Arama

Prof. Uğur Derman
Aralık 5, 2019
Derviş Hasan bin İlyas
Sesli dinlemek için tıklayınız.

Hat san'atı'nın büyük isimleri - 39

Görülen mushafının imzasından, Derviş Hasan'ın Bursalı, baba adının da İlyas olduğu anlaşılıyor. Kaynaklarda yer almadığı için başka mâlûmat bulunamamış, burada tanıtacağımız mushafının dışında farklı bir eserine de tesâdüf edilememişdir.

Osmanlı hattatları, Mushaf yazmak husûsunda en ziyâde nesih hattıyla yakınlık kurmuşlardır. Sâir İslâm ülkelerinde, bilhassa XVI. yüzyıla kadar kullanılmağa devam edilen muhakkak ve reyhânînin İstanbul'da yazılmış örnekleri sayılıdır. Görülen 48 x 35 cm. eb'âdındaki bu onbir satırlı câmi mushafı da bunlardan biridir (Resim 1).


Resim 1: Derviş Hasan mushafının iki ara sahifesi.

Çok usta ve sağlam bir ele sahip olan Derviş Hasan 325 varak (650 sahife) tutan bu Kur'ân-ı Kerîm'i başından sonuna kadar aynı letâfetle götürmüştür. Sultan I. Mahmud'un (saltanatı:1730-1754) tesis ettiği Ayasofya Kütübhânesi'ne 1 numarayla kaydedilen mushafın tezhîbi de XVI. asrın bütün zarâfetini taşımaktadır (Resim 2).


Resim 2: Derviş Hasan mushafının müzehheb ser-levhası.

Hiçbir yaşlanmaya tâbî olmadan, bugün yazılmışçasına zamanımıza intikāl eden bu Kelâmullâh, şimdilerde bütün Ayasofya Kütübhânesi eserleri gibi Süleymâniye Kütübhânesi'nde muhâfaza olunmakdadır. Zahriyesinde Sultan I. Mahmud tarafından vakf edildiği, Evkâf-ı Haremeyn-i Şerîfeyn müfettişi Şeyhzâde Ahmed tarafından yazılan Arabça bir ibâreyle belirtilmekdedir (Resim 3).


Resim 3: Mushafın zahriyesinde görülen vakfiyesi.

Mushafın sûrebaşları tahrirli üstübeç mürekkebiyle ve tevkî' hattıyla yazılmıştır. Nesih mushafların sûrebaşı yazılarında rıkā'nın kullanılmasına mukābil, çok daha iri bir hat nev'i olan muhakkaka, sûrebaşında refâkat edecek yazının da rıkā'nın heybetlisi sayılan tevkî' olması tabiîdir.

Derviş Hasan, mushafının iki satırlık hâtime duâsını tahrirli zer-mürekkeble ve tevkî' hattıyla beyne's-sütûr olarak yazdıktan sonra, sülüsle kaleme aldığı 5 satırlık ferağ kaydında eserini 914 yılı Zilkāde ayının sonlarında (1509 Mart ayı ortası) Kostantîniye'de (İstanbul'un eski adı) tamamladığını belirtiyor (Resim 4).


Resim 4: Aynı mushafın 114. sûresinin yer aldığı ve altında sülüs hattıyla yazılmış hattat imzâsının bulunduğu ferağ kaydı.

Osmanlı hattatları hocalarına karşı vefâkar ve hürmetkâr olmuşlardır. Bunun en belirgin işareti imzâlarında hocalarının ismini de belirtmeleridir. Lâkin arada buna riâyet etmeyen üstadlar da çıkmışdır. İşte bu Kur'ân'ın hattatı Derviş Hasan, babasının adını yazdığı gibi, hocasının adını da kayd etseydi, hat târihimizin meçhul bir safhası aydınlığa kavuşmuş olmaz mıydı?

Prof. Uğur Derman

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN