Dünyanın gözleri önünde yaşanan vahşet Srebrenitsa soykırımı

İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Avrupa'da yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak nitelendirilen Srebrenitsa soykırımı, aradan geçen 23 yıla rağmen Boşnakların kapanmayan yarası olmaya devam ediyor. Dünyanın gözleri önünde yaşanan bu vahşette en az 8 bin 372 Boşnak sivil katledilerek Srebrenitsa, insanlık vicdanına sürülmüş kara bir leke oldu.

Yayınlanma Tarihi: 11.07.2018 00:00 Güncelleme Tarihi: 11.07.2018 15:12

"Savaşta büyük zulme uğradınız. Zalimleri affedip, affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın, ama soykırımı unutmayın. Çünkü; unutulan soykırım tekrarlanır!"

Alija İzzetbegoviç

Ratko Mladic komutasında bulunan Sırp askerler tarafından öldürüldüğü Srebrenitsa soykırımıYugoslavya'nın dağılma sürecinde önce Sırpların, sonra Hırvatların, Bosna-Hersek'i işgal maksadıyla saldırmaları üzerine, 1992-1995 yılları arasında kanlı bir savaş yaşandı. ABD ve AB'nin girişimleriyle 1995'te Dayton Antlaşması yapıldı ve Bosna-Hersek Cumhuriyeti Sırp, Hırvat ve Boşnak bölgelerine bölündü. 43 ay süren savaşta, işgalciler 200.000-250.000 Boşnak, plânlı ve sistemli bir şekilde katledildi ve yüz binlerce insanı evlerinden kovuldu. Ancak Sırplar, en büyük vahşeti ve soykırımı BM'nin Güvenli Bölgesi Srebrenitsa'da yaptılar.

1993'te BM Güvenlik Konseyi kararıyla Srebrenitsa, "Güvenli Bölge" olarak ilân edildi ve BM Koruma Gücü'nün koruması altına alındı. Buna rağmen kuşatma altında olan Srebrenitsa'ya, Sırp saldırıları 3 yıl boyunca devam etti. 11 Temmuz 1995'te Sırp kuvvetleri güvenli bölge Srebrenitsa'yı işgal etti. Fakat BM Koruma Gücü'nün Hollandalı askerleri, Sırpların önünden çekilerek görevlerini yapmadılar. Sırp işgalciler, Srebrenitsa ve çevresinde II. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'da en büyük soykırımı yaptılar. Sırplar bebek, çocuk ve kadınlar dâhil olmak üzere 8.000-12.000 Boşnak'ı katlederek toplu mezarlara attı, 30.000 civarında Müslümanı silâh zoruyla evlerinden kovdu, Türk-Boşnak-İslâm eserlerini tahrip etmiş ve her çeşit vahşeti sergiledi.

Bosna Hersek'in doğusundaki Srebrenitsa'da 11 Temmuz 1995'te başlayan, en az 8 bin 372 Boşnak sivilin Ratko Mladic komutasındaki Sırp askerler tarafından hunharca öldürüldüğü soykırım, sadece Bosna Hersek'te değil, tüm dünyada acının ve adalet arayışının sembolü haline geldi.

Hollandalı askerlere sığınan Boşnaklar, Sırplara teslim edildi

Srebrenitsa'nın efsane Boşnak Komutanı Naser Oriç de verdiği bir röportajda, kendisiyle askerlerinin Srebrenitsa bölgesini üstün gayret, fedakârlık ve başarıyla müdafaa ettiklerini şu sözlerle ifade eder "...Bosna-Hersek'in hiçbir komutanı ben ve askerlerimin Srebrenitsa bölgesini savunduğu kadar başka bir bölgeyi savunmadı. Hiçbir komutan ben ve askerlerimin Srebrenitsa bölgesini birleştirdiğimiz kadar diğer bölgeleri birleştirmeyi başaramadı."

Bosna Hersek'in doğusundaki Srebrenitsa'nın 11 Temmuz 1995'te Ratko Mladic komutasındaki Sırp birlikler tarafından işgal edilmesinin ardından BM bünyesindeki Hollandalı askerlere sığınan sivil Boşnaklar, Sırplara teslim edildi.

