Düzen ve güvenin simgesi: Karacabey Külliyesi

Başkentin önemli tarihi mirasları arasında sayılan Karacabey Camisi ve Külliyesi, şehirlerin düzen ve güvenliğinin sağlanması amacıyla sur dışında yeni yerleşim yerlerinin oluşmasına öncülük eden önemli eserlerden biri olma özelliğini taşıyor. Külliye, Fatih Sultan Mehmed'in kumandanlarından Celalettin Karaca Bey tarafından Hamamönü olarak bilinen mevkiye 1440'ta inşa edildi. Cami, türbe, imaret, çeşme, hamam, ahır binaları ve mahzen gibi bölümleri bünyesinde barındıran Külliye'den günümüze sadece cami, türbe, çeşme ve hamam ulaşabildi. Bugün kurulan yeni yaşam alanlarının gelişmesiyle cami ve türbe, Hacettepe Üniversitesi Merkez Yerleşkesi'nin sınırları içinde kaldı. Tarihi hamam ise Talatpaşa Bulvarı üzerinde kendi adını verdiği Hamamönü semtinde başkentlilere hizmet vermeye devam ediyor. Misafirhaneleriyle zaviyeli camilerin klasik örneklerinden olan cami, Sultan II. Murat dönemi mimari özelliklerini taşıyor. Son cemaat yeri olarak bilinen alanın 5 kubbesinin yanında, caminin iç mekânı sade bir görünüme sahip. Karacabey Camisi'nde, zaviyeli yapıların mimari özelliği olan ibadet mekânının iki yanında bulunan ve birer kapıyla ana ibadet alanına bağlanan kare yapılar bulunuyor. Doğudaki odanın asıl şeklini korumasıyla birlikte bu mekânlar, dönemin ileri gelenlerinin toplandığı, sohbetlerin yapıldığı ve konaklama hizmetlerinin verildiği sosyal alanlar olarak da biliniyor. Karacabey Külliyesi içinde bulunan yapılar zaman içerisinde birçok kez zorunlu restorasyon gördü. Cami, 1892'de yaşanan deprem sonrasında onarıldı. Sultan II. Abdülhamid Han döneminde yapılan onarım çalışmalarında caminin orijinal plan özellikleri korundu ancak kubbeli olan ana ibadet mekânı ahşap çatıyla kapatıldı. Cami ile yan yana bulunan Külliye'nin kapısındaki kitabede yer alan ifadeye göre, 1444'te Varna'da şehit olan Celaleddin Karacabey'in naaşı buraya defnedildi. Karacabey Türbesi aynı yıl içerisinde Mimar Ahmet Ağa tarafından inşa edilerek 1796'da III. Selim zamanında Pir Mehmet Bey tarafından onarıldı. Ayrıca türbede Karacabey'in oğlu Ahmet Çelebi'ye ait sanduka da bulunuyor. Karacabey Külliyesi'ndeki yapıların bir parçasını oluşturan ve sekizgen planda yapılan türbe, Bursa kemerli eyvan ve iki yanında nişi olan bir giriş mekânıyla dikkati çekiyor. Türbenin aydınlatılması ise her cephede sivri kemerli nişler içine alınan pencereler vasıtasıyla sağlanıyor. Sultan II. Abdülhamit döneminde kurşun kaplaması sökülerek ahşap bir çatıyla örtülen kubbe, 1943'te Müzeler Genel Müdürlüğünce tekrar kurşunla kaplandı. Karacabey Hamamı ise uzun yıllara rağmen ayakta kalmayı başardı. Kadınlar ve erkekler için çifte hamam olarak yapılan eserin duvarları ve zemini mermerle kaplanmış. Üstten, daire, çokgen ve yıldız şekilli ışıklıklarla hamama aydınlık sağlanmış.Karacabey Hamamı'nın yıkanma ve soyunma olarak tabir edilen kısımları 1979'da onarılarak hizmete alındı. Asırlık Karacabey Hamamı'nda bugün de başkentlilere hizmet veriliyor. Başkentin önemli gezi mekânlarının bulunduğu Hamamönü semtindeki yapı, yerli ve yabancı turistler ile hafta sonunu sevdikleriyle geçirmek isteyenlerin yoğun olarak ziyaret ettiği mekânlar arasında bulunuyor. Etraftaki mekânlarda vakit geçiren ziyaretçiler, tarihi yapı önünde fotoğraf çektiriyor. Tarihi mekân, evlenen çiftler için de fotoğraf çektirdikleri önemli bir yer olma özelliği taşıyor. Yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olan tarihi bölge, hatıra ve gezi amaçlı alışveriş yapmak isteyenlerin de ilk tercih ettikleri yerler arasında gösteriliyor.