Osmanlı'da daha önce duymadığınız 50 lakap
Osmanlı döneminde lakaplar çok yaygın ve meşhurdu. Osmanlı devlet adamlarının yanı sıra o dönemlerde yaşamış edebiyatçı ve mutasavvıflardan oluşan kesimin isimleri kadar, hikâyeleri de ilginç olan lakapları vardı. Sizler için Osmanlı'da daha önce duymadığınız 50 lakabı derledik.
III. Murad, Muradi
Dönemi Osmanlı kültürünün klasik formunun zirvesine ulaştığı bir devir olarak tanımlanan III. Murad, "Murâdî" mahlasıyla dinî ve tasavvufî şiirler kaleme almıştır. Şiirleri bazı mecmua ve tezkirelerde yer alır. Bazen ibhama bürünen Arapça ve Farsça gazelleri, padişahın arzusunu yerine getirmek ve atıyyeler almak için zamanın edipleri tarafından şerhedilmiştir. Çoğu Arapça ve Farsça olan bazı şiirlerinin Hâşimî, Bâkî, Subhî, Hoca Sâdeddin, Zekeriyyâ vb. tarafından yapılmış şerhlerini ihtiva eden mecmua ile III. Murad'ın tasavvufa dair müstakil bir telifi olarak gösterilen Fütûhât-ı Siyâm muhtemelen aynı eserdir.
Çeşitli kütüphanelerde III. Murad'a ait müstakil divanlara rastlandığı belirtilmiştir. Çoğu Osmanlı padişahları gibi III. Murad da iyi bir sanat eğitimi almış, şiir ve edebiyatın yanında hat sanatıyla da ilgilenmiştir. Hocasının kim olduğu bilinmemekle beraber Müstakimzâde, sülüs, nesih ve ta'lik yazılarda yetişmiş iyi bir hattat olduğunu kaydederek Ayasofya Camii mihrabının iki yanında asılı kelime-i şehâdet levhasıyla bir âyet levhasının bulunduğunu bildirmekteyse de bugün mevcut değildir.
Türk Vakıf Hat Sanatları Müzesi'nde (nr. 255) Murâdî imzalı celî ta'lik bir levhası mevcuttur. Ayrıca İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'nde kendi hattıyla ince ta'lik eserleri vardır (nr. T 5580). İslâm kitap sanatları hakkında en önemli başvuru kaynağı olan Âlî Mustafa Efendi'nin Menâkıb-ı Hünerverân'ının onun döneminde yazılmış olması dikkat çekicidir. III. Murad'ın Halvetî şeyhi Şâban Efendi'nin halifesi olan Şeyh Şücâ'a intisap ettiği, rüyalarını muntazaman ona gönderip yorumlattığı bilinmektedir. Şeyh Şâban Efendi ile de teması olmuştur.