Kadın ve çocukların Boşnak askerlerin kontrolündeki bölgeye ulaşmasına izin veren Sırplar, en az 8 bin 372 Boşnak erkeği ormanlık alanlarda, fabrikalarda ve depolarda katletti. Katledilen Boşnaklar, farklı toplu mezarlara gömüldü.

Savaşın ardından kayıpları bulmak için başlatılan çalışmalarda, toplu mezarlarda bedenlerine ulaşılan kurbanlar, kimlik tespitinin ardından her yıl 11 Temmuz'da Potoçari Anıt Mezarlığı'nda düzenlenen törenle toprağa veriliyor. Cenaze törenlerinde kimlik tespiti tamamlanan 35 kurban daha toprağa verilecek.

Bosna Hersek Kayıp Kişiler Enstitüsü'nün verilerine göre, kimlik tespiti yapılmış ancak bazı uzuvları bulunamadığı için henüz defnedilmeyen 170 kurban var. Yaklaşık bin 600 soykırım kurbanının halen kayıp olduğu gerçeği ise Srebrenitsa yarasının neden hala kapanamadığının en önemli göstergesi. Yaranın tazeliğini korumasının bir diğer nedeni de genç yaşlı demeden sadece Müslüman oldukları için katledilen masum insanların katillerinin hala serbest dolaşıyor olması.

Soykırımı akıl almaz yöntemle gizlemeye çalıştılar

Sırp işgalciler, yaptıkları katliamlardan sonra toplu mezarlar oluşturdu. Bu mezarlara ise, isimlerini kaydetmeden bazen birkaç, bazen de çok sayıda insan cesedini veya parçaladıkları insan kısımlarını attılar. Bu sırada dinî merasim veya hiçbir toplumsal âdeti de uygulamadılar. Yaptıkları soykırımı gizlemek için katlettikleri binlerce kurban cesedini atmakla oluşturdukları ilk büyük toplu mezarlardan, daha sonra cesetleri çıkararak oluşturdukları ikinci mezarlara hatta bazen buradan da alıp üçüncü mezarlara naklettiler. Öldürdüklerinin cesetlerini, mümkün olduğu kadar daha fazla bölgelere ve özellikle savaşın sürdürüldüğü cephe hatlarına yakın bulunan yerlere gömdüler. Bu şekilde suçlular, büyük toplu mezarların bulunmasını önlemek, oluşturdukları ikinci veya üçüncü mezarların ortaya çıkarılması hâlinde bile bu cesetlerin savaşta ölen Boşnaklara ait olduğunu öne sürebilmek maksadını güttüler. Söz konusu maksatla Srebrenitsa soykırımına uğrayan kurbanların mezarlarını, Srebrenitsa'nın yanı sıra Bratunats, Zvornih, Vlasenitsa, Şekoviçi, Kalesiya, Rogatitsa, Vişegrad, Kladany, Miliçi, Osmatsi, Zvornik hatta Sarayevo'ya yakın olan Tırnovo Belediyesi sınırları içindeki yerlere yaptılar. Sonuç itibarıyla Srebrenitsa'da katlettikleri kurbanların cesetlerini 49 farklı belediyenin arazisine dağıttılar.

Katliamların sonucunda oluşturulan toplu mezarlar

Boşnak bilim adamları tarafından büyük fedakârlıkla uzun süre ve çok ciddî bir şekilde sürdürülen araştırmaların sonucunda, Srebrenitsa ve çevresinde Sırpların toplu katliâm yaptıkları yerlerin isimleri tespit edildi. Bunlar arasında: Potoçari, Hayduçko Groblye, Kameniçko Brdo, Yadar, Tserska Dolina, Kravitsa depoları, Sandiçi, Nova Kasabası, Tişça, Orahovats, Petkovats Barajı, Branyevo askerî iktisat tesisi, Pilitsa Kültür Evi, Kozluk yer alır.

Soykırımın boyutları

Potoçari (Soykırımı) Anma Merkezi'nin 2003'te açılışı sırasında, Srebrenitsa'da 8.372 kişinin kaybolduğu resmen ilân edilmişti. Devam eden araştırmalar sonucunda elde edilen yeni kanıtlar ve bulunan iskelet kalıntılarına rağmen, aynı rakamın değiştirilmeden geleneksel olarak günümüze kadar tekrarlanarak kullanılır. Örneğin 2016 yılında da Potoçari Anıt Mezar Kompleksi'ne 11 ile 77 yaşları arasında olan 127 kişiye ait iskelet kalıntıları resmî törenle defnedildi.

