017 yılında lansmanını yaptığı iPhone X'te, FaceID olarak adlandırılan yüz tanıma sistemini tanıtmıştı. Bu sisteme göre cihaz ön kamera ile bir yüzü algılıyor ve eğer tanıdığı yüz sahibine aitse ekran kilidini açıyordu. Lansmanın ardından, Rusya'da ikamet eden NSA'in eski çalışanı Edward Snowden, bu teknolojinin güvenlik zafiyeti içerdiği yönünde açıklamalarda bulunmuş; Apple'ın yüz taramayı normalleştirdiğini ifade ederek kesinlikle kötü amaçlarla kullanılacak bir teknoloji olduğunu belirtmişti. Apple'ın Face ID algoritmasını geliştirmek için kullandığı 'bir milyar yüz görüntüsü'nün nereden geldiği ise asla yanıtlanmadı. Üstelik 30 bin adet kızılötesi noktanın barındığı bu sistem karanlıkta dahi çalışabiliyordu. Yüz tanıma teknolojisi, dünyada birçok devlet ve özel şirket tarafından kullanılıyor. Bazı araştırmacılara göre, kart ve şifrelerin gizli tutulması, suçluların yakalanması ve ülkeye giriş çıkışların denetlenmesi gibi alanlarda hızlı ve güvenilir olması nedeniyle avantaj sağlıyor. Ancak, bu teknoloji mahremiyetin yok olması nedeniyle benzerlerine sadece filmlerde rastlayabileceğimiz bir distopyanın parçası haline gelebilir. Dünyaca ünlü teknoloji devlerinin geliştirdiği 'kullanıcı odaklı' ve 'kullanıcı dostu' görünen bu teknolojilerin en dikkat çekici diğer üyeleri de parmak izi tanıma özelliği ve ses yardımcıları. Parmak izi okuyucular, kişisel güvenliğin sağlanması amacıyla birçok cihazda yaygın olarak kullanılıyor. 2016 yılında yapılan bir çalışma, özellikle akıllı telefonlarda ve bilgisayarlarda sıkça karşımıza çıkan parmak izi kilidinin güvenli olmadığını gözler önüne sermişti. Akıllı telefonların kilidini açabilen iki boyutlu parmak izi kopyalarının hazırlandığı yöntemde, parmak izleri taranarak resim formatında kaydediliyor, ardından özel bir kâğıt ve mürekkep kullanılarak basılıyor. Bu yöntem ile farklı markalara ait birçok akıllı telefonun kilidinin, sahte parmak iziyle açıldığı ortaya çıkmıştı. Akıllı telefonlarda pek çok kişisel verinin kaydedilmesi ve bu telefonların bankacılık işlemlerinde kullanılması gibi sebeplerle akıllı telefonların güvenliği büyük tehlike altında olduğu açıklanmıştı. Son yıllarda yapay zekâ ile desteklenen akıllı telefonların bir diğer önemli yeniliği ise konuşmalarınızı dikte etme özelliği ve bu konuşmalara karşılık sistemin cevaplar üretmesi. En popüler olanı ise Siri. İlk olarak Apple'ın kullandığı bu özellik, daha sonra diğer teknoloji devleri tarafından da üretildi ve hızla yaygınlaştı. Uzun süre kullanıldığında, kullanıcıyı anlaması daha da kolaylaşan bu teknoloji, zamanla söylenenleri daha iyi anlıyor, telaffuzu tanıyor ve istenilene daha yakın cevaplar veriyor. Bu teknoloji, kullanıcı daha sormadan sık kullanılan şeyleri ve ne zaman kullanıldığına dair pratikleri de hafızada tutuyor. Son yıllarda yapay zekâ alanındaki çalışmaların artması, kayıt altına alınan seslerin kötüye kullanımı (kelimelerdeki hecelerin bölünerek yeni kelime ve cümleler oluşturulabilmesi), bankacılıkta ses ile işlem yapılması, bu teknolojinin sakıncalarını görmeye yetebilir. FaceApp konusuna dönecek olursak, teknoloji devleri ürettikleri uygulamalarla milyonlarca fotoğrafı veri tabanında topluyorlar. Olası siber saldırı durumunda, bu verilerin ele geçirilmesinin mümkün olup olmadığı ise henüz bilinmiyor. Özel şirketler ve devletlerin yüz tanıma teknolojisi kullanarak topladıkları verilerin nasıl veya ne zaman kullanılacağı bilinmiyor. Bunun yanında, George Orwell'ın ünlü distopyası 1984 romanında bahsettiği gibi, 'Büyük Birader' bizi izliyor olabilir. Fikriyat

FaceApp depoladığı verilerle ne yapıyor?

YAŞLANDIRMA UYGULAMASI FACEAPP