Ernest Hemingway hakkında az bilinen 10 gerçek

'Hayattaki en güzel şey; tüm kusurlarınızı bilmesine rağmen sizin hala muhteşem olduğunuzu düşünen birisinin olmasıdır.' 1931'de Hemingway'e özel bir kedi hediye edildi. Beyaz bir kediydi ve polidaktildi. Yani fiziksel olarak genetiği bozuktu ve patilerinde altı parmak vardı. Hemingway kediye 'Snowball' adını verdi. Bu nadir kediyi çok seven Hemingway, daha sonra Key West'teki arazisinde özgürce dolaşan 50 kadar mutant kediyi evlat edindi. Bu sevdasını yazılarında da öyle çok dile getirdi ki genetiği bozuk kediler bir süre sonra 'Hemingway'in kedileri' olarak anılmaya başladı. Günümüzde Hemingway'in Key West'teki evi artık müze olarak kullanılıyor. Eğer ziyaret etme şansınız olursa her yerde hâlâ mutant kediler bulunduğunu görürsünüz. Hepsinin cinsi başka ancak neredeyse hepsinin patilerinde altı parmak var. 'Her insanın hayatı aynı şekilde sona erer. Bir insanı diğerinden ayırt eden, nasıl yaşadığı ve nasıl öldüğünün ayrıntılarıdır.' Dünyanın en kısa hikayesi Ernest Hemingway 'e atfedilir ve rivayete göre Hemingway, bunu bir öğle yemeğinde arkadaşlarıyla 6 kelimelik bir hikaye yazabileceğine dair girdiği iddia sonucu yazmıştır: 'Satılık: Bebek ayakkabısı. Hiç giyilmedi.' 'Kaybedecek bir şeyin olmadığında, hayatını yönetmek o kadar da zor değildir.' Ernest Hemingway, 1961 yılında intihar ettiğinde bütün dünya şok olmuştu. Pek çok yazara ilham kaynağı olmuştu ve insanlar ölümünü kabullenemediler. Bu isimlerden biri de Hemingway'in ölümüyle yıkılan yazar Hunter J. Thompson'dı. 1964 yılında Thompson, Hemingway'in The National Observer için kaleme aldığı 'What Lured Hemingway to Ketchum'u yazmak için son iki yılını geçirdiği Ketchum, Idaho'ya gitti. Thompson kahramanıyla ilgili tutkuyla yazsa da bu maceranın sonunda Hemingway'in yalnızca yaşlı, hasta ve başı dertten kurtulmayan bir adam olduğuna kanaat getirdi. Araştırması esnasında Hemingway'in duvarında asılı olan iki Kanada geyiği boynuzu dikkatini çekti. Thompson, Hemingway'in yaptığı delice şeylerin yarısı kadar etmese bile en azından küçük bir hediyeyi hak ettiğini düşünerek boynuzları çaldı. 'İnsan ada değil ki. Yetsin kendi başına. Bir çakıl yerkürede. Okyanusta bir damla.' 40'lı yıllar boyunca J. Edgar Hoover güvenmediği herkesi takip ettirdi. Bu isimler genellikle ünlü insanlar, aydınlar ya da kısaca onunla aynı fikirde olmayan herkes olabilirdi. Hoover'ın, Hemingway ile ilgili gerçeğe yaklaşıp yaklaşmadığını bilemiyoruz ancak yazarın bütün bu süreçte gerçekten bir KGB ajanı olduğu artık saklanmıyor. Bu ifşa Soğuk Savaş döneminde Sovyet arşivlerine girmeyi başaran eski KGB ajanı Alexander Vassiliev'den geldi. Vassiliev, Hemingway'in casus kelimesine karşılık kullandıkları terimlerden biri olan 'destek kuvvet' olarak nitelendirildiğini belirtti. Yazar Küba ve İngiltere'de Sovyet ajanlarıyla buluşuyordu ve Sovyet kayıtlarına göre de onlara yardım etmekten gerçekten memnundu. Hemingway'e verilen kod adı 'Argo'ydu ve istihbaratlar yazar tarafından kendilerine iletiliyordu. Ancak Hemingway'in iyi bir casus olmadığı ortaya çıktı. Gönderdiği istihbaratlar ya konuyla alakasız ya da işe yaramayan bilgilerden oluşuyordu. 'Benim amacım ne gördüğümü ve ne hissettiğimi kağıda en iyi ve en basit şekliyle yazmak.' Hemingway, Birinci Dünya Savaşı'na katılmak istedi fakat gözlerinin bozuk olması sebebiyle bu isteği geri çevrildi. Her şeye rağmen kendini ambulans şoförü olarak almaları için orduyu ikna etti. 'Onaracak kişi o olduktan sonra; kalbinizin kırılıp parçalanmasının zerrece önemi yok.' Hemingway şarbon, sıtma, cilt kanseri ve zatürree gibi birçok hastalıkla mücadele etti. İki uçak kazası atlattı ve diyabet, böbrek yırtılması, hepatit, dalak yırtılması, omurga kırığına rağmen yaşamaya devam etti. 'Bir insana güvenip güvenemeyeceğini anlamanın tek yolu ona güvenmektir.' 1934'te yayınlanan öykü kitabından kazandığı parayla kendisine 11.5 metrelik bir tur teknesi alan Hemingway ismini 'Pillar' koyduğu bu teknenin donanımını ciddi anlamda geliştirdi. Ardından uzman bir balıkçı olup çıktı. 1938 senesinin yazında tek başına 52 tane köpekbalığı yakaladı. Hatta Hemingway'in balıkçılığı Küba'da öylesine büyük bir efsaneydi ki Castro 1960 senesinde Hemingway'in onuruna balıkçılık turnuvası bile düzenlemişti. 'Dizlerinin üzerinde yaşamaktansa, ayaklarının üzerinde öl.' F. Scott Fitzgerald Hemingway'e Silahlara Veda'yı şu paragrafla bitirmesi için 10 sayfalık bir mektup yazar: 'Dünya, insanları yaralıyor ve sonra bu insanlar yaralandıkları yerlerde daha da güçlü oluyorlar. Fakat yaralayamadıklarını öldürüyor. En iyileri, en nazikleri, en cesurları. Fark gözetmeksizin... Bunlardan hiçbiri olmasan da emin olabilirsin ki seni de öldürecek, ama aceleye getirmeyecek.' 'Hayat hakkında yazabilmek için önce onu yaşaman gerek.' Hemingway'in ölümü kendi isteğiyle gerçekleşir ama gazeteler ölümünü 'kaza' olarak adlandırır. Beş yıl sonra, eşi Mary ölüm nedeninin intihar olduğunu halka duyurur. 'Cesaret tehlikenin üzerine gitmek değil, ona nazik davranmaktır.' Küçük bir çocukken Hemingway'e Ernestine deniyordu ve annesi ona kız kıyafetleri giydiriyordu. Kız çocuğu isteyen annesi Ernest'in saçlarının da altı yaşına kadar uzattı. Altı yaşındayken küçük 'Ernestine' kendisine Ernest denmesinde ısrar ederek kendini ortaya koydu ve sonrasında bildiğiniz gibi yirminci yüzyılın en maskulen yazarı oldu.