Nisan 1992'den Temmuz 1995'e kadar sadece Srebrenitsa bölgesinde işgalci güçler tarafından 12.000'den fazla Müslüman Boşnak'ın katledildiği tespit edildi. Katledilenlerin arasında zor yürüyen yaşlılar, 18 yaşını doldurmayanlar, hatta küçük çocuklarla bebekler vardı. Örneğin 18 yaşını doldurmayanlardan 800 civarında ve bunlar arasında 14 yaşından küçük olanlardan 400 Müslüman çocuğunu vahşice öldürdüler.

2009'a kadar yapılan araştırmaların sonucunda, Srebrenitsa'da, 1995'in Temmuz ayında işlenen soykırımda, 9.503 cesedin ismi tespit edildi. Kurbanların listesinde 3 yaşında Muyiç (Ziyad) Edim, 4 yaşında Vranyko (Nail) Emina, 5 yaşında Aliç (Muharem) Nesiba ve 11 ile 13 yaşları arasında çok sayıda çocuğun isimleri kaydedildi. Büyük Sırbistan'ı kurmak isteyen işgalciler binlerce Müslüman'ı öldürüp toplu mezarlara attılar ve yüzlerce yaralıyı canlı gömdüler. Ebeveynlerinden zorla ayırdıkları çocukları onların gözleri önünde öldürdüler. Dedelere torunlarının ciğerlerini zorla yedirmeye kalkışacak kadar vahşet sergilediler. Küçük yaştakiler dâhil olmak üzere kızlarla kadınlara tecavüz ettiler.

Srebrenitsa ve etrafındaki yerleşim birimlerindeki Müslümanlardan 30.000 civarında kadın, çocuk ve yaşlıyı erkeklerinden ayırıp diğer yerlere sürdüler.

KATLİAMIN ŞAHİTLERİ

Bosna Hersek'in Gorajde kentinde savaşı yaşayan 76 yaşındaki Devla Bavciç'in acı dolu anıları, Srebrenitsa'daki soykırımın 23. yılında tazelendi.

"İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Avrupa'daki en büyük insanlık trajedisi" olarak nitelendirilen Srebrenitsa soykırımının 23. yılında, o zorlu günleri hatırlayan Boşnak Bavciç, yüreğinde hissettiği acıları anlattı.

Savaştan iki yıl sonra Türkiye'ye gelen ve İzmir'e yerleşen Bavciç, Gorajde'de bir tekstil fabrikasında çalıştığını, bu kentin de tıpkı Srebrenitsa gibi o dönem Sırpların kuşatması altında kaldığını belirtti.

Kuşatma nedeniyle kentte elektrik ve su olmadığını, gıda sıkıntısı yaşandığını aktaran Bavciç, kentin etrafındaki dağlardan sürekli kendilerine doğru ateş açıldığını vurguladı. Bavciç, suyu, yakınlardaki bir kaynaktan temin edebildiklerini, bu nedenle kendilerine doğru gelen kurşunlar arasında su almaya gittiklerini ifade ederek, "Su almaya giderken kurşunlar kulaklarımızda ıslık çalardı." dedi.

"Ölüler arasında yürümek sıradan bir şey olmuştu"

Yiyecek bulabilmek için etraftaki dağlara çıktıklarını kaydeden Bavciç, "Dağda ölülerin arasından yürüyorduk. Kucağında ölmüş bebeği ile anne, ağlayan bebekler. Ben de çok kez ölülerin üzerinden geçtim. Ölülerin üzerinden atlayarak geçip gittik kurşun ıslıklarıyla. Ölüler arasında yürümek sıradan bir şey olmuştu." diye konuştu.

"Sokağa çıktım beni vursunlar diye"

Bavciç, kız kardeşinin eşinin savaşta öldürüldüğünü, hala cesedinin bulunamadığını anlatarak, hem yakınlarının ölümlerinin hem de yiyecek içecek sıkıntısının kendilerini çok yıprattığını belirtti.

Şartlar nedeniyle yaşam gücü kalmadığını kaydeden Bavciç, şöyle devam etti:

"Bir gün beni vursunlar diye abdest aldım ve sokağa çıktım. Keskin nişancılar sürekli sokaklara ateş ediyordu ve ben o sokaklarda boş boş dolaştım ama vuramadılar. Sırplar çok yaklaşmıştı. Komşuların çocuklarına ilahi ve dua öğretmiştim. Çocuklar dua edip ilahi okuyorlardı. Pijamalarımızla yatmazdık hiçbir zaman. Sırplar geldiğinde kolay kaçabilelim diye kıyafetlerimizle yatardık."

"Yanımızdaki tek ülke Türkiye'ydi"

Bavciç, o zor günlerde Avrupa ülkelerinden sadece göstermelik yardımlar gördüklerini, yanlarındaki tek ülkenin Türkiye olduğunu söyledi. Srebrenitsa'da yaşanan soykırımın üzerinde geçen 23 yılın acıları unutturmadığını dile getiren Bavciç, o günlerde yaşadıklarının hala rüyalarına girdiğini belirtti.

Bavciç, "Hala hafızamda taze. Rüyalarıma giriyorlar. Rüyamda 'beni kurtarın' diye bağırıyorum zaman zaman. Sanki peşimde birileri var gibi hala." diye konuştu.

Srebrenitsa soykırımının acılarına tanıklık eden Bosna Hersek'in Tuzla kenti sakinlerinden 47 yaşındaki Narmina İbranovic, soykırımın 23. yılında, yaşananları halen unutamadıklarını belirterek, Türk halkına ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Bosna Hersek'e verdikleri destek için minnettar olduklarını söyledi.

Avrupa'nın göbeğinde İkinci Dünya Savaşı'nın ardından yaşanan "en büyük insanlık trajedisi" olarak kabul edilen Srebrenitsa soykırımında, kız kardeşi yaralanan ve pek çok akrabasını kaybeden Narmina İbranovic, anma günü etkinlikleri kapsamında o dönem yaşadıklarını anlattı.

İbranovic, o dönem Srebrenitsa'dan kaçanların bir bölümünün Tuzla kentine geldiğini, Sırp askerlerin saldırılarının Tuzla'da ve yakınlarında da sürdüğünü belirterek, "Srebrenitsa katliamının olduğu dönem, Tuzla'da da roket saldırısı oldu. Çarşıda gençlerin yoğun olduğu akşam saatinde bir roket atıldı. Bu saldırıda kız kardeşim yaralandı, bazı akrabalarımla çoğunluğu genç 73 kişi öldü, 180 civarında genç yaralandı." dedi.

Soykırımın her Boşnak'ın kalbinde derin yaralar bıraktığını anlatan İbranovic, "Orada ölen kardeşlerimiz için çok üzüldük. Hepimiz biliyoruz ki bu katliamın en büyük sorumluları Hollandalı askerlerdi. Bu kadar insanın ölmesi gerekli miydi? Hala bu soruyu soruyoruz kendimize. Bu katliamın neden yapıldığını soruyoruz ve buna anlam veremiyoruz." diye konuştu.

İbranovic, soykırıma dair anılarını anlatmanın çok zor olduğunu dile getirerek, "Bosna toprakları adeta kanla sulandı. Biz katliamı yaşayanlar olarak bunları unutmayacağız. Srebrenitsa'dan kaçanların Tuzla'ya geldiklerinde neler yaşadıklarını biliyoruz. Bugün aynı topraklarda Sırplarla ve Hırvatlarla beraber yaşıyor olsak bile yaşananlar unutulmayacak." ifadelerini kullandı.

"Türkiye, Bosna için bir annedir"

Savaş sırasında ve sonrasında en büyük desteği Türkiye'den gördüklerini vurgulayan İbranovic, şunları kaydetti:

"Bu katliamın bir soykırım olduğunu anlatmak noktasında, Türkiye hep yanımızda olmuştur. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu konuda gereğini yapmıştır. Türkiye, Bosna için bir annedir, Boşnaklar da bu annenin evlatlarıdır, çocuklarıdır. Bu yüzden bir bütünüz. Ben de bu desteklerden ötürü başta cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ve Türk halkına teşekkür ederim. Türkiye sadece bizim acımızı paylaşmadı, bize destek oldu. Savaş sona erdi ama Türkiye savaştan sonra da hayatın devam etmesi için Bosna Hersek'te çok güzel şeyler yaptı. Biz Müslümanlar olarak güçlü ve bir olmak zorundayız. Güçlü olduğumuz sürece kimse bizi bu zor duruma bir daha düşüremez."

Srebrenitsa'da 1995 yılında yaşanan soykırımından kurtulmak isteyenlerin kullandığı ve halk arasında "ölüm yolu" olarak bilinen orman yolunda Sırpların kurduğu pusularda yaralananlara ilk müdahaleyi yapanlardan Suljo Cakanovic, "Ölüm yolunda karşılaştığım manzaralar, insanların tasavvur edemeyeceği manzaralardı. Hangi uzvun kime ait olduğunu bilemediğimiz zamanlar oluyordu" dedi.

Bosna Hersek'in doğusundaki Srebrenitsa'da 1995 yılında yaşanan soykırımdan kurtulmak isteyenlerin kullandığı orman yolunda, Sırp askerlerin kurduğu pusularda yaralanan Boşnakların yaralarını saran Suljo Cakanovic, ormanlık alanda yaşam mücadelesi veren yaralı komşuları ve dostlarına şifa dağıtmak için çabaladığı o günleri aklından çıkaramadığını anlattı.

Srebrenitsa soykırımının izinde 14 yıl

En az 8 bin 372 Boşnak sivilin katledildiği Srebrenitsa soykırımında hayatta kalmayı başaran Ramiz Nukic, 14 yıldır soykırım kurbanlarının izini sürüyor. Bosna Hersek'in doğusundaki Srebrenitsa'da 1995'te yaşanan soykırımında öldürülenlerin kemiklerini ve özel eşyalarını bularak yıllardır sevdiklerini arayan kurban yakınlarını bir nebze olsun mutlu etmeye çalışan Nukic, 14 yıldır "ölüm yolu" olarak da bilinen orman yolunda Srebrenitsalı kurbanların kemiklerini ve eşyalarını topluyor.

35 Srebrenitsa kurbanı toprağa verilecek

Bosna Hersek'in doğusundaki Srebrenitsa'nın 11 Temmuz 1995'te Ratko Mladic komutasındaki Sırp birlikler tarafından işgal edilmesinin ardından gerçekleştirilen soykırımda öldürülen ve yıllar sonra toplu mezarlardan çıkarılarak kimlikleri tespit edilen 35 kurban, öğle namazının ardından Potoçari Anıt Mezarlığı'nda defnedilecek. Törenlere Adalet Bakanı Abdulhamit Gül de katılacak.

Kurban yakınları, Potoçari Anıt Mezarlığı'na geçmiş yıllarda defnedilen sevdiklerinin mezarları başında dua etti.

Son kez veda ediyorlar

Savaş yıllarında Birleşmiş Milletler (BM) askerlerinin üs olarak kullandığı eski akümülatör fabrikasından dün akşam anıt mezarlığa taşınan yeşil çuhaya sarılı tabutların başında da hüzün hâkim. Defnedilecek kurbanların yakınları, tabutlarının başına gelerek sevdiklerine son kez veda ediyor.

Bu yıl defnedilecek 35 kurbanın en genci öldürüldüğünde 16 yaşında olan Vesib İbric, en yaşlısı ise 71 yaşındayken öldürülen Sahin Halilovic olacak.

Toprağa verilecek tüm kurbanların isimleri şöyle:

Omer Alic, Muhamed Alic, Fahrudin Alisevic, Suvad Avdic, Hazim Beganovic, Suad Begovic, Kiram Bektic, Ramo Boric, Bajro Budovic, Edin Buric, Salem Cakanovic, Aziz Dautbasic, Nijazija Dudic, Remzija Dudic, Avdija Gusic, Sahin Halilovic, Ahmet Hasanovic, Nesib Hasanovic, Hamdija Hasic, Sejad Husejnovic, Vesid İbric, Saban İkanovic, Hazret Kadric, Nijaz Kadric, Senad Malic, Feris Mehmedovic, Safet Merdzic, Hajro Muhic, Nesad Mujcinovic, Asim Mujic, Kadrija Music, Salih Selimovic, Hamed Smajic, Ahmo Smajic ve Rizo Sulejmanovic.